Bilim

Yüzlerce Yıl Uyuyan Tohumlar Nasıl Hayat Bulup Filizlenir? (Bilim ve Yaşam)

Yüzlerce Yıl Uyuyan Tohumlar Nasıl Hayat Bulup Filizlenir?

Bilim-2/bitkiler Bitkilerin fazla bilinmeyen özelliklerinden biri, bazı bitki türlerine ait tohumların çok zor koşullara dahi dayanıklı olabilmeleridir. Söz konusu tohumlar zor şartların oluştuğu dönemlerde metabolizma faaliyetlerini azaltarak yani bir anlamda uykuya geçerek daha dayanıklı olurlar. Gerekli şartlar oluştuğunda ise Allah’ın izniyle yüzlerce yıl sonra dahi uyku durumundan uyanarak filizlenirler.

Her bitki yaşadığı bölgedeki iklim koşullarına uygun özelliklere sahiptir. Örneğin; kurak bölgelerdeki bitkilerde var olan özellikler diğer türlerde yoktur. Bu nedenle çöllerden alınan bir bitkinin kutuplarda ya da tropikal ormanlarda, tropikal ormanlardan alınan bir bitkininse kutuplarda ya da çöllerde yaşaması beklenemez. Çünkü tropikal bölgelerdeki bitkilerin bütün yapıları -yapraklarının büyüklükleri, tohumlarının dayanıklılık özellikleri vs.- bu bölge şartlarına uygundur. Kutup bölgelerinde yetişen bitkilerin özellikleri ise kutup şartlarına uygundur.

Ancak bazı bitkiler, beklenmedik şekilde ortaya çıkan zorlu şartlara karşı da son derece dayanıklılık gösterirler. Aşırı sıcak hava, kuraklık ya da aksine şiddetli yağmur ve soğuk bitkilerin dayanıklı olmalarını gerektiren şartlardandır. Bu gibi beklenmedik durumlarla karşı karşıya kalan bazı bitkiler ise bir çeşit uyku durumuna geçerek dayanıklılık gösterirler.

Tohumlar Uyku Durumuna Nasıl Geçer?

Tohumlarda uyku durumu ilk etap olan kurutma aşaması ile başlar. Tohum, sahip olduğu suyu dokularından kaybederek uykuya dalar. Canlı bitki tohumları %90 ila %95 arasında su içerirken, uykudaki tohumların dokuları %5 veya en fazla %15 gibi su içerir. Bu işlem belirli bir sıralama ile genetik kontrol altında geçekleştirilir. Bu işlemin gerçekleştirilmesinde başlıca etken “absisik asit” adlı bir hormondur. Bu hormon, bitkinin büyümesini engelleyen hormonlardan biridir. Bu hormonun varlığı sayesinde tohum içindeki fonksiyonlar yavaşlar. Uyku durumundaki bir tohumun hücrelerinde, solunum çok azalır, ne beslenme ne de büyüme olmaz.(Françoise Brenckmann, Grains de Vie, s.68)

On yıllarca hatta yüzyıllarca uyku durumunda kalan ve sonra filizlenen tohumlar vardır. Bu uyku durumu bitkilerin soylarını sürdürmeleri açısından son derece önemlidir. Bitkiler hep aynı yerde bulundukları için zor koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlayan böyle bir mekanizmanın varlığı zorunludur.(Advanced Plant Physiology, Malcolm B. Wilkins, s.462) Hiç kuşku yoktur ki; bitkiler ve onları meydana getiren tohumlar, Allah tarafından bugünkü özellikleriyle birlikte kusursuz bir şekilde yaratılmışlardır. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 17-18)

Lupin Bitkisinin Tahmin Yeteneği

Bir insanın gökyüzüne bakarak ya da başka yöntemler kullanarak hava tahmini yapması mümkündür. Ancak böyle bir tahmin yeteneğine bir bitkinin sahip olması muazzam bir yaratılış harikasıdır.

Arktik tundralardaki Lupin bitkisi hava tahmini yapar ve bu tahmin doğrultusunda eğer şartlar olumsuzsa çimlenmez ve toprak altında bir nevi uykuya geçerek havaların düzelmesini bekler.

