Ana Sayfa Kimdir Mehmet Şeyda kimdir? hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Mehmet Şeyda kimdir? hayatı ve eserleri hakkında bilgi

0

Mehmet Şeyda kimdir? hayatı ve eserleri hakkında bilgi: İstanbul’da doğdu (1919). İlköğrenimini Antalya’da tamamladı (1932). Pertevniyal Lisesi’nde okurken ortaöğrenimini yarıda bıraktı (1937). Zonguldak-Ereğli Kömür İşletmesi’nde muhaberat şefliği (1937-41), puantörlük (1944), Merzifon Halk Sandığı’nda şef muavinliği (1946-50), İstanbul Belediyesi’nde Eğlence Yerleri Kontrolörlüğü (1950-60), Basın İlan Kurumu’nda memurluk (1960-1975) yaptı. Son işinden emekliye ayrıldı. 13

Temmuz 1986’da öldü.

Mehmet Şeyda 1937-42 yıllarına damgalarını basan dergilerde bir şair adayı olarak görünür. Ses (İp Masalı, Temmuz 1939), Küllük (Tanınmayan, Eylül 1940), Yeni Ses (Rüyalarımda, 1 Ekim 1941) gibi şiirlerinde toplumcu

gerçekçi akıma yönelik duyarlıklar ağır basar; yer yer öykü-şiire eğilim sezilir. Aynı evrede Yücel (Mum, S. Toprak adıyla, 15. sayı eki, 1936), Yeni Adam (Alınyazısı, 194. sayı, 1937) dergilerinde çıkan ilk öyküleri deneme düzeyindedir. Askerliği (1941-44), tutuklanması, sürgüne gönderilmesi, siya­sal yaşamıyla ilgili olumlu olumsuz olaylar nedeniyle 1958’e değin takma ad­larla Tan, Yedigün, Akşam, Yelpaze gibi dergi ve gazetelerde yayımladığı öy­külerin o yılların edebiyat yaşamında etkisi söz konusu değildir. Bu nedenle Mehmet Şeyda’nın yazar olarak kişiliğinin ortaya çıkması, Cumhuriyet gaze­tesinin açtığı yarışmada (1958) Ne Ekersen adlı romanıyla üçüncülük kazan­masından sonraya kalmıştır, denebilir.

Öyküleri

Mehmet Şeyda’nın 1960’tan sonra yayımladığı kitapları oluşturan öy­küler içerik ve anlatım yönlerinden iki bölükte toplanabilir. Zonguldak Hi­kâyeleri, Beyaz Duvar, Başgöz Etme Zamanı, Oyuncakçı Dükkânı, Garni­zonda Bir Olay’dakiler “olay öyküsü” niteliği taşır. Bunlarda çoğunluğu yazarın özne durumunda olduğu sezilen olaylarla karşılaşırız. Tutuklanıp candarma karakollarına atılma, yaya olarak bir kasabadan başka birine götürülme, ilk gençlik sevileri, evlenme, kömür işletmelerinde memurluk gibi, yazarın yaşamına bağlı olaylar içinde yer yer tek parti dönemine özgü durumlar (ve insanlar) yansıtılmıştır. Başkalarının özne durumunda oldu­ğu, kimi öykülerdeyse, köylü-işçi niteliğindeki Zonguldak çevresi insanın­ın, çalışma koşullarındaki ölüm kalım savaşının verildiği söylenebilir. Yer yer de yine çevrenin çıkmazına saplanıp kalan kadınları, boyun eğmek zo­runda oldukları ekonomik-toplumsal koşulların konumu içinde buluruz. Yaşanmış gerçeklerden kaynaklandığı belli olan bu tür öykülerin kimilerin­de (Yarıda, Garnizonda Bir Olay) toplumsal öz ağır basar; kimilerindeyse (Yangın, Garnizonda Bir Olay) kadının cinsel yapısına bağlı olgular işlenir. Yazarın “olay öyküsü” anlayışına bağlı olduğu dönemin ilk evresi ürünle­rinde gerçeklik, acıma, başkaldırı, sevecenlik gibi öğelerle zenginleşir, ace­miliklerin göze batmamasına yol açar.

İkinci bölükte toplanabilecek olanlarda kurgu, anlatım, içerik değişmiş­tir. Özellikle Anahtarcı Salih kitabım oluşturan iki uzun öyküde çoğun ki­şilerin ussal zorlamalarla bastırmaya çalıştıkları hastalıklı yanlarını işler­ken Sabahattin Ali geleneğinden uzaklaşır. William Faulkner’ın anlatım tekniklerinden yararlanarak değişik bakış açıları kurmaya yönelik düzeyle­re kaymak ister. Bu öykülerde temel öğe kişilerin ruhsal yapıları, çoğun da, cinsel gerçekliğe özgü durumlarıdır.

