MERKEZ BANKACILIĞI
1. Dünyada Merkez Bankacılığı
A. Merket Bankalarının Doğuşu:
20. yüzyıldan önce
“Merkez Bankası” kavramı açıkça tanımlanmam ıştır. Zaman içinde
çeşidi ülkelerde yavaş yavaş merkez bankaları doğmuş ve gelişmiştir. Büyük ölçüde
merkez bankalarının nüvelerini ticari bankaların biçim değiştirmelerinde arayabiliriz.
Ticari bankalardan biri, devletten banknot ihraç etmek ve devletle ilgili banka
işlemlerim yapmak hakkını elde ederek merkez bankası haline gelmiştir. Dünya’da
merkez bankası niteliğini taşıyan ilk banka ingiltere’de kurulmuş, bunu isveç
bankası izlemiştir.
Şimdi dünyada
belli-başlı gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının doğuşlarını ve
özelliklerini görelim.
a) ingiltere Bankası:
ingiltere’de
“goldsmith” denilen, kuyumduk ve para tebdili işiyle uğraşan kişilerin
ihraç ettikleri “goldsmiths notes” (para makbuzlan)lar piyasada
dolaşırken, Fransa ile girişilen harpler sebebiyle, devletten aldığı borçlan
ödememesi sonucu iflas etmeleri, onların yerini alacak ve tam emniyetle
çalışabilecek yeni bir kamu kredi kuruma oluşturma fikri gelişti. İngiliz
ticaret ve iş çevresinin bir kısmı Amsterdam Böfikası Statüsünün, diğer bir
kısmı ise Stockholm Bankası’nın örnek alınniaâriî istiyordu. 5o-* nuçta İskoç
William Reterson, 1694*16, tef” 1 angıç sermayesi 1.200.000 Sterim blari
totf giltereBankası’nıkurdu.
ingiltere Bankası’mn
devletin bankaya borcu ve kıymetli maden rezervi Olmak’ üzere iki temel kaynağı
ömıuştur. Devletin bankaya borcuna karşılık olarak çıkartılan banknotlar
kuvertürsüzdü. Ancak bu karşılıksız banknot miktarı sık sık ve büyük
d6-ğişikliklere uğramazdı. Örneğin 230 ytfda yalnızca 248 milyon sterlinlik
blfartrç gö#^ termiştir. ingiltere Bardaadevtef feötturid»” dışındaki
emisyon durumiarmda^IOOa-‘ tın karşılık bulundurmak zorundaydı. (b
ingiltere Bankasını,
modem anlamda ilfcf emisyon bankası olarak kabul etmek hiç de yanlış sayılmaz.
Çimkti tngikere Bankası banknot emisyonunu ticari senetlerin is-kontosuyla
bağdaştıran ilk bankadır.
Özel bir kuruluş olma
özelliğini koru–makla beraber sürekli olarak uzatılan imtiyazları, buna
karşılık üstlendiği önemü’gö-revlcri dolayısıyla ingiltere Bankası, aynı
zamanda bir milli kuruluştu.
1833 yılında çıkan bir
kanunîa ingiltere Bankasının banknotlarına, genel tedavül yetkisi tanınmış,
böylece bankanın İngiltere’nin Merkez Bankası olduğu kanuncu de teyid
edilmiştir. Nihayet 1844 Robot Peel
kanunuyla banknot
ihraç, imtiyaz ve tekeli tamamen İngiltere Bankasına verilmiştir.
b) İsveç Bankası (Rıskbank):
1668 yılında özel bir
bankanın devlet bankası şekline dönüştürülmesiyle kurulmuştur, İngiltere
bankasının yolunu izlemiştir. 1897 yılında tek başına banknot ihraç etme
hakkını elde etmiştir.
c) Fransa Bankası (Banque de France):
Fransa, Avrupa’da bankacılığın en geç
geliştiği Ülkelerden
birisidir. 1800 yılında kurulmuştur. Sermayesinin bir kısmını devlet vermekle
birlikte, temelde özel sermayeye dayalı olarak kurulmuştur. Fransa Bankası,
devletin bankeri durumundaydı. Önce yalnızca Paris’te banknot ihraç yetkisini
almış, daha sonra bu yetkisini tüm Fransa’ya genişletmiştir.
