Luis Jorge Borges kimdir? Hayatı ve eserleri: (1899-1986) Önce şair olarak, İspanyol Ultraista topluluğu içinde tanınan Arjantinli bir yazardır. L. J. Borges, özellikle en son ve postmodern eserlerin ilham kaynağı olan romanlarıyla tanınıyor. Masallara, rüyalara dayalı yeni roman ufukları ve “ironi” kendince dünyaları açan bu yazar, sonraki “en yeniler” gibiyazarlığın “dil ve söylem” olduğu görüşünü benimseyip uygulamıştır. “Fantastik ve olağanüstü” metinleri ile tanınan Borges şiir, hatıra ve benzeri verimlerini de ömür boyu sürdürmüştür.
KAYNAK: TÜRK EDEBİYATI 5. CİLT, AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI, İSTANBUL
Jorge Luis Borges kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi:
(1899) Arjantinli yazar. Yarattığı türler arası edebiyat tarzıyla gerçek dünyayı, örtülü, uzak, ama eleştirel bir bakışla yorumlayan, okurlarını seçkin aydınlar arasında arayan bir sanatçıdır. 24 Ağustos 1899’da, Buenos Aires’te doğdu. Arjantin’in önde gelen ailelerinden birinin oğluydu. Ataları arasında Ingiüzler olması ve babasının da bir İngiliz okulunda öğretmenlik etmesi, küçük Bor- ges’in İngilizce’yi İspanyolca’dan önce öğrenmesine yol açtı. Daha dokuz yaşındayken Oscar Wilde’ın “The Happy Prince”ini (“Mutlu Prens”) İspanyolca’ ya çevirdi. Edebiyatla ilk tanışıklığı, kültürlü bir kişi olan babasının İngilizce kitapları yoluyla oldu. İlk okuduğu kitaplar, ileride oluşturacağı fantastik üslubun ipuçlarını veriyordu: Bunlar arasında H. G. Wells’ in yapıtları, Binbirgece Masalları, Twain’in Huckleberry Finn’ı ve Cervantes’ın Don Ouıxote’sının İngilizce çevirisi de vardı.
1914’te ailesiyle birlikte Cenevre’ye gitti ve I. Dünya Savaşı’nı İsviçre’de geçirdi. Burada kaldığı beş vıl boyunca Fransızca ve Almanca öğrendi re Collcge de Geneve’den lisans dcrecesi aldı. 1919’da yine ailesiyle birlikte Majorca’va ve ardından Ispanya’ya gitti. Burada genç Ispanyol yazarların oluşturduğu “Ultraıst” hareketine katıldı.
1921 ’de Buenos Aires’e döndüğünde, kentini yeniden keşfetti. Bu dönemde yazmaya başladığı ilk şiirlerinde Buenos Aires’in geçmişi ve bugününü benzetmelerle yüklü bir dille ele alır. 1923-1929 yılları arasında yazdığı üç şiir kitabı, Fervor de Buenos Aires (“Buenos Aires Tutkusu”) Luna de enfrente (“Yolun Ötesinde Ay”) ve Cııaderno San Martın (“San Martin Defteri”), yazarın kenti ile olan ilişkisini, kendi iç dünyası ile dışındaki kent arasında kurduğu karmaşık iletişimi açığa vurur. Bu döneminde Borges “Ultraıst” hareketin Güney Amerika’daki öncülüğü: ü yaptı, çeşitli dergilerin yayımlanmasına yardımcı oldu ve edebiyat eleştirisi denemeleri yazdı. Bu dönemdeki son yapıtı bir biyografi olan Evaristo Carriego’dur.
1930’dan sonra Borges’in üslubunda önemli bir değişiklik gözlenmeye başladı. Yazar deneme, şiir, eleştiri yazısı ve kısa öykü türlerini birleştirerek oluşturacağı kendisine özgü ve hiçbir edebi türe katılamayan biçimin ilk denemelerine girişti. 1935’te yayımladığı Historia universal de la infamia (“Rezaletin Evrensel Tarihi”) bu tür kısa öyküler, kıssalar, çeviriler ve uyarlamalardan oluşur. Henüz felsefi ve eleştirel denemelerim “kurgu”iarından avırmaktadır. Inquisiciones (“Sorgulamalar”), El tamano de mi esperanza (“Umudumun Boyutları”) ve Historia de la eternidad (“Sonsuzluğun Tarihi”) bu tür felsefi denemelerden oluşur.