Romanları

Mehmet Şeyda’nın ilk romanı Yaş Ağaç, eski bir ailenin en son bireyle­rinden birinin, bir çocuğun ilk ve ortaokul dönemlerindeki yaşamını, üçün­cü kez evlenen babasının aile düzeniyle, askeri okul disipliniyle çelişlilerini yansıtır. Erinlik (buluğ) öncesi yaşlarında eski Osmanlı ailesinin son kalın­tıları arasında büyüyen çocuğun (Osman) kendi kendini arama sıkıntıları, sonunda baba evinden kopuşu öykülenir. Ne Ekersen’in konu yönünden tek parti döneminin son yıllarında, bir anlamda, aydın kişiyle düzen arasın­daki ihtilaftan kaynaklandığı söylenebilir. Başlıca kişisi Ali Muhsin’in ya­şamına değgin kesitlerde bir yayımcı (Haşan Arseven), bir bar kadını (Me­ri), bir dürüst kadın (Fatma) ile birlikte yer yer İstanbul, Bâbıâli de verilme­ye çalışılmıştır. Cinsel Oyun-, Yaş Ağaç’ta yüzeysel olarak belirtilen Osman- lı ailesinden kalan eskilerle, ailenin son iki genç bireyinin öyküsüdür. Ço­cukların (Osman ve Fahim) bebe yaşlarından çocukluklarına, ilk gençlikle­rine, olgunluk evrelerine değgin yaşamları, erinlik çağı sorunları, kadınlar-‘ la ilişkileri işlenir. Süeda Hanımın Ortanca Kızı; Cinsel Oyun’un başlıca ki­şileri Osman’la Fahim’in yaşamlarını etkileyen Mehlika’nın romanıdır. Bö­lüm başlarında “Zonguldak Kömür Bölgesi” üzerine geniş tarihsel bilgi ve­rilen Yanartaş’ta yeraltı ve yerüstünde çalışanlar başlıca kişiler olarak gö-

rünür. Bu roman, yazarın daha önceki kitaplarında okuduğumuz “Baş Göz Etme Zamanı” öyküsü (124, 138. sayfalar). “3. Vardiya’da Devrekli Ha­şan” öyküsü (93-105. sayfalar), Ne Ekersen romanının başlangıç bölümü (155-169. sayfalar), “Allahlık Fevzi Bey” öyküsü (231-236. sayfalar) oluş­turulmuştur. İhtiyar Gençlik’teyse öteki romanlardaki başkişilerden Os­man’ın ortaokul yaşlarında baba, üvey ana, öğretmen, okul arkadaşlarıyla ilişkileri işlenir.

Mehmet Şeyda’nın romanlarında kişiler yok, kişi vardır. Kişinin özelliği, hevesleri, sorunları, tutkuları, aşkları, anıları her romanda yer yer yineleme­lerle (ve eklemeler) Osman, Ali Muhsin ya da başka bir adla karşımıza çı­kar. Onların çocukluk ya da ilk gençlik evrelerinde karşılaştığı olayların önemine gereğinden çok inanır Mehmet Şeyda. Bu nedenle Osman’ın baba- evinden ayrılması, dönmesi, okulu bırakması, “libido” dürtüleri, kızlarla kadınlarla ilişkileri, içkiye düşmesi, yazarlığına inanması, parasız kalmaları, bir işyerinde memurluğa başlaması, tutuklanması birkaç romanın omurgası durumuna gelir. Belki bu sınırlamadan ötürü gerçekliğine inandığımız olay­larla örülen Yanartaş gibi yapıtlarında bile bütünselliğe ulaştığı, yinelemeler­den arındığı, roman kişileriyle arasındaki ayrımı göz önünde tuttuğu söyle­nemez. Çoğun anılarının kendi iç dünyasında yarattığı etkilere kapılır Meh­met Şeyda. Bu etkiler giderek yaşama bakışını bile belirler ve daraltır. Yer yer de kopukluklara yol açar. Kişileri (Osman ve Fahim) büyük bir yaşam dilimi içinde izlediğimiz Cinsel Oyun, çevresel özelliklerin konuşu, büyüme yaşlarındaki çocuğun ruhsal yaşamına değin çözümlemelerin yerindeliği, bir oranda ikincil kişilerin canlılığı ve işlevleriyle ötekilerden ayrılır.

YAPITLARI

Öykü Kitapları:

Romanları:

(Tarihsel Ro­manları):

KAYNAKLAR:

Tahir Alangu, Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman, cilt 2 (1965); Eray Canberk, Papirüs (Mayıs 1966); Cavit Orhan Tütengil, Yeni Ufuklar (Nisan 1966); Taylan Altuğ, Yeni Dergi (Mart 1970); Adnan Binyazar, Türk Dili (Kasım 1970); Asım Bezirci-Refika Taner, Seçme Roman­lar (1980); Celal Özcan, Gösteri (Nisan 1982).

Kaynak: Çağdaş Türk Edebiyatı 4, Cumhuriyet Dönemi 2, Şükran YURDAKUL, 1994, Evrensel Basım Yayın.