MİTOS
Eski Yunancada
“söz” anlamında kullanılan epos, logos ve bir de mythos kelime leri
vardır. “Mythos” veya “mit” söylenen, ya da duyulan söz
anlamlarında olup, masal, hikaye, efsane karşılıklarında kullanılmaktadır. Bu
bakımdan tanrılar, kahramanlar, geçmiş çağların olaylarını konu edinip anlatan
masallar, hikayeler, efsaneler şeklinde tanımlanabileceği gibi, bir toplumda
hikaye ve masal türünde canlı olarak yaşayan eski gelenek ve görenekler
bütünü, ya da milletlerin eski hayatlarını sembolik niteliklerde anlatan
hikaye veya masallar; kısaca efsanelerdir. İslam kültür literatüründe
“esatir”, “usture” şeklinde ifade edilir.
Mitos’a Herodot,
tarihi değeri olmayan güvenilmez söylenti gözüyle bakarken, Platon gerçeklerle
ilişkisi olmayan uydurma, boş ve gülünç masal şeklinde tanım getirir. Nitekim
Homeros’u tanrılar konusunda yalanlar uydurduğu insana ve topluma zarar verici
masallar veya efsaneler düzdüğü için eleştirir ve suçlar. Hatta ideal devletinde
Homeros’un okunmamasını şart koşar.
Mitos’un temel unsuru
sayılan sembollerin niteliği konusunda farklı anlayışlar ortaya çıkmıştır.
Kerenyi, Mİrceau Eliade gibi araştırmacılara göre semboller, mcrkez-içi
(intrinseque), aracısız ve dolayısıyla doğal ve evrensel bir anlam
taşımaktadır. Bunun için bütün dünya mitolojilerinde ortaya çıkan
benzerlikleri açıklamak mümkün olabilir. Bu görüşün karşısında Levi-Straus ve
P. Ricoeu gibi araştırmacılar, sembollerin değerini merkez-dışı (extrinseque)
kabul ederler. Bundan dolayı sembollerin anlamlan ancak bulundukları mevki ve
ortam ile bağlantılıdır. Bu nedenle bu tür sembolleri birer mitos olarak kabul
etmek mümkün olmayabilir. O bakımdan bu semboller etnog rafik mevki ve
çevreleriyle incelenebilir ve açıklanabilirler. Sözgelimi belli bir mitos
açıklanmak istenilen toplumun örgütlenmesi, ibadet şekilleri veya ayinleri,
yaşayış tarzı ve teknik birikimleri vb. incelemek suretiyle
gerçekleştirilebilir. Kısacası semboller hayat ve düşünce sisteminin bütünlüğü
içinde fonksiyoner olabilir, dolayısıyla doğal bir sembolden, sembolizmden
söze-dilemez.
Mitos, değişik
özellikleri bünyesinde barındırır. Sözgelimi bir mitos, doğaüstü bir varlığın
eylem ve davranışının tarihi olabilir ki, bunlar olağanüstü olaylardan meydana
gelir. Bu tarih kesin bir şekilde doğru kabul edilebilir. Mitos daima
yaratılışa (hilkat) ait olur. Mitos insanın tarihini aşar özellik taşır. Çünkü
bunu da mitos temel-lendirmiştir. Dolayısıyla mitostaki zaman, eski “büyük
zaman”, “rüya zamam”dır, kısacası başlangıçşız ve sonsuz (ezeli
ve ebedi) bir zamandır. Mitos iyi bilindiğinde objenin veya evrenin kaynağı
(menşei, origi-ne) da bilinir ve mitosla anlatılan olay şimdi de
tekrarlanabilir.
Kısacası, düzenli
mitosların meydana getirdiği sistem, mitolojiyi oluşturur. Ancak mitoslar
arasındaki düzen, mantığa dayalı olmaktan çok semboliktir. Bundan dolayı
mitoslar insan zihninde belli semboller uyandırmayı amaçlarlar. Uyandırılan semboller,
aynı kültüre bağlı bütün fertlerde aynı tarzda duygu ve düşünceleri harekete
geçirirler. Dini alanda ayinlerde, toplumsal alanda toplumun ortak tavır
almasında bunu gözlemlemek sözkonusudur. Hatta ideolojik tavır almalarda da
mitosun bu fonksiyonunu ve niteliğini belirtmek gerekir. Nitekim edebiyat
türlerinde olduğu gibi, tarih, siyasal ideoloji, felsefe vb. mitos sembol ve
düşünceleriyle belli bir bağlantı İçinde olagelmişlerdir.
Mitosların değişik
türler olarak sınıflandırılması da mümkündür. Teogonilcr, Kozmogoniler,
Eskatolojiler gibi. Tanrıların doğusuyla ilgili mitoslar, evrenin
yaratılı-şıyla ilgili mitoslar, ahiret ve Cennet ile ilgili mitoslar. Eski
Hind dinlerinde, Yunan tanrılarının doğuşu ve evreni meydana getı-rişleriyle
ilgili mitoslar yanında Mısırlılarda, Azteklerde, Sümer ve Babillilerde,
Cer-men-îskandinavlarda, Romalılarda, Hristi-yan ve Yahudi inanışlarında
mitosların ve sembollerin önemli yeri vardır, çoğunlukla da bu temel üzerine
kurulmuşlardır. Eski Yunan Şairi Hesiodos’un, günümüze kalan bazı şiirleri,
Homeros’un îliada ve Odyseus destanları yazılı mitos örnekleridir. Eski
Türklerde de mitosa dayalı inanışın etkisi Islamı kabul edinceye kadar belli biçimlere
girerek devam etmiştir. îslam, inancın mahiyeti ve niteliği bakımından vahyin
hakikatini temel aldığından, bu anlamda mitosa ve onun dayandığı sembollere
itibar etmemiştir. Kur’an’da anlatılan ve “esatir”, “esa-tiru’l
evvelin” gibi ifadelerle tasvir edilen olayları birer mitos olarak
düşünmek mümkün değildir. Çünkü belli esaslar ve konular, örneklendirme ve
ibret alma amacıyla zikredilirken, bu olayların kesin tarihi bili-nemese de,
gerçekleştikleri olgusu bir kesinlik ifade eder. Onların birer gerçeklik ifade
ettikleri de inancın muktevasındandır.
İsmail KILLIOĞLU Bk.
Mitoloji