MÜSLÜMAN KARDEŞLER TEŞKİLATI (İhvanü’l-Müslimin)
Müslüman Kardeşler
Kur’an ve Sünnette olduğu şekliyle İslâm’a dönülmesini ve pratik hayatla İslâm
şeriatının uygulanmasını isteyen ve çağımızda yaşanan İslâmi uyanışta büyük
payı olan bir teşkilattır.
Teşkilatın kurucusu
Şeyh Hasan el-Ben-na’dır (1906-1949). Mısır’ın Buhayra bölgesinde bir köyde
doğan el-Bcnna, aile çevresinde gördüğü eğitimin yanısıra düzenli bir eğitim de
görerek Kahire’de Darü’l Utum’dan 1927 de mezun oldu. Bir müddet îsmailiyc’de
bir ilkokulda öğretmenlik yaptı. Tebliğ çalışmalarına erken yaşta başlayan
el-Benna, bu tarihlerde çalışmalarını belli bir disipline soktu. 1932 yılında
Kahi-re’ye tayin edildi, 1933’te haftalık el-Ihva-nii’l Müslimin, 1938’dc
en-Nezir, 1947’de eş-Şİhab dergilerini çıkardı. Halk arasında büyük kabul gören
hareket, kendi özel birliklerini oluşturarak 1948 yılındaki Filistin Savaşı’na
katıldı ve büyük yararlılıklar gösterdi. 1948’de Müslüman Kardeşler teşkilatının
feshi, mal varlığının müsaderesi ve liderlerinin tutuklanması kararını alan
Başbakan M. Fehmi en-Nakraşi’nin öldürülmesinden sorumlu tutuldular.
Teşkilatın lideri ve kurucusu el-Bcnna 12 Şubat 1946’da bir suikastte şehid
düştü.
1950 yılında kurulan
Mustafa Nahhas hükümeti, fesih kararını yanlış olduğu yolundaki anayasa
mahkemesi hükmünü yürürlüğe koyarak örgüte serbestlik tanıdı.
1950’de Üstad Hasan
el-Hudeybi (1891-1973) İhvanların Mürşidi seçildi. Hudeybi Mısır adliyesinin
ileri gelenlerinden olduğu halde birkaç defa tutuklanmış, 1954 yılında idama
mahkum edilmiş, sonra cezası müebbede çevrilmiş ve en son 1971 yılında serbest
bırakılmıştır.
Ekim 1951’de İngiltere
ile Mısır arasındaki buhran şiddetlenince, İhvanlar Süveyş Kanalı bölgesinde
İngilizlere karşı çete savaşlarım başlattılar.
23 Temmuz 1952
tarihinde Muhammcd Necib liderliğindeki Mısırlı subaylar, İhvanların desteğiyle
bir ihtilal gerçekleştirdiler. Buna rağmen ihtilalcilerle iktidar ortaklığı
yapmaktan kaçındılar. Böylece iki taraf arasında düşmanlık başladı. Nihayet
hükümet 1954 yılında İhvanları tutukladı. İskenderiyye’nin Menşiyye meydanında
Nasır’a karşı girişilen suikastten İhvanlar sorumlu tutuldu. Bu yüzden cemaatin
pek çok üyesi tutuklandı, sürüldü ve nihayet alü kişi asıldı: Abdülkadİr Udch,
Muhammed Fargali, Yusuf Tal’at, Hindavi Duveyr, İbrahim el-Tayyib ve Mahmud
Abdüllatif.
1965-1966 yılında
hükümet yeniden tutuklama ve işkence faaliyetlerine girişti ve bu sefer de üç
kişiyi idam etti. Bu üç kişi şunlardı:
1– Scyyid
Kulub (1906-1966): el-Bcn-na’dan sonra cemaatin ikinci büyük düşünürü ve
çağdaş İslâmi düşüncenin öncüle-rindendîr. 1954 yılında tutuklandı. Hapiste on
yıl kaldıktan sonra 1964’te Irak Devlet Başkanı Abdüsselam Arifin müdahalesi
üzerine serbest bırakıldı. Ancak bir yıl geçmeden tekrar tutuklanarak idam
cezasına çarptırıldı, islâm’da Sosyal Adalet, islâmi Düşüncenin Esası ve
Özellikleri, Fi’zİlati’l-Kur’an ve Yoldaki İşaretler başta olmak üzere pek çok
eseri vardır.
2- Yusuf
Havvaş.
3-
Abdülfctuıh İsmail.
Cemaat Abdünnasir,
28/9/1970 tarihinde ölünceye kadar faaliyeüerini gizli olarak sürdürmüştür.
Enver Sedat zamanında
tutuklular aşamalı olarak serbest bırakıldılar.
Hudeybi’den sonra
Genel Mürşidlik’e Ömer Telmisani seçildi (1904-1986). Tel-misani
başkanlığındaki İhvan liderleri Ab-dünnasır zamanında el konulan cemaat varlığını
ve tüm haklarını geri istediler. Yeni
mürşit, cemaati
hükümetle karşı karşıya getirmeyecek şekilde idare ederek, davanın hikmet
yoluyla yürütülmesini, şiddet ve aşırılıktan uzaklaşılmasını isliyordu.
Muhammed Hamid
Ebünnasir, Üstad Telmisani’den sonra Mürşit seçildi, aynı metodla çalışmalara
devam etmektedir.
Temel Düşünce ve
inançları
ihvanların Islâmi
anlayışı oldukça geniş ve kapsamlıdır. Bu, islâm’ın bütün hükümlerine gereken
önemin verilip uygulanması şeklinde özetlenebilir.
Bu teşkilat,
hareketlerinin milletlerarası olması için faaliyet alanlarını genişletmeye özen
gösterir.