Fransa Bankasının
emisyon rejimine, tavan sistemi deniliyordu. Emisyon hacmiyle bunun altın
karşılığı arasında bir oran saptanmamıştı. Hükümet ve Banka, aralarında
anlaşarak emisyona bir tavan kararlaştırırlardı. Tedavüle çıkarılan
banknotlar, belirlenen sının aşamazdı.
d) Alman Devlet Bankası
(Reich-sbank):
1875 yılında Prusya
Bankası adı altında kurulmuştur. Sermayesi kısmen devlete ait olmakla birlikte
temelde Özel bir banka olarak kurulmuştur. Alman İmparatorluğunun oluşum
safhasında birkaç Alman Devleti ve 33 ihraç bankası vardı. Bunların arasında en
Önemlisi Prusya Bankasıydı.
Alman Devlet Bankası
normal emisyonun üçte biri oranında altın ankes bulundururdu. Bunun dışında
imparatorluk mühürü taşıyan bazı senetler karşılığı emisyon yapardı.
Gerektiğinde %5 vergi ödemek kaydıyla bir miktar banknot daha çıkartabilirdi.
e) Japon Bankası:
1882 yılında birkaç
milli banka tarafından aşırı miktarda çıkarılmış banknotların yaratmış olduğu
kaosu gidermek amacıyla kurulmuştur. Milli bankalara, belli bir süre içinde
banknotlarını çekme emri verilmiş ve Japon Bankası tek banknot ihraç yetkisini
almıştır. Banka, Alman Devlet Bankası ve Belçika Milli Bankası çizgisinde gelişme
göstermiştir.
f-) Federal Reserv Bank (ABD):
ABD ve Birleşik
Devletlerin birinci bankası (1792-1812) ve Birleşik Devletlerin ikinci bankası
(1816-1830) bazı açılardan merkez bankasına benzeyen kuruluşlardır. ABD’de
Milli Bankacılık Anlaşması’na göre kurulan her bankanın belli devlet tahvillerine
karşı banknot ihraç etme hakkı vardı. Ancak 1907 krizi adımı, merkeziyetçi Birleşik
Devletler sisteminin zayıflığını ortaya koydu. Eski ülkenin para ve banka
sistemlerini araştırmak için bir komisyon kuruldu. sonunda 1914’te 12 Federal
Reserv Bankası şeklinde bir Birleşik Devletler Merkez Bankası sistemi
oluşturuldu. Her Federal Reserv Bankası, Washington’daki Federal Reserv Board
ile koordineli bir şekilde belirli bir alanda yetkiye sahipti. Bu bankalar kısmi
banknot ihraç tekeline sahipti.
1920’de Brüksel’de
toplanan Milletlerarası Finansman Konferansında, henüz kendi merkez bankasını
kurmamış olan tüm ülkelerin, bu boşluklarım kısa zamanda doldurmaları yönünde
karar alındı. Bu tarihten sonra dünyada birçok ülke kendi merkez bankasını
kurdu. Örneğin 1921’de Güney Afrika Reserv Bankası, 1922’de Peru Reserv
Bankası, 1923’de Kolombiya Cumhuriyeti Bankası, 1924’te Çin Merkez Bankası,
Yunanistan Bankası, 1931’deT.C. Merkez Bankası, 1932’dc Meksika Bankası,
1934’te Yeni Zelanda
Reserv Bankası, 1935’te Kanada Bankası, Hindistan Reserv Bankası, Arjantin
Cumhuriyeti Merkez Bankası, 1940’ta Venezüella Bankası, 1941’de Afganistan
Bankası, 1948’de Pakistan Devlet Bankası, 1954’te İsrail Bankası, 1957’de
Federal Alman Bankası kurulmuştur.
