RASYONALİZASYON
Rasyonalizasyon, bir
ekonomik kuruluşun veya işletmenin daha iyi, daha verimli, daha etkin, daha
prodüktif ve daha ekonomik çalışmasını sağlayacak tedbirlerin alınması
işlemine denilir. Rasyonalizasyonun temel amacı, maliyeti düşürmek, verimi ve
üretimin kalitesini arttırmaktır.
1880’Ierde, Frederick
W. Taylor’un öncülük ettiği bilimsel yönetim, 20. yüzyılın başlarında
Taylor’un izinden giden, F. Gil-berth, H. L. Gantt, H. Emerson, G. Barth, M.
Cooke’un çabaları ve araştırmaları ile bir akım haline gelmiştir. Bilimsel
yönetim A.B.D.’de ortaya çıkmış, 20. yüzyılın başlarında, Avrupa’da
“rasyonolizasyon” hareketi adı altında hızla yayılmıştır. Rasyonalizasyonun
diğer bir adı da Taylorizm’dir.
Üretim ve yönetim
faaliyetlerinin bilimsel olarak incelenmesi; yönetim uygulamalarının bilimsel
esaslara dayandırılması gereğini savunan bilimsel yönetimin (veya
rasyonalizasyonun)
öncüleri bu maksatla çeşitli araştırmalar yapmışlardır.
Rasyonalizasyon
hareketinin öncüleri, özellikle üretim faaliyetlerinde israf ve kayıpları
azaltmak suretiyle verimliliğin arttırılmasını amaçlamışlardır. Bu amaçla standart
iş usulleri geliştirmişler; hammadde, alet ve teçhizatta standartlaşmaya
gitmişler, işleri basitleştirmişler, uzmanlaşmayı önermişler, planlama ve
programlama görevlerini işçiden alıp yönetimin görevi haline getirmişlerdir.
Bilimsel yönetimin
öncüleri, işe uygun eleman seçimine de önem vermişlerdir. Çalışmalarını,
hareket ve zaman etüdlerine dayandıran rasyonalizasyonun öncüleri, ayrıca
hareket ve zaman etüdleriyle ilgili yöntem, teknik ve araçlar
geliştirmişlerdir. Me-kanizasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkan Taylorizm’in
sanayinin gelişmesindeki rolü oldukça büyüktür. Bu sistemle verimliliğin
artması, maliyetlerin düşürülmesi ve ücretlerin yükselmesi sağlanmıştır. Ancak
işçilerin bedeni ve ruhi varlığını tehdit etmesi, bıkkınlık ve yorgunluğu
arttırması işçi kesiminin tepkilerini ortaya çıkarmıştır.
Rasyonellik ilkeleri
üçe ayrılır:
1-
Prodüktivite ya da verimlilik,
2-
Rantabilite ya da kazançiılık,
3-
Ekonomiklik ya da iktisadüik.
7-
Prodüktivite: Prodüktivite ya da verimlilik, elde edilen toplam fiziksel
gelirin (üretim sonucu, çıktı), kullanılan fiziksel gidere (girdi, üretim
öğeleri) oranıdır. Belli bir üretim sonucu için yapılan fiziksel harcamaları
ne kadar az olursa, prodüktivite o kadar yüksek olur. Prodüktivitenin formül
ile gösterilişi şöyledir:
prodüktivite=
çıktı/girdi= üretim sonucu/üretim öğeleri
2- Rantabilite:
Rasyonellik ilkelerinden ikincisi olan
rantabilite ya da kazançhlık; sermayenin faizlendirilmesidir. Daha doğrusu
kazancın, bu kazancı sağlamak için kullanılan sermayeye oranıdır. Belirli bir
sermaye ile ne kadar çok kazanç elde edilirse, rantabilite o kadar yüksek
olur.
Rantabilite; Pazarın
durumu ile ilgilidir ve gelir ile gideri etkileyen türlü ekonomik Çevre
imkânlarının işletme tarafından en iyi biçimde kullanılmış olduğunu belirtir.
Her rantabl işletme,
verimli işletme olmayabilir. Çünkü işletmenin İçinde bulunduğu pazar şartlan
işletmeyi kazançlı duruma getirebilir. Ancak tersi bir durum da sözkonusu
olabilir, yani her verimli işletme, rantabl işletme, demek değildir.
Ranta-bili tenin genel olarak formül İle gösterilişi şöyledir.
Rantabüite= Kâr (Kazanç)/sermaye
X 100
3- Ekonomiklik:
(İktisadilik) Rasyonellik ilkelerinin
üçüncüsü olan ekonomiklik aslında prodüktivitenin para ile ifade edilmesidir.
Ekonomiklik, üretimden elde edilen gelir ile üretim sırasında yapılan maliyet
giderleri arasındaki orandır, yani prodüktivitenin parasal ifadesidir.
Prodüktivite; fiziksel
miktarların birbirine oranı olduğu halde, ekonomiklik, değerlerin birbirine
oranıdır.
Ekonomiklik^ Üretimin
satış tutarı/Üretimin maliyet giderleri tutarı= Gelir-Ier/Giderler= 1+ Kâr/Giderler
Mustafa SEVÜKTEKİN