İletişim, karşılıklı olarak ilişkiye girmiş olan tarafların davranışlarını ya da fikirlerini yönlendirmek veya onlardan bilgi ya da tepki almak amacı taşıyan bilgi iletme sistemidir. Bütün canlılar çeşitli amaçlarla iletişime geçer. Bir ava kalkışmak, avlananı paylaşmak, cinsel ilişkiye girmek veya bir düşmanı kendi çevresinden uzaklaştırmak asgari düzeyde iletişimi gerektirir. İletişim seslerle kurulabildiği gibi çeşitli vücut davranışları yoluyla da sağlanabilir. Ancak iletişimin gerçekleşebilmesi için, karşılıklı olarak iletişime giren tarafların birbirlerinin seslerini ve vücut davranışlarını anlamlandırabilmesi gerekir. Dolayısıyla asgari bir iletişimin varlığı, asgari bir toplumsallığın varlığına işaret etmektedir. Ne var ki iletişimin boyutu genişledikçe ve iletişim karmaşıklaştıkça, ya da iletişime konu olan sorunlar çeşitlenip boyutlandıkça, basit sesler çıkartmak veya basit vücut hareketleri ile anlaşmak yetersiz hale gelir. İletişimdeki bu farklılaşma, niceliksel değil niteliksel bir dönüşüme yol açar. Basit iletişimin yerini karmaşık iletişimin aldığı yerde biz kültürü buluruz. Kültürün iletişim boyutu, büyük bir iletişim aracı yaratmıştır: Konuşma dili. Konuşma dili, başka canlı türlerinde rastlanmayan, sadece insana özgü olan ve kültür olgusuna bağlı bir özelliktir. Dil, kültürel iletişimin zorunlu koşuludur, çünkü bütün kültürel süreçler ve kurumlar dil yoluyla aktarılır ve yaşatılır. Kültürleri birbirinden farklı kılan en önemli özellik de bu yüzden dildir. Aralarında dil yoluyla anlaşılabilirlik olmayan kişiler, birbirleriyle iletişime geçemezler. Bu yüzden kültür kuramında dil kültürün merkezinde yer alır ve bütün kültürel öğeler arasındaki iletişimi kurar.
Ancak insan iletişimi sadece konuşma dilinden ibaret değildir. İnsanlar iletişim için konuşma dilinin yanında, çeşitli işaret ve simgeleri, beden ve yüz hareketlerini (jest ve mimikleri) ve yazı dilini kullanırlar. Konuşma ve duyma yeteneğini kaybetmiş insanlar için geliştirilmiş işaret dilleri, görme yeteneği olmayan insanlar için geliştirilmiş özel yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Daha ileri düzeyde gelişmiş teknikler kullanarak ortaya çıkmış özel dillerden de söz etmek mümkündür. Örneğin dansın, şiirin, sinemanın bir dili olduğundan söz edilir. İnsanlara birşey anlatmak ve aktarmak isteniyorsa, yani iletişim kurmak gereği duyuluyorsa, hangi araç kullanılırsa kullanılsın orada bir dilin varlığını görebiliriz. Eğer iletişim insanlar için bu denli önemli olmasaydı, bu gelişmelere ve çeşitlenmelere de gerek