Hasan el-Bcnna
davaları hakkında şöyle demiştir “îhvan-ı Müslimin hareketi selefi
davettir, Sünni tarikattır, sufi hakikattir, siyasi kuruluştur, sportif
gruptur, ilmi ve kültürel demektir, ekonomik şirkettir ve sosyal
düşüncedir.”
el-Benna, İhvan
harekelinin temel prensiplerini de şöyle belirtmiştir
1– İhtilaflı
konulardan uzak durmak.
2– Mevki sahiplerinin tasallutundan uzak kalmak.
3- Parti ve
gruplardan uzak durmak.
4-
örgütlenmeye önem vermek ve adımları yavaş ama sağlam atmak.
5- İlmi ve
üretici faaliyetleri propaganda ve reklama tercih etmek.
6– Gençlerin
yetiştirilmesine önem vermek.
7- Köy ve
şehirlerin her ikisinde de hızlı yayılmak.
İhvanların belli başlı
özeliklerini şöyle sıralamak mümkündün
1–
Rabbanilik: Çünkü çalışmalarının etrafında döndüğü esas, insanları Yaratıcı’ya
yaklaştırmaktır.
2–
Cihanşümüllük: Tüm insanlara yöneliktir. Çünkü bu davaya göre bütün insanlar
kardeştirler; asılları bir, babaları bir, soyları birdir. Aradaki fark ancak
takva ile ölçülür, üstünlük topluma yarar sağlayanındır.
3– İslâm’ın
tüm değerlerine sahip çıkmak ve onu temsil edebilmek.
Üstad el-Benna her
teşkilat mensubundan şunları istemiştir:
1- Kendi
nefsini ıslah ederek, güçlü bir vücuda, temiz bir ahlâka, zengin bir kültür
birikimine, sağlam akideye, makbul ibadet ve kendi kazancını sağlayabilecek bir
niteliğe sahip olmak.
2- Müslüman
bir aile kurmak, kendi düşünce ve inançlarını aile efradıyla tebliğ etmek ve
hayatının her halinde İslâm adabını muhafaza etmek.
3- Topluma
doğru yolu göstermek; hayra daveti yaymak, kötülük ve fesada karşı mücadele
etmek.
4- Vatanı kurtarmak için yabancıların tslâmi
olmayan ekonomik ve ruhi tasallutundan uzak durmak.
5 Hükümeti
ıslah edip tamamen îslâmi bir hükümet haline getirmek.
6- İslâm
Milletinin vatanını kurtarıp şerefli günlerini yeniden yaşaması için hilafeti
yeniden tesis etmek, milletlerarası otoritesini geri almak.
7- Fitne
(küfür) ortadan tamamen kalkıncaya, din yalnız Allah’ın dîni oluncaya kadar
mücadele etmek ve bu mücadelede rehber olmak.
el-Benna dava
merhalelerini de üçe ayırmıştır:
1 Tanıtma,
2- Teşkil
, 3- Uygulama.
Üstad el-Benna Taalim Risalesi’ndc
Şöyle den
“Biatimizin rükünleri ondur: Anlama, ihlas, çalışma, cihad, fedakarlık,
sebat, nezahet, kardeşlik ve güven.” Bu rükünleri tek tek anlattıktan
sonra şöyle devam eder “Ey sadık kardeşim: Davetin özü, düşüncenin özeti
budur. Bu prensipleri beş kelimede toplayabilirsin: Gayemiz Allah’ın dediğini
yapmaktır, örneğimiz Peygamberdir, anayasamız Kur’an’dır, yolumuz cihad-dır,
temennimiz şehid olmaktır. Bu esasların tezahürlerini de başka beş kelimede
toplayabilirsin: Sadelik, tilavet, namaz, askerlik ve ahlâk.”
Üstad Seyyid Kutub ise
“tstâm Düşüncesinin özellik ve Esasları” adlı kitabında kendisinin
ve İhvanların islâm anlayışını yansıtıyor ve bu anlayışın “Rabbanilik, sebat,
şümul, denge, müsbetlik, gerçekçilik ve tevhid”e dayandığım ifade ettikten
sonra, her özelliğe bir bölüm ayırarak manasını geniş biçimde açıklıyor.
İhvanların ambleminde
birbiriyle kesişen iki kılıç arasındaki boşlukta bir mushaf ve Kur’an ayetinin
bir lafzı olan “hazırlayan” ile şu üç kelime; “Hak, Kuvvet,
Hürriyet” bulunmaktadır.
Müslüman Kardeşler
Teşkilatı İslâm’ın her unsuruna gereken önemi vererek dinin bir yönünü diğer
bir yönüne tercih etmemiş, akide üzerinde yoğunlaşıp ve halkın akide-sindeki
yanlışları tashih etmeye çalışırken ruhi terbiye ve ahlâki eğitimi de göz ardı
etmemiş, politika sahnesindeki olaylardan istifade ederek sesini halka
duyuracak her vasıtayı kulanmaya, parti ile siyasetten istifade etmeye
çalışırken İslâm’ın temel inançlarından ve prensiplerinden taviz vermemeye de
özen göstermişlerdir. Kuruluşundan kısa bir müddet sonra tüm Arap ülkelerine
yayılan ve oralardaki İslâmi uyanışı sağla-
yan teşkilat Türkiye,
Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde de İslâmi hareketin fikrî zeminini
oluşturmuştur.
Günümüzde geçmişe
nazaran aksiyo-nerliğini kaybetmiş gözüken Müslüman Kardeşler, buna rağmen
sağlam örgüt yapısı ile halen güçlü varlığım sürdürmektedir.
Fatih SARAÇ