Günümüzde, hemen hemen
Merkez Bankası olmayan ülke kalmamıştır.
B. Merkez Bankalarının örgüt ve Yönetimi:
Merkez Bankalarının
banknot ihraç yetkisine sahip olmaları ve krediler üzerinde kontrol
yetkilerinin olması, hükümetlerin Merkez Bankalarıyla yakından ilgilenmelerine
neden olmaktadır. Merkez bankası işlerine devletin ilgisi kısmen, ya da tamamen
merkez bankası sermayesine sahip olması, idare meclisi üyelerinin ve üst düzey
yöneticilerinin tamamen, ya da bir kısmının atanması ve karından pay alması
şeklinde olmaktadır.
1936’dan önce devlet
kurumu şeklindeki merkez bankaları çok azdı. Bugün birçok ülkede Merkez Bankası
bir devlet kuruluşudur. Bir kısmında ise devlet yan yarıya, ya da yandan fazla
sermayeyi kontrol etmektedir. Pek az ülkede devlet, merkez bankası sermayesine
iştirak etmemiştir. Amerika’da Federal Reserv Bankasının sermayesi bankalara
aittir.
//. Merkez Bankalarının Temel Fonksiyonları
Merkez bankalarının
fonksiyonlarını M.H. De Kock şöyle sıralamaktadır.
1. Banknot
ihraç ederler.
2. Hükümetin
bankeri, ajanı ve danışmanıdır.
3. Ticari
bankaların nakit reservlerini muhafaza ederler.
4. Ülkenin
milletlerarası nakit reservlerini muhafaza ederler.
5. Reeskont
işlemleri yaparlar.
6. Açık
piyasa işlemleri yaparlar.
7. Mevduat
karşılıklarını ayarlarlar.
8. Kredi
kontrolü yaparlar.
9. Döviz
kontrolü yaparlar.
10. Ticari bankaların takas, tasfiye ve münakale
merkezidir.
Şimdi Merkez
Bankasının bu fonksiyonlarını ana hatlarıyla kısaca görelim.
A. Banknot ihracı:
‘
Tarihi süreç içinde
merkez bankalarının sayılan sınırlı tutulmuş ve banknot olmaksızın bonknot
çıkarabiliyordu. Zamanla kontrolsüz ve rekabete dayalı banknot çıkarmamanın
neden olduğu krizler karşısında banknot çıkarımını sınırlı sayıda, yada tek
bir bankaya vermişlerdir.
Banknot ihracıyla
ilgili tartışmalar 19. yüzyılın başında bankacılık prensibiyl* “nakit
prensibi” çerçevesinde surdUWl£ muştur. Bankacılık prensibine göre,
tttfaftF* not ihracatına bir sınır getirilmesin* fcerek yoktur. Çünkü aşın bir
şekilde emisyon «tt konusu olamaz. Çünkü tedavüldeki bank* not miktarı bankanın
isteklerine değil, halkın ihtiyaçlarına, ekonomide yapılan muamelelere
bağlıdır. Tedavüldeki: banknot çoksa, kişiler bankaya gelerek banknotlan-mn
kıymetinin altın olarak karşılığını isteyip araştırabilir.
Nakit prensibi
taraftarlarına göre ise, tedavüldeki banknotların, kıymetli maden olarak
karşılığı olmalıdır. Bu nedenle dolaşımdaki banknotların karşılıklarıyla
ilgili olarak bazı sistemler geliştirilmiştir.
1.
Tedavüldeki banknot belli bir yüzdesinin merkez bankalarınca altın karşılık
otarak tutulması,
2. İhraç
edilecek banknotlar için bir tavan getirilmesi,
3. Güvenilir
kıymetlerin merkez bankasına yatırılması karşılığında emisyon yapılması,
4. Merkez
bankasının getirilen kanuni limite uygun olarak banknot ihraç etmesi (marj
sistemi).
5. Kanunla
tespit edilen rakamın aşılması durumunda merkez bankasından vergi alınması.