1938’de babası öldü. Borges ise başındaki bir yaranın iltihaplanması sonucu ağır bir hastalık geçirdi ve bir süre konuşma yetisini yitirdi. Aynı vıl Buenos Aires kütüphanesinde çalışmaya başladı. 1938’i izleyen yıllarda edebi türler arasındaki sınırları zorlayan yeni tarzının başarılı örneklerini verdi. 1944’te yayımlanan bicciones (“Kurgular”) Kafkamsı bir dünvavı betimleyen metafizik öykülerden, gerçekte olmayan kitapların eleştiri yazılarına kadar her tür yazıyı içerir. Aynı tarz 1949’da yayımlanan El Aleph’te de sürer. Borges 1946’da Juan Peron’un iktidara gelmesi ile birlikte Buenos Aires kütüphanesindeki görevinden uzaklaştırıldı. 1946-1955 villan arasında hayatını kazanmak için yayıncılık yaptı. Kitaplarının geliri ile geçinmeye çalıştı. 1955’te Juan Peron devrilip de Buenos Aires Kütüphanesi müdürlüğüne getirildiğinde, Borges ailesinden gelen bir hastalık sonucu tamamen kör olmuştu. 1955’i izleyen yıllarda artık kendine özgü bir tür haline gelen tarzında, fantastik öğeleri gittikçe ağır basan kitaplar yayımlamayı sürdürdü. Bunlar arasında El bacedor (“Düş Kaplanları”), El libro de los seres imaginarios (“Düşsel Varlıklar Kitabı”) ve El ınjorme de Brodie (“Brodie’ nin Raporu”) sayılabilir. 1960’lı yıllara kadar fazla bir üne kavuşmayan Borges, 1961’de, Uluslararası Yayıncılar Odülü’nü Samuel Beckett ile paylaştıktan sonra Avrupa çapında üne ulaştı.
Borges’in yarattığı türler-arası yazın tarzına belirli bir ad vermek mümkün değildir. Düzyazısında şiire yaklaşan bir ölçü ve uyum bulmak olasıdır; aynı zamanda felsefi tartışmanın ve yerginin de kaynaştığı bu “kurgu”lar (ficciones) akıldışı ve gerçeküstü görünümlerinin ardında kapsamlı bir felsefi anlatımı içerirler. Okumuş bir okur, Borges’te dünya edebiyatının klasiklerinden çoğuna sürekli olarak yapılan göndermeleri keşfetmekte gecikmez. Dili dış dünyaya ya da “gerçekliğe” doğrudan gönderme yapan düz anlamlardan değil, çok katmanlı yan anlamlardan örülüdür; bu yüzden Kafka’nın karabasanlarından Tolkien’in tümüyle düşsel dünyasına her türlü gerçekdışı ve gerçeküstü öğe, Borges’in “kurgu”larında yerini bulur. Ancak Borges’ın fantastik evrem, “gerçek dünya”<Jan tümden bir kaçışı değil, ondan belirli bir uzaklaşmayı, araya bir uzaklık koyarak eleştirel bir bakışı içerir. Bir yan anlamlar zenginliği içinde metafizik bir özerkliğe kavuşan edebi metin, yalnızca kendisine gönderme yaparak dış gerçekliğe kendisini kapatır. Bilinçli olarak yarattığı bu kapalılıktan çıkış, ancak onun diğer edebi metinlere yaptığı dolaylı göndermeleri izleyebilen “kültürlü” okurların başarabileceği bir durumdur. Bu yüzden yarattığı türlcr- arası tarz, tüm yeniliğine ve zenginliğine karşın yaygınlaşmamış, sadece yazara özgü bir yenilik denemesi olarak kalmıştır.
Şiir:
Deneme:
Kurgu:
Biyografi:
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 19. cilt, Anadolu yayıncılık, 1984