SÎHİZM
Sihizm, başlangıçta
Brahmanların baskısına ve hint kast düzenine bir tepki olarak XVI. yüzyılda
Hindistan’da ortaya çıkan İslâm ve Hinduizm karışımı bir dini harekettir. Önce
siyasi bir amaç güden bu hareket, daha sonra dini bir veçheye de kavuştu.
Kendilerine has bir vatan içinde yaşamak isteyen Sihler, amaçlarına ulaşmak
için İngiliz emperyalizminin çıkarlarına hizmet etmekten de kurtulamadılar.
Tarih boyunca müslümanlara büyük düşmanlıklar besleyen ve siyasi etkinliğini
bugün de sürdüren bu hareketin başta gelen sloganı “Ne Hindu ne Müslüman
“dır.
İlk kurucusu Nanak’ür.
Buna öğretmen manasına gelen Goro da denir. 1469 yılında Lahor’dan 40 mil
uzaklıktaki Riboy Ditel-fendi köyünde doğdu. Çocukluğu tipik bir Hindu hayatı
içinde geçti.
Büyüyünce Sultanpur’da
Afganlı bir müslüman liderin hizmetine girdi ve senelerce bu görevini
sürdürdü. Bu sırada aynı liderin sarayında hizmet eden “Mardana”
ailesiyle tanıştı. Boş zamanlarda ormana çekilip düşüncelere daldı. O sıralarda
dini neşideler (ilahiler) yazmaya başladı ve
müslümanlarla,
hindulann yemek ihtiyacını görecek bir büfe açtı. Bu arada boş durmadı,
ilahiyatla ilgilendi. Hindistan’ın her tarafını dolaştı. Mekke ve Medine ile
birlikte dünyada pek çok şehri ziyaret etti. Bu gezilerinin birinin sonunda,
Allah’ı gördüğünü ve insanları davet etmekle görevlendirildiğini ileri sürdü.
Bir akarsuda yıkanırken kayboldu. Üç ay sonra ortaya çıktığında “Ne Hindu
ne Müslüman” sloganını ortaya atü.
Bir yandan islâm’ı
sever, diğer yandan esas terbiyesi ve aslı olan Hinduluğa bağlılığını
sürdürürdü. Bu nedenle her iki dini birbirine yaklaştırma gayreti ile Hindistan
yöresinde yeni bir din meydana getirdi. Bazı araştırmacılara göre, aslında
Müslüman-dı; sonra bu mezhebi ortaya attı.
Sinlerin ilk
tapınağını Kartapur Kö-yü’nde inşa etti. Pakistan’da M. 1539’da vefat etmeden
önce bir yardımcısını halife la-yin etti. Hindistan’ın Pencap eyaletinin Dira
Babananak kasabasında toprağa verildi. Kendisine ait olan ve üzerinde Fatiha
ile bazı kısa sureler yazıb olan bir entari o kasabada hâlâ muhafaza
edilmektedir.
Kendisinden sonra on
halife (Muallim) geldi. 1675-1708 yılları arasında yaşayan Gobend Sing ile
muallimler dizisi sona erdi.
Bundan sonra Sihlerin
liderlerine “Mihrace” adı verildi. 1839 yılında Ölen Mihrace Rangit
Sing bunlardan biridir.
Sihlerin bir kısmı
bilinen Sinlikten ayrılarak Nanak’ın oğluna tabi oldular. Mistisizme yönelen
bu gruba Advasi denir. Bakhtalar ise Onuncu Goro (Gubend Sing) sülalesinin
tükenmediğine ve hâlâ aralarında gizlice yaşayan bir muallimin bulunduğuna
inanırlar. Kendilerine mahsus bir
devîetin var olacağını
ileri sürerler ve bunu imanın bir rüknü olarak telakki ederler. Her ayinden
sonra “Bakhta üstün gelecek” cümlesi bulunan bir manzume söylerler.
Başkentlerinin Şandigar’da olması gerektiğini iddia ederler.
