Çağlar boyunca, gerek İslâm düşünürleri arasında, gerekse Batı bilim dünyasında
bilimlerin sınıflaması, her birinin kendine özgü yaklaşım biçimlerine
göre yapılmıştır. Bu yüzden, farklı ölçütlere göre, birçok “Bilimler Sınıflaması”
dan (tasnifi) söz edilebilir.
Bütün bu sınıflamaların değerlendirilmesi konumuz dışındadır. Bilim
dalımızın, bilimler arasındaki konumunu belirleyebilmek için, çağımızda bilim
alanında yadırganmayan bir sınıflamaya göre, bilimleri üçe ayırmak
mümkündür:
1. Doğa Bilimleri (Doğa ve doğa olayları ile ilgilenen bilimler: Fizik,
Kimya, Biyoloji, Astronomi vb.)
2. İnsan Bilimleri (insanı, insanın tarihi, kültürel, toplumsal dünyasını konu
edinen bilimler, Tarih, Antropoloji, Sosyoloji, Psikoloji, Siyaset Bilimi
vb.)
3. Din Bilimleri (Dinleri sosyal bilimler perspektifinden, olgusal temelde
araştıran bilimler: Dinler Tarihi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din
Antropolojisi, Din Fenomenolojisi vb.)
Din sosyolojisinin konumu, insan bilimleriyle din bilimlerini birbirine
bağlayan köprüde aranmalıdır. Başka bir deyişle din sosyolojisinin, bir
yandan toplumun incelenmesi diğer yandan dinin incelenmesine dayalı iki
kanatlı durumu, onun sosyal bilimlerle ilahiyat (teoloji) bilimleri arasında
bulunmasını zorunlu kılmaktadır.