6. Sabit
oranda emisyon hacminin arttırılması (Monetarist görüş,).
Bununla birlikte
zamanla birçok ülkede altın karşılık oluşturulmasının mutlak zorunluluğu
etkisizleşmiş ve kalkmıştır. Devletler altın karşılığı olmayan para yönünde
eğilime sahip olmuşlardır. Keyrun ve Ca-mel, uzun süre bu fikrin öncüleri
olmuşlardır. Bu iktisatçılar Merkez Bankalarının altın reserv tutmalarının
Önemini kaybettiğini, enflasyondan sakımlmasıyla halkın kağıt paraya
güveninin artacağını savunmuşlarda-.
Şimdi de kısaca
banknot ihracının merkez bankasına getirdiği yükümlülükleri, yani merkez
bankasının, ihracatının iyi para Özelliğini taşıması için yapacaklarını görelim:
1. Paranın
satmalına gücünün muhafazası ve yabancı paralar karşısında değişim değerinin
muhafazasının sağlanması.
2.
Ödemelerde banknotların her zaman kabul edilebilirliğinin sağlanması.
3.
Tedavüldeki banknotların fiziki kalitesinin korunmasının sağlanması.
B. Hükümetin Bankeri, Danışmanı Olması:
Hükümet ve merkez
bankasının, birbirleriyle karşılıklı ve tamamlayıcı yarar, ödev
ve sorumuluklan
vardır. Devleti temsil eden hükümetin, merkez bankasının saygı, sempati ve
öğütlerine ihtiyacı vardır. Aynı şey merkez bankası için de geçerlidir.
Öte yandan merkez bankaları,
devletin bankası görevini yaparlar. Dolayısıyla merkez bankaları devlet daire
ve kuruluşlarının hesaplarını tutar, devletin gerek içerde ve gerekse yabancı
ülkelerdeki tahsilat ve ödemelerini ve bütün hazine işlemlerini yapar.
Merkez bankaları
iktisadi ve mali konularda gerek ülke, gerekse dünyadaki ekonomik gidiş, para
piyasaları, mali kurumlar vb. hakkında hükümete danışmanlık yaparlar.
C. Ticari Bankaların Nakit Rezervlerini Tutması:
Ticari bankaların,
kendilerine yatırılan mevduatlardan ayırdıkları karşılıkları Merkez
Bankalarına yatırmaları önceleri bir gelenek haline gelmiştir. Günümüzde ise
ticari bankaların merkez bankasında rezerv bulundurmaları bir zorunluluk
haline gelmiştir.
D. Ülkenin Milletlerarası Nakit Rezervlerini Muhafaza Etmesi:
Merkez Bankaları,
ülkenin altın ve döviz rezervlerinin büyük bir kısmını muhafaza görevini
üstlenmiştir. Ülke parasının dış değerini koruması, elindeki altın ve döviz
mevcutlarının emisyon hacmini etkilemesi, merkez bankalarının milletlerarası
nakit rezervlerini tutma durumuna getirmiştir.
E. Reeskont işlemi
Yapılması: Reeskont işlemi günümüzde, merkez
bankalarının en önemli
fonksiyonlarından biri haline gelmiştir. Reeskont işlemi geçici bir süre için
nakile ihtiyacı olan bankaların, kısa vadeli alacaklarının bir kısmını Merkez
Bankasına vermesidir. Merkez bankası
üretim ve dağıtım
aşamasında olan mallara ait ve kendi kendini tasfiye edebilecek senetleri
reeskonta kabul eder. Bu aynı zamanda banka]an, bu tür senetler üzerinde
yapılan işlemlere daha çok ilgi göstermeleri ve daha titiz olmaları yolunda
zorlar. Ayn-ca merkez bankası, reeskonte getirilen senetler için üzerindeki
imzalar, vadeleri ve geldikleri sektörler itibariyle bir aynm yapabilir.
