Korporatizm neydi?
Leo Panitch’in öne sürdüğü gibi, “korporatizm kavramının gerçekte neyi anlattığı konusunda tam bir fikir birliği” yoktur. Bazı yazarlar sadece ekonomik gelişmelere, kimileri devletin yapısı ve rolüne odaklanırken, başkaları da onu farklı tipte baskı grubu etkinliklerini ortaya koymak amacıyla kullanmıştır.
Korporatif hükümete muhalefet ’
Dearlove ve Saunders (1984) gibi yazarlara göre, 1970’lerdeki görünür sınaî uyumun altında korporatist hükümetten rahatsızlık ve ona muhalefet yatmaktadır:
- Sendika liderliğinin aksine, yönetilenler devlet mekanizmasına dâhil edilememektedir. Ücret sınırlamasına yönelik mutabakatlar sıradan işçilerin hayat standartlarına bir tehdit olarak algılanmakta ve bu dönemdeki işten atılmalar karşısında ani ve resmi olmayan bir grevler patlaması yaşanmaktadır.
- Büyük işveren ücret ve üretkenlik pazarlıklarından yararlanabilirken, küçük işveren aynı durumda değildir, fiyat kontrolleri ve ‘rüşvet’ artışlarıyla boğuşmak zorundadır.
- Siyasetçiler ve kamu görevlileri sanayide barışın tadını çıkarırlarken, kamu genelinde ayrıcalıklı ve güçlü arasındaki bu tür özel düzenlemelere ve anonim bürokratik kontrolün yerel ve ulusal düzeyde artışına karşı öfke artmaktaydı. 1970’ler, hepsi de siyasal sürece katılmayı talep eden kadınlar, Siyahlar, tüketiciler, yerel toplulukların ve ulusal özlemleri temsil eden birçok grubun ortaya çıkışına tanık oldu. İnsanlar yönetimde daha fazla söz hakkı istediler ve korporatist baronların, özellikle de sendika patronlarının gücünden ciddi olarak rahatsızlardı.
Kapitalizmin yeni yüzü
Pahl ve VVinkler gibi VVeberci yazarlar korporatizmi yeni bir ekonomik ve siyasal sistem biçimi olarak görürken, Panitch gibi Marksistler sadece kapitalizmin yeni bir yüzü, kapitalizme içkin çelişkiler ve tekrarlanan aşırı-üretim krizlerinin, azalan kârlar ve problemli sanayilerin üstesinden gelmeyi amaçlayan yeni bir strateji olarak görürler. Marksistler için korporatizm, sadece temel sınıf çatışmasının üzerini örtmeye çalışan kısa ömürlü bir girişim, işçi sınıfının gücünü sınırlamanın ve kârlılık ve verimlilik lehine ücretler ve grevleri sınırlandırmanın yeni bir biçimiydi.
Korporatist stratejinin başarısızlığı
Çok özelde, korporatist stratejiler başarısız olmuşlardır. Bu ‘uzlaşmacı politikalar’, bu fiyat ve gelir politikaları enflasyon sarmalını, ekonomik durgunluğu veya kitlesel işsizliği durdurmayı başaramamışlar, aksine 1970’lerdeki sorunları yaratan ve 1978-79 Huzursuzluk Kışında patlak veren temel rahatsızlıklar ve ekonomik çekişmelere sebep olmuşlardır.
Thatcher’ın seçilmesi
Korporatizmin tabutuna son çivinin çakıldığı, hatta VVinkler ve Pahl’ın tezleri ve tahminlerinin çöktüğü tek olay 1979’da Bayan Thatcher’ın seçilmesidir. O, korporatist devleti genişletmek bir yana, gücünü ona karşı hoşnutsuzluk dalgası üzerine kurdu ve temel görevi o günden beri bu uygulamayı tamamen ortadan kaldırmak oldu. Thatcher, ondokuzuncu yüzyıl kapitalizminin bırakınız yapsınlar[1] yönetimine dönmeye, devletin ekonomiye ve özgür ‘piyasa güçleri’ne müdahale ve kontrolüne son vermeye çalıştı. O, hükümetin gücünü artırırken sendikaların gücünü katı yöntemlerle azaltmaya çalıştı, hükümet yardımlarını kesti ve “bırakalım topal ördekler ölsün” sloganıyla rekabeti teşvik etti ve kitlesel işsizliği işgücünü terbiye etmekte kullandı.
Nitekim, Panitch’in (1980) öne sürdüğü gibi, korporatizm modern İngiliz hükümetinin sürekli değil, geçici bir özelliğiydi. VVinkler’in tezi yeni bir siyaset yapma biçimi, Parlamento dışında belirli ekonomik güçlerin artışı konusunda düşünceler sağladı, ancak o çok saf ve
kısmî bir tezdi. Bu teori savaş-sonrası Ingiliz politikasının belirti bîr dönemiyle ilgili sınırlı bir tezdi ve başka yerlerde çok az uygulanırlığa sahipti.