Bu bitkinin tohumları, büyümek için yılın belli zamanlarında sıcak havaya ihtiyaç duyar. Tohumlar sıcaklığın yeterli olmadığını fark ettiklerinde bir mucize gerçekleşir, ortam diğer şartlar açısından uygun olsa da tohumlar çatlamaz ve donmuş topraklarda sıcaklığın artmasını beklerler. Uygun ortam tam olarak sağlandığında da aradan geçen zamanın uzunluğuna bakmaksızın lupin tohumları kaldıkları yerden gelişmeye devam ederler. Öyle ki kaya yarıkları arasında yüzlerce yıl bozulmadan, çimlenmeden kalan bitki tohumları bulunmuştur. (Raven, Evert, Curtis, Biology of Plants, World Publishers, New York, 1976, s.346)

Kendini Korumak İçin Uyuyan Bitki Tohumlarına Diğer Örnekler

Michigan Üniversitesi tarafından 1879’da başlatılan bir bilimsel çalışmada farklı türlerde tohumlar kavanozların içerisine konmuş ve saklanmıştı. Periyodik olarak kavanozlardaki tohumları filizlendirmek için denemeler yapılmıştı. 1980’lerde yani bu deneye başlandıktan 101 yıl sonra tohumların bazıları filizlenmiştir.

Danimarka’da 1978’de yürütülen ayrı bir çalışmada, toprağın içerisinde yapılan kazıda 850 yıllık hareketsiz tohumların filizlendiği görülmüştür. (Solomon, Berg, Martin, Villie, Biology, Saunders College Publishing, s.680)

Yine aynı şekilde Mimosa glomerata’nın tohumları, kurutulmuş bitki koleksiyonlarının tutulduğu bir kapta 220 yıl saklanmış ve tohumlar suyla ıslatılır ıslatılmaz filizlenmiştir. Dayanıklı tohumlara başka bir örnek olarak da, 1942 yılında,

2. Dünya Savaşı sırasında 147 yıllık Albizia julibrissin adlı bitkiyi verebiliriz. Londra’da bulunan British Museum’da saklanan bu tohum yangın söndürme çalışmaları sırasında ıslanınca aradan geçen zamana rağmen filizlenmiştir.(Malcolm Wilkins, Plantwatching, New York, Facts on File Publications, 1988, s. 46-47) Tundra bölgelerinde hava sıcaklıkları düşük olduğu için bozulma daha yavaş olur. Öyle ki bazı tohumlar, 10.000 yaşındaki buzul tabakalarından çıkarılıp, laboratuvara alındığında gerekli miktarda ısı ve nemin sağlanmasıyla birlikte tekrar hayata dönebilmektedirler. (John King, Reaching for The Sun, 1997, Cambridge University Press, Cambridge, s.117)

Tohumun Uykudan Uyanması: Filizlenme

Bir tohum olgunlaştığında genellikle hareketsizdir, hemen filizlenmez. Çünkü tohumun filizlenmesi için pek çok faktörün bir arada olması gerekmektedir. Bir tohumun filizlenebilmesi için öncelikli olarak uygun sıcaklık, nem ve oksijen gereklidir. Bu şartlar bir araya geldiğinde, uyku halindeki tohumlar canlanmaya başlar. Bu şartlardan herhangi birinin eksik olması filizlenmeyi durdurur.

Tohumun filizlenmesi için suya da ihtiyacı vardır. Çünkü olgun tohumlardaki embriyoların suyu bulunmaz, metabolizmanın tekrar aktif hale gelmesi yani büyüme işleminin başlayabilmesi için hücrelerde sulu bir ortama ihtiyaç vardır. Ayrıca büyüme için gerekli enzimlerin etkinliğinin artması da suya bağlıdır. Bu ihtiyaç tohumların ıslanması ile karşılanır. Tohumların uyanması yani metabolizmalarının harekete geçmesi ile birlikte kök ve filiz de büyür ve bu aşamada hücre bölünmesi başlar.

Bu aşamada oksijene mutlaka ihtiyaç vardır. Tohum, içindeki besinleri kullanarak oksijenli solunumla enerji ve ısı üretimine başlar. Çünkü çimlenen tohumlarda yeni oluşan bitkinin kısımlarının oluşabilmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Fakat tohumun, topraktaki mineralleri kökleriyle alacak hale gelene kadar beslenebileceği bir kaynağı yoktur. Öyleyse tohum, büyümesi için gerekli olan besini nasıl bulmaktadır?

Bu sorunun cevabı tohumun yapısında gizlidir. Üreme sırasında tohumla birlikte oluşan besin deposu, bitki filiz verip toprak dışına çıkana kadar tohumlar tarafından kullanılır. Tohumlar bir bitki olarak kendi besinlerini üretir hale gelinceye kadar, bünyelerindeki bu yedek besinlere ihtiyaç duyarlar. Böylece tohumlar gereken zamanda gereken besini elde etmiş olurlar.

Yazı boyunca verdiğimiz tüm örnekler, Rabbimiz’in benzeri olmayan sonsuz aklının örneklerinden birkaçıdır. Yüce Allah, kuru tahta benzeri tohumlardan mucizevi işlemlerle çeşit çeşit bitkiler yaratmakta ve bu bitkiler vesilesiyle de yeryüzüne hayat vermektedir:

Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz. Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz.” (Mümi-nun Suresi, 18-19)

Kaynak:bilimdunyasi.net

İlgili Makaleler