Merkez bankalarının
yapacakları reeskont işlemleriyle ilgili yetkiler bazı ülkelerde geniş, bazı
ülkelerde de daha sınırlı tutulmuştur. Örneğin İngiltere bankasına geniş yetki
verilmiştir. Banka işlemlerini kendisi ayarlamaktadır. Fransa’da ise
Warrantlarla teminatı bulunan senetlerden iki imza diğerlerinden üç imza
aramak şartıyla süresi üç ayı geçmeyen poliçeleri ve zirai warrant-lan ve emre
yazılı senetleri v.b. iskonto etmek yetkisi verilmiştir. Benzer örnekleri
diğer ülkelerin merkez bankalarında da görüyoruz.
Reeskont oranlarını
değiştirerek merkez bankaları para politikalarına yön vermektedir. Ekonominin
kriz ve genişleme dönemlerinde reeskont oranları düşürülmekte, enflasyon
dönemlerinde ise yükseltilmektedir. Böylece merkez bankaları reeskont
politikası aracılığıyla tedavüle çıkan banknotları ayarlamaktadır.
/ Açık Piyasa işlemleri Yapması:
Geniş anlamda
“açık piyasa işlemleri” denilince, Merkez Bankası’nın çalışma alanına
giren devlet tahvillerini, diğer sağlam tahvilleri, banka poliçelerini ve
dövizleri piyasada alıp satması anlaşılır. İngiltere ve ABD açık piyasa
işlemleri dar anlamda kısa ve uzun vadeli devlet tahvillerinin alım ve satımı
için kullanılmaktadır. Diğer bazı ülkelerde, devlet tahvillerinin azlığı
nedeniyle, merkez bankaları devletin garanti etiği tahvillerle, belediyelere
ait tahvilleri ve bazı diğer sağlam tahvilleri alıp satmaktadır.
Günümüzde en yaygın
şekliyle açık piyasa işlemleri ABD, İngiltere ve Kanada’da uygulanmaktadır.
Diğer eski ve yeni merkez bankasına sahip Ülkelerde ise, açık piyasa işlemleri
reeskont politikasına ek bir politika olarak uygulanmaktadır.
Açık piyasa işlemleri
aracılığıyla, merv kez bankası tahvil alıp satarak tedavüldeki para hacmini ve
bankaların merkez bankasındaki mevduatlarını azaltmak, ya da çoğaltmak gayesi
güder. Böylece açık piyasa işlemleri muhtemel bir ekonomik olayın önceden
farkedilmesi durumunda ekonomik faaliyetler üzerinde genişletme ve daraltma
yapmak için bir araç olarak kullanılır. Açık piyasa işlemlerinin merkez bankasının
inisyatifı elinde bulundurmasından kaynaklanan bir üstünlüğü vardır.
g.Mevduat Karşılıkları uygutaması: –
Ticari bankaların
merkez/tanknaacta tutmakla zorunlu olduklara ı*«rarwarvie»’ nin oranlarının
yükseltilmesi, yadadüj*-rülmesi konularında merkez bankaları yet^ kili
kılınmışlardır. Bu usul ilk kez 1933 :ve değişiklik yapılarak 1935*16 ABD’de
uygulanmaya başlamıştır. Merkez bankaları, örneğin enflasyon dönemlerinde
karşılık oranlarını yükselterek, durgunluk ve ekefc nomik gerileme dönemlerinde
de düşürerek ekonomideki para arzını kontrol etmektedir.
h. Kredi Kontrolü:
Banknot ihraç etme
yetkisinin merkez bankasına verilmesiyle, kredi kontrolü atasında sıkı bir
ilişki söz konusudur. Banknot ihracı imtiyazı ticari bankalarca açılan kre*
dilen üzerinde merkez bankalarına kontrol imkanı vermektedir. Merkez bankası,
ülkenin ekonomik durumunu yakından izleyerek reeskont politikası aracılığıyla
kredi işlemlerini ihtiyaçlara uygun olarak ayarlayabilir. Birçok ülkede
ekonomik ilişkilerin karmaşıklığı karşısında kredi dağıtımının kontrol
edilmesi, kredinin layınlanması gerekli görülmektedir. Öte yandan bankalar
kredi yoluyla kaydi para yaratırlar. Bu açıdan da kredilerin kontrolü önem
taşımaktadır.
