- Doğum: Başımıza gelecek felaketlerin ilki ve en büyüğü.
- Gün: Çoğu boşa harcanan yirmi dört saatten oluşan bir zaman süresi.
- Yıl: Üç yüz altmış beş hayal kırıklığından oluşan bir zaman birimi.
- Hayat: Vücudu çürümekten koruyan ruhani salamura. Hergün onu kaybetme korkusu içinde yaşar, ama kaybedince de özlemeyiz.
- Uzun Ömür: Ölüm korkusunun ender düzeyde uzaması.
- İnsanoğlu: Kendinden geçmiş mest halde kendine ilişkin hüsnü kuruntularını kafasında evirip çevirirken, aslında olması gereken kişiliğe ilişkin herşeyi gözden kaçıran bir hayvan.
- Mantık: İnsan [anlayışının] sınırlılık ve yetersizliği ile tam uyum içinde düşünme ve akıl yürütme sanatı.
- Mutluluk: Bir başka insanın çaresizlik ve mutsuzluğunu düşünerek elde edilen hoş duygu.
- Nefret: Bir kimsenin sizden üstün olması durumunda duyulması gereken bir duygu.
- Özür: Gelecekteki bir kabahatin temelini atmak…
- İyimser: Karaya ak diyen öğretiyi savunan.
- Ayrıntılı Düşünme: Çıkarlarının ne yönde olduğunu saptamak amacıyla yapılan dikkatli inceleme.
- Ekip Çalışması: Suçu başkasına yüklemek için iyi bir fırsat.
- Aşk: Kalıcı olmayan bir akıl hastalığı olup, tedavisi evliliktir.
- Tanıdıklar: Adam parasızsa veya ünlü değilse, uzaktan tanıyorum deriz; zengin ve ünlü ise, yakın dostumuz olduğunu söyleriz.
- Bencillik: Bana değil de, kendine ilgi duyan herkes bencildir.
- İnanç: Bilgisi olmadan eşi benzeri olmayan şeylerden bahseden birisine ortada kanıt yokken iman etmek.
- Kâfir: New York’ta Hıristiyanlık dinine inanmayanlara, İstanbul’da inananlara takılan sıfat.
- Salak: İnsan ırkı üzerinde her zaman baskın ve yönetici bir konumu olan geniş ve güçlü bir aşiretin üyesi.
- Tebrik: Kıskançlığın medenileşmiş hali. İnsanın kendi vatanı için yalan söylemesi bir vatanseverlik sanatıdır. buna diplomasi denilir.