Kemâlüddîn Şîr Alî-yi Herevî (ö. 918/1512) İranlı şair.
857’de (1453) Herat’ta doğdu. Babası Muhammed Sebz Mi’mâr-ı Herevî, mimar olduğundan Bennâî mahlasını aldı. Ancak şiirlerinde bu kelimenin hafifletilmiş şekli olan Benâî mahlasını kullandı. İleri yaşlarda ise. bunun yerine Hâlî mahlasını kullanmayı tercih etti. Benâî Herat’ta edebiyat, mûsiki ve hatla ilgili çok iyi bir öğrenim gördü. Ardından tasavvufa yönelerek zâhidâne bir hayat sürmeye başladı. Bir mürşid bulmak için merkezî İran’ı dolaştı, daha sonra Fars’a gitti. Burada Nurbahşiyye tarikatı şeyhlerinden Şemseddîn-i Lâhîcî’nin müridi oldu. Akkoyunlu Sultanı Yâkub’un daveti üzerine gittiği Tebriz’de büyük bir itibar gördü. Sultan Yâkub ve Şirvanşah Ferruhyesâr hakkında kasideler yazdı. Sultan Yâkub ölünce (896/1490) Herat’a döndü. Alaylı sözleri Ali Şîr Nevâî ile aralarının açılmasına sebep oldu ve bu yüzden Semerkanfa gitmek zorunda kaldı. Semerkant’ta Timurlular’dan Sultan Ebû Saîd’İn torunu Sultan Ali Mirza’nın sarayına girdi ve onun hakkında Herat lehçesiyle “Mecmau’l-garâyib” adlı bir kaside yazdığı gibi, Hüseyin Baykara’nın oğlu ve halefi Bedîüzzaman Mirza’nın da medihçisi oldu. Daha sonra Özbek Hanı Muhammed Şeybânî Han’ın sarayına giren şair burada “melikü’ş-şuarâ” unvanını aldı. Horasan’ın Şeybânî Han tarafından ele geçirilmesi sırasında onunla birlikte bulundu. Bu hükümdarın Şah İsmail tarafından öldürülmesi (916/1510) üzerine Mâverâünnehir’e döndü. Kendisi de Şah İsmail’in Necm-i Sânî diye tanınan kumandanı Emîr Necm Yâr Ahmed-i İsfahânrnin Karşı’da yaptığı soykırımı sırasında öldürüldü.
Eserleri
1- Dîvân. Biri gençlik ve orta yaşlılık dönemlerinde kullandığı Benâî mahlası ile düzenlediği ve kaside, gazel, kıtalar ile rubâîlerinden oluşan, diğeri de Hâlî mahlası ile yaşlılığında yazdığı ve daha çok Sa’dî ve Hâfız’ın gazellerine nazireleri içine alan iki divanı vardır. Henüz basılmamış olan bu divanların, Türkiye’de ve diğer bazı ülkelerde yazma nüshaları, 94-961 vardır.
2- Şeybûmnöme. Arada manzum parçalara da yer verilen bu mensur eser, 1504-1510 yılları arasında Fütuhat-j Hânî adıyla genişletilmiş olup Şeybânî Han’ın gençliğinden Timur İmparatorlu-ğu’nun dağılmasına kadar meydana gelen olayları içine alır. Eserin bazı yazmaları mevcuttur.
3- Behrâm ü Bihrûz (Bâğ-ı İrem). Benâî’nin ahlâka dair görüşlerini yansıtan öğretici nitelikte bir mesnevidir. Çok defa Benâî adındaki “bâ”nın yanlış olarak şeklinde tesbit edilmesi neticesinde Se-nâfye mal edilen bu mesnevinin yazma nüshalarındaki beyit sayısı 6000 ile 8000 arasında değişir. Eidaîü’t-tizkâr îî zikri’ş-şu” oro” ve eşcâr adlı eser Nevâi’nin Mecâlisü’n-nefâis adlı tezki-resiyle birlikte basılmıştır. Benâî bu eserlerin dışında mûsikide “edvarla ilgili iki risale daha yazmışsa da bunlar günümüze kadar gelmemiştir.