i. Döviz Kontrolü:
Dövit kontrolü, esas
itibariyle maksimum etkinlikle ve bağımsız bir şekilde milli ekonomik ve
sosyal politikaları uygulamak amacıyla milli ekonomiyi dış ülkelerin
rekabetinden tecrit etmek arzusundan doğmuştur. Ancak döviz kontrol rejimini
benimseyen ülkeler paraların konvertibilite-sinden vazgeçmektedir.
Merkez bankaları döviz
kontrolü uygulayarak, sahip olduğu yabancı para reserv-lerini koruyabilirler,
ödemeler blançosu dengesini sağlayabilirler, paralannın dış değerini istikrarlı
tutabilirler, iç fiyat seviyesini dış rekabetten uzak tutarlar, bağımsız
ekonomi politikaları uygulayabilirler.
j. Diğer Bankalar İçin Takas, Tasfiye ve Münakale Merkezi Olması:
Merkez bankalarına
diğer bankalar için takas ve tasfiye merkezi olması fonksiyonu genellikle
oluşmuş kanunla verilmiştir. İlk kez takas ve münakale fonksiyonunu 19.
yüzyılın ortalatma doğru İngiltere Bankası yapmaya başlamıştır.
Merkez Bankaları,
ticari bankaların nakit rezervlerini muhafaza ettiklerinden ve bu bankaların
merkez bankası nezdinde sürekli hesaplan olduğundan, bankalar arasında
yapılacak olan hesabına geçirme ve takaslar en kolay bir şekilde ancak merkez
bankalarındaki kayıtlarda yapılabilir.
///. Ülkemizde Merkez Bankacılığı
İstiklal Savaşı
sonunda merkez bankası kurulmasıyla ilgili ilk özlemlerin 1923 yılında
İzmir’de toplanan Türkiye iktisat Kongresi’nde ele alındığı görülmektedir. Yeni
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Dev-leti’nden karşılığı olmayan 158.518.138 milyon
liralık evrak-ı nakdiyeyi devraldı. İstiklal Savaşından sonra altın para
tedavülden tamamen çekilmiştir. Güm üsse diğer madeni paralar gibi ufaklık
para durumuna dönüşmüştür. 12 Şubat 1340’ta (1924) ilk madeni ufaklık para
kanunu çıkartılmıştır. Savaş yıllarında ufaklık para ihtiyacını karşılamak
için 5,10 paralık pul ve ilmühaberler, 40 ve 100 paralık 20,25,50 kuruşluk kağıt
paralar tedavül ediyordu. Kanunla pul ve paralar 2 milyon lirayı aşmamak kaydıyla
10 paralık, 5, 10 kuruşluk ve 624 sayılı kanunla 3 milyon liralık 5,10 ve 25
kuruşun basımına karar verilmiştir ve karşılığında piyasadan kağıt para
çekilmiştir. Böylece kağıt para tutan 153.518.138 liraya inmiştir.
4 Şubat 1928’de, 1207
sayıh kanunla 5 milyon liralık madeni para çıkartılması kabul edildi. İşte
genç Cumhuriyet Hüküme-ti’nin açıktan çıkardığı ilk para budur.
Öte yandan Osmanlı
Bankasıyla 1924 ve 1925’te yapılan anlaşmalarla, bankanın yeniden misyonda
bulunma imkanı ortadan kalkmıştır. Bankanın tedavüldeki banknotlarından sadece
891.475 liralık kısmı tedavülde kalacaktı.
1929 krizinin ülkemiz
ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri, zaten üzerinde çalışılan Merkez
Bankası kurulması fikrinin hızla olgunlaşmasına neden olmuştur. Nihayet 11
Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı kanunla T.C. Merkez Bankası kurulmuştur.
Statü olarak karma yapılı bir anonim şirket olarak düşünülmüştür. Kurulan banka
banknot İhracı
imtiyazına sahipti. Bu imtiyaz süresi 30 yıldı. Surenin bitmesine beş yıl
kalıncaya kadar süre uzatılabilecekti.
Merkez Bankasının
amacı, kanunun 2. maddesinde “Memleketin iktisadi inkişafına yardım”
olarak konulmuş, bunun için banka:
1. Iskonto
fiyatını tespit ve para piyasasını ve tedavülünü tanzim etmek,
2. Hazine
muamelelerini ifa etmek,
3. Hükümetle
müştereken Türk evrak-ı nakdiyesinin müstakbel istikrarına matuf bütün
tedbirleri ittihaz eylemek ile görevlendirilmiştir.
Kurulan Merkez
Bankasının sermayesi 15.000.000 lira olup beheri yüz liralık 150.000 hisseye
ayrılmıştır. Bankanın hisse senetleri dört gruba ayrılmıştı. A sınıfı hisse
senetleri hükümet müesseselerine ait olup, toplam sermayenin % 15’ini
geçemeyecekti. Bunların karşılığı Hükümetçe saf altın olarak Merkez Bankasına
ödenecekti. B sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli
bankalar dışında kalan diğer bankalara ve imtiyazlı şirketlere tahsis edilmişti.
Tahsis edilen bu hisseler banka sermayesinin %10’unu teşkil eden 15.000 hisseydi.
D sınıfındaki hisse senetleri, Türk ticaret müesseseleri ve Türk
tabiiyetindeki hükmi ve hakiki şahıslara tahsis olunmuştu.
Ülkemizde merkez
bankası kurulduktan sonra uygulamalann pek çoğu, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra merkez bankacılığı alanında meydana gelen gelişmelere ters düşmüştü.
14 Ocak 1970 tarih ve
1211 sayılı kanunla T.C. Merkez Bankasının yetki ve so-rumluluklan,
organizasyon biçimi yeniden düzenlenmiş, Banka para ve kredi işlerini ekonomi
politikasının amaçlarına göre
ayarlayabilmek için
gerekli para politikası araçlarıyla donatılarak, ülke ekonomisinin gelişmesinde
daha aktif rol oynayacak bir müessese durumuna getirilmek istenmiştir.
Anonim şirket statüsü
muhafaza edilen bankanın sermayesi 15 milyon liradan 25 milyon liraya
yükseltilmiştir. Bankanın hisse senetleri nama yazılı olup eskiden olduğu
gibi A,B,C,D sınıflarına aynlmışür. A sınıfı hisse senetleri ve sermayede 10
milyon liralık artışa tekabül eden hisse senetleri hazineye, B sınıfı hisse
senetleri Türkiye’de çalışan milli bankalara, C sınıfı hisse senetleri milli
bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere, D sınıfı hisse
senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve tüzel kişilere tahsis edilmiştir.
Yeni kanuna göre Hazine’ye ait A sınıfı hisse senetleri, banka sermayesinin %
51 inden az olamaz hükmü getirilmiştir.
1211 sayılı kanun ile
Banka Kredilerini Tanzim Komitesi’nin görev ve yetkileri T.C. Merkez Bankası’na
devredilmiştir. böylece T.C. Merkez Bankası’nm yetkisi yalnızca reeskont
oranını tesbitle kalmayacak, bankaların genel disponibilitesinin asgari
oranıyla, munzam karşılık oranlarını tesbit etmek, banka kredilerini kalite ve
kantite yönünden ayarlamak, kredilerin sektörler ve konu itibariyle dağılışı ve
risk santralizasyonu konularında tedbir almak, hükümete danışmanlık yapmak v.b.
konulara genişletilecekti.
Sonuç itibariyle T.C.
Merkez Bankası’nm fonksiyonlan yukanda geniş olarak sayılan bir merkez
bankasının sahip olması gereken fonksiyonlarına kavuşturulmaya çalışılmaktadır
İlker PARASIZ