Sosyoloji

Yuval Noah Harari – Homo Deus & Yarının Kısa Bir Tarihi

Yuval Noah Harari – Homo
Deus & Yarının Kısa Bir Tarihi

1

İnsanın
Yeni Gündemi

“Bakalım gündemimizde bugün neler
varmış?”

Bu sorunun cevabı binlerce yıl boyunca
değişmemiştir.

…kıtlık, salgın ve savaşlar

Yaşadığımız felaketlerde verdiğimiz kayıplar
her geçen gün azalıyor. Tarihte ilk defa çok yemekten ölen insan sayısı, gıdasızlıktan
ölen insan sayısından daha fazla.

Bundan sonra neyle oyalanacağız?

Dünyada artık doğal kıtlıklar kalmadı, sadece
siyasi kıtlıklar var. Eğer Suriye, Sudan ya da Somali’de insanlar açlıktan
ölüyorsa, bu bazı siyasetçiler böyle istediği için oluyor.

Kara Veba olarak da bilinen meşhur salgın
(…) 75 ila 200 milyon arasında insanı öldürmüştü.

Avrupalıların ayak basmasıyla Amerika,
Avustralya ve Pasifik Adaları’nı çok daha beter salgınlar vurdu.

…bu hastalıklar yerel nüfusun yüzde 90’ının
hayatını kaybetmesine yol açtı (sağ kalanları da Avrupalılar yok etmeye devam
etti).

Ocak 1918’de askerler kuzey Fransa’daki
siperlerinde dirençli bir grip türü olan “İspanyol gribi” yüzünden ölmeye
başladı.

Salgın bir yıldan kısa sürede, toplamda 50
ila 100 milyona yakın insanın canına mal oldu. Oysa 1914-1918 tarihleri
arasındaki 1. Dünya Savaşı’nda 40 milyon insan ölmüştü.

Anton Çehov’un meşhur sözündeki gibi ilk
sahnede görünen silahın üçüncü sahnede patlaması kaçınılmazdır.

İnsanları sadece ve sadece tek bir şey memnun
edebilir; bedensel hazlar.

Beyninizin derinlikleri futbol ya da iş
arasındaki ayrımı bilmez. Sadece duyumları bilir.

Bu hazlar geçici ve anlamsız titreşimlerdir.
Sonuçta tatmine ulaşılamayacağı gibi yeni deneyimler sadece daha fazla arzuya
neