Asiye, İslâm’a göre Firavun’un Hz. Musa’ya îman etmiş olan eşi.
Kur’ân-ı Kerîm’de ondan adı verilmeksizin “Firavun’un karısı” diye söz edilmektedir (Kasas: 28/9; Tahrîm: 66/11). Hz. Peygamber ise “Firavun’un eşi Âsiye” diyerek adını açıkça belirtmiştir. Batılı kaynaklar bu ismin müfessirler tarafından verildiğini Tevrat’ta geçen ve Hz. Yûsuf’un eşinin adı olan Asenath’ın bozulmuş şekli olduğunu, Süryânî metinlerinde Yûsuf’un eşi Asyat şeklinde de adlandırıldıiğından İslâmî kaynaklara Süryânîce’den geçtiğini ileri sürmektedirler. Tarih ve tefsir kitaplarında ise Âsiye bint Müzâhim b. Ubeyd b. Reyyân b. Velîd diye zikredilmektedir. Amâlika kavminden veya Firavun’un amcasının kızı olduğu rivayeti yanında İsrâiloğulları’ndan olup Hz. Musa’nın kabilesine mensup ve onun halası olduğu da nakledilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Âsiye’den, Hz. Musâ’nın dünyaya geldikten sonra Firavun’un sarayına intikalinde oynadığı rol ve onun getirdiği dini kabul etmesi dolayısıyla bahsedilmektedir. Buna göre Musa’nın doğduğu yıl Firavun İsrâiloğulları’nın yeni doğan erkek çocuklarının öldürülmesini emretmiştir (Kasas: 28/4). Ancak Musa’nın annesine de çocuğun başına bir şey gelmesinden korktuğu takdirde onu bir sandık içinde denize bırakması bildirilmiştir (Kasas: 28/7).
Çocuk nehirden alınmış ve Firavun’un eşi, “Bu çocuk bana da sana da göz aydınlığı olsun. Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur yahut onu evlât ediniriz” (Kasas: 28/9) diyerek küçük Musa’nın öldürülmesine engel olmuş ve sarayda büyümesini sağlamıştır. Tevrat’a göre bu işi yapan Firavun’un kızıdır. İslâmî kaynaklarda Âsiye’nin iman edişiyle ilgili iki farklı rivayet vardır. Bir rivayete göre, Firavun’un kızının saçlarını tarayan kadın Allah’a iman ettiği ortaya çıkınca fırına atılarak yakılmıştır. Bu kadının ruhunun melekler tarafından semaya çıkarıldığını gören Âsiye de Allah’a iman edip Hz. Musa’nın peygamberliğini tasdik etmiştir. Diğer rivayete göre ise Mûsâ ile sihirbazlar arasındaki mücadelede Musa’nın galip geldiğini duyunca, “Musa’nın ve Hârûn’un rabbine iman ettim” diyerek hak dini kabul etmiştir. Âsiye. Allah’a iman ettiği için ellerinden ve ayaklarından kazıklara bağlanmış, güneş altında bırakılarak ona işkence edilmiştir. Özerine büyük bir kaya parçası atılacağı sırada, “Rabbim! Benim için yanında cennette bir ev yap, beni Firavun’dan ve onun kötülüklerinden kurtar, beni şu zalimler topluluğundan kurtar!” (Tahrîm: 66/11) diye dua etmiş, bunun üzerine kaya parçası altında ezilmeden önce Allah ruhunu kabzetmiştir.
Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Mûsâ’nın nübüvvetine inanan, bu uğurda işkencelere mâruz kalan Âsiye, Kur’ân-ı Kerîm’de İnananlara iman ve kararlılık örneği olarak zikredilmiştir. Hadislerde de Âsiye’den övgüyle söz edilmiş ve Hz. Meryem’le birlikte o da en yüksek kemale ermiş bir kadın olarak gösterilmiştir. Bu övgüler dolayısıyla Âsiye’nin peygamber olduğu da ileri sürülmüştür. Zâhiriyye ve Eş’ariyye onun peygamber olduğunu kabul etmektedirler. Erkek olmayı nübüvvetin şartlarından sayan Mâtüridiyye ulemâsı ise bu görüşe katılmamıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi