MUKAYESELİ ÜSTÜNLÜK
Bir işte, kişinin
yapabileceği başka işlere oranla daha başarılı olması anlamında kullanıldığı
gibi, ülkelerin ticaretini açıklama anlamında da kullanılır. Bir kimse hem
berberlik, hem de terzilik mesleklerinden ikisinde de yetenekli olduğu halde,
terzilikte birim zamanda kazandığını berberlik yaparak elde edemiyorsa, yani
berberliğe ayırdığı zamanı terziliğe ayırdığında daha kazançlı çıkıyorsa, bu
kimsenin terzilikte “mukayeseli üstünlüğü” vardır denir.
Fakat mukayeseli
üstünlük kavramı, daha çok uluslararası ticareti ve uzmanlaşmanın yararlarını
açıklamak amacıyla Adam
Smith’in mutlak
üstünlükler teorisine karşı Ricardo tarafından geliştirilmiş ve kullanılmıştır.
Değerin sadece emek tarafından yaratıldığı varsayımına dayanarak, herhangi iki
ülkeden biri, iki farklı malı aynı maliyette elde ediyorlarsa ticaret
olmayacak, ikisini de ucuza üretiyorsa, ticaret yine olmayacak, birini öteki
ülkeden ucuz diğerini pahalı üretiyorsa ticaret ancak bu durumda mümkün ve
rasyonel olacaktır. A. Smith’in mutlak üstünlükler görüşü budur.
Son durumda, yani
ülkelerden birinin mallardan ikisini de diğerinden ucuz, ötekinin İse pahalı
üretmesi (yani daha fazla emek harcaması) durumunda kârlı ticaret olmayacağı
görüşüne Rİcardo mukayeseli üstünlükler kavramıyla yeni bir çehre kazandırmış,
bu durumda da ticaretin kârlı olabileceği ve ülkelerin uzmanlaşmasına imkan
vereceğini savunmuştur. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, şöyle
deyibe-liriz: A ve B iki ülke X ve Y de bu ülkelerin her İkisinde üretilen
mallar olsun. Eğer X’i A ülkesi 20 saatlik emek, Y’yi ise 10 saat emek
harcayarak üretiyorsa, A ülkesi Y malını X’e göre ucuza elde ediyor demektir. B
ülkesi X’i 10 saat Y’yi ise 20 saatlik bir emekle üretiyorsa, B ülkesi de X
malında mutlak üstünlüğe sahiptir. A. Smiıh’e göre ticaret başlar ve A ülkesi Y
mabnda B ülkesi de X malında uzmanlaşır. Kaynaklarının tamamını Y malı
üretimine tahsis eden A ülkesi ticaret yoluyla kendi ürettiğinden hem daha
ucuza, hem de daha çok miktarda X malı elde eder. Bunun tersi B ülkesi İçin
doğrudur.
Şimdi şöyle bir örnek
düşünelim. A ülkesi X malını 15, Y malını 20 saat emekle üretirken; B ülkesi X
malını 10, Y malını ise 15 saat emekle üretirse her iki malı mullak
üstün olarak A ülkesi
ürettiği için ticaret olmayacak mı?
İşte Ricardo’nun
mukayeseli üstünlük nazariyesi burada kendini göstererek, böyle durumlarda
ticaretin ve uzmanlaşmanın mümkün olacağını isbat etmiştir. İzah şöyledir: Bu
durumda A. ülkesinde, X malına harcanan zaman Y’nin emek maliyetleri dikkate
alındığında onun 20/15=4/3=1, 33 katıdır. B ülkesinde bu 15/10=1,5 tir. Yani A
ülkesinde üretilen X malına harcanan emek zaman, B ülkesİndekîne göre daha azdır.
Tersi B ülkesi için sözkonusudur. Çünkü A ülkesinde Y malına harcanan emek zaman
15/20=3/4=0,75 iken, B ülkesinde 10/15=0,66 dır. Öyleyse A ülkesi X malında, B
ülkesi de Y malında uzmanlaşırsa, ticaret her ikisi içinde daha kârlı
olacaktır. Çünük A ülkesi X verip Y satın alınca, daha az harcadığı emek zaman
yerine, daha çok emek zaman elde etmektedir. Bu da onun daha çok X malı
üretmesini ve bunun karşılığında daha çok Y malı elde etmesini mümkün kılar.
Daha sonra
ülkelerarası ticareti açıklayan başka nazariyeler de geliştirilmiş ve
mukayeseli üstünlükler nazariyesi, başka biçimlerde açıklanmış olmakla beraber,
ticareti açıklayan temel düşünceyi vurguladığı için itibarlı bir nazariye
olarak yaşamaya devam etmiştir. Buna rağmen söz konusu nazariyenin bazı
eksiklikleri de vardır. Bunların başında değerin esasının emek ol-duğudıu. Bir
diğeri, lam rekabete dayanması, üretim faktörlerini hareketsiz sayması,
maliyetlerin sabit olması, ticaretin gelir dağılımını etkilemesi gelmektedir.
Halbuki ticaret bugün tek fakprlü değil çok faktörlü üretime dayanmakladır.
Tam rekabet şartları yoktur, üretim faktörleri ülkeler arasında hareketlidir.
Maliyetler artan şartlarda yansımaktadır. Ticaret gelir dağılımını nis-bi
fiyatları etkileyerek bozmakta yahut iyileştirmekledir.
Emin ERTÜRK