Daha sonraları Nanak’ın
“guru” unvanını alan halefleri, Nanak’ın ortaya koyduğu kimi
kavramlarda büyük değişiklikler yaptılar. Siyasi bir kimlik peşinde koşarak
millet olmayı denediler. Orta Asya’da da dinlerini yaymaya, siyasi
etkinliklerini göstermeye çalıştılar. Çeşitli askeri birlikler de kurdular. Bu
çabalan sırasında Sihler, Moğolların tenkiline uğradılar, muallimlerinden
ikisi idam edildi. Sinlere karşı amansız mücadele eden Moğol Kralı Nadir Şah
(1738-1839) düzenlediği baskınlarla, Sihlerin dağlara ve tepelere
sığınmalarına sebep oldu. Ancak Moğolların zayıflamasından sonra, 1761
yılından itibaren Pencab’ı ele geçirdiler, 1799’da Lahor’u işgal ettiler ve
1819 yılında devletlerini Patan diyarına kadar genişlettiler. 1839’da ölen
Mihrace Rangit Sing devrinde Afganlıları da yenerek, Hayber geçidine kadar
geldiler.
ingilizler,
Hindistan’a gelince Sihler ingilizlerle çarpıştılar, ancak İngilizler,
Sihle-ri Sutlag Nehri kıyılarına doğru çekilmeye zorladılar. Bu nehir Sih
devletinin sının haline geldi. Daha sonralan ingilizlere mağlup olup büyük
miktarda tazminat ödemek zorunda kaldılar. Üstelik Camu ve Keşmir’i de teslim
ettiler. Sihlerin diğer topraklarını da idare etmek üzere Lahor’a bir İngiliz
Vali tayin edildi.
Bundan sonraki
tarihleri hep İngilizlerin hizmetinde geçti. Sihler öyle bir konuma geldiler
ki, İngilizlerin Pencab’ı ele geçirmelerine öncülük bile etliler. 1857 yılında
meydana gelen
İsyanların bastırılması için İngilizlerin sadık kulları oldular, ingilizler
onlara birçok haklar tanıdılar. Araziler verdiler, su kanalları açtılar.
Böylece bölgede oturan diğer vatandaşlardan farklı bir şekilde bolluğa
kavuştular. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Hindistan’daki İngiliz kuvvetlerinin
yüzde yirmisini Sihler teşkil ediyordu.
İngilizlerle
aralarında anlaşmazlık çıkınca, hürriyet istemekte olan Gandi hareketine
katıldılar. Yurt edinmeye çalıştıkları topraklar 1947’den sonra iki devlet olan
Hindistan’la Pakistan arasında paylaşıldı. Daha sonra Müslümanlarla
çarpıştılar, ne var ki i ki buçuk milyon Sih Hindistan’a göç etmek zorunda
kaldı.
Hindistan Hükümeti,
İngilizlerin verdiği haklan ellerinden alınca Sihler, Pencap eyaletinin
kendilerine has bir vatan olması isteğinde bulundular. Bu istek çeşidi çatışmalara
neden oldu. Hindularla Sihler arasında çatışmaların devam etmesi nedeniyle
Başbakan İndra Gandi, 1984 yılının Haziran ayında Amritsar’daki altın tapmağın
basılması emrini verdi. İki taraf arasında meydana gelen tapınaktaki
çatışmalarda bin-beşyüz Sih, beşyüz de Hindistan askeri öldü. Tapmağa yapılan
saldırının intikamım almak üzere Sihler Başbakanı öldürdüler. Suikasttan sonra
iki taraf arasında meydana gelen çarpışmalarda bazı tahminlere göre beşyüz
kadar Sih daha öldürüldü.
Sihler hükümran
oldukları yerlerde Müslümanlara karşı çok sert ve zalimce davrandılar. Çoğunluk
olduktan köylerde Müslümanların ibadetlerini engellediler ve mescid inşasına
mani oldular. Silahlı çatışmalarda da birçok Müslümanın kanını akıttılar.
Temel Düşünce
ve İnançları
Tevhide davet ederler,
putlara tapmanın haram olduğu hususunda müslümanlara uyarlar. Yaratanın
birliğine, ölmezliğine, şekli olmadığına, beşerin fehmini aştığına inanırlar.
îlah’ın resimlerle
şekillenmesini yasaklarlar. Hindulann taptıkları güneşe, nehre ve ağaçlara
tapmayı kabul etmezler. Ganj ırmağında taharet ederek dini şahsiyet sahibi
olurlar.
İçkiyi, domuz elini
helal sayarken, Hin-dulara uyarak inek etini haram kılarlar. îne-ği kutsal
görürler.
Sihlere göre dinin
usulü olarak şunlar yerine getirilmelidir:
a)
Yabancılann aralarına girip casusluk yapmalarına engel olmak, bunu önlemek için
de saçlan doğumdan ölüme kadar kesmemek.
b) Dervişlere benzeyip zavallı görünmek
amacıyla erkeklerce kollara demir bilezik tokmak.
c) Erkeklerce, taramak ve düzeltmek için saçlara
küçük tarak geçirmek.
d) Güçlü
olup kendine güvenmek ve icabında kendini savunmak için küçük bir kama veya
hançer kuşanmak.
Sihlerin
muallimlerince mucizelere, efsanevi hikâyelere inanmak doğru değildir. Muallim
(Goro) Rab’tan sonra ikinci derecededir. Hak ve doğruyu gösterir. Aynca
ibadetlerini muallimlerin yazdıkları şiirleri okumakla yerine getirirler.
İnançlarına göre Allah’ın adını anmak, insanı günahlardan arındırır ve içlerdeki
şerrin kaynaklarını kurutur. İlahiler (Kirta) söylemek Goro’nun gösterdiği
şekilde düşünmek, insanı doğru- dan doğruya Rabbına bağlar, inançlarına göre
her muallimin ruhu kendisinden sonra gelen muallime intikal eder.
Yüz hikâye adında bazı
kehanetleri vardır; Muallim Gubend Sing’e nisbet edilen bu kehanetlere göre,
şimdiki rejimler değişecek ve kurtarıcı gelip Sihizm’i tüm dünyaya kabul
ettirecektir.
insanoğlunun
doğduğuna, Öleceğine ve tekrar doğacağına, yeni hayatının eski hayatındaki
davranışlarına göre belirleneceğine ve buna bağlı olduğuna inanırlar.
Dul kadının yakılması,
sigara, içki ve uyuşturucu kullanılması da yasaktır.
Tam azat olma
merhalesine ulaşılabilmek için Muallim’in emirlerine uymak şarttır.
Pencab eyaletindeki
beş nehirden dolayı, beş sayısına mistik ve mukaddes bir mana yüklerler.
Dini anlaşmazlıklar
Amritsar’da kurulu bir dini konsey (arafından halledilir. Konseyin kararlan
manevi bir güce sahiptir.
Hindu brahmanlann dini
sınıflarına benzer sınıflan yoktur. Hindu sınıf esaslarına karşı oldukları
gibi, Brahman sınıfının da dini emirleri tekelinde tutmasını kabul etmezler.
Kendilerini etnik esasa göre ayırırlar.
Sadece bir eşle, kast
yapısına dikkat etmeden evlenirler.
Sinlerin bayramları
Kuzey Hindistan’daki Hinduların bayramlannın aynısıdır. Ayrıca, ilk ve son
Goro’nun doğum günleri kutlanır ve beşinci ve dokuzuncu Goroların şehit olma
günleri anılır.
önemli toplantılarım
yaptıklan mukaddes bir şehirleri vardır. Pencap eyaletine bağlı Amritsar
şehri. Hindistan; hindularla müslümanlar arasında ikiye bölününce
Hindistan tarafında
kaldı. Mukaddes olarak bildikleri dört tahtları vardır: Amritsar, Anandpur,
Batna ve Banand’daki bu tahtlara Akl Taht adı verilir. Hacc ettikleri en büyük
tapınaklan Amritsar’da olup buna Der-bar Şahap derler. Diğer öteki tapınak ise,
Goro Davra, yani muallim merkezidir.
Sihlerin %95’i Pencap’ta
oturur. Geri kalanı Haryana, Yeni Delhi ve Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde
yaşar. Sihlerin bir kısmı ise Malezya, Singapur, Doğu Afrika, İngiltere,
Amerika Birleşik Devletleri ve Kana-da’da yaşamaktadırlar. Bazıları da çalışmak
için Körfez ülkelerine gitmiştir.
1908 yılından beri her
yıl toplanan bir komisyonları vardır. Komisyon, okullar yapar ve
üniversitelerde Sih dininin yayılması ve larihlerinin okutulması için kürsüler
açmaya çalışır.
Dünyadaki toplam Sih
sayısının 15 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bugün Hindistan’da
askerlik, taşımacılık, siyaset, spor, eğitim ve ekonomi alanlarında oldukça
etkili olmaya, söz sahibi olma konumlarını da korumaya çalışmaktadırlar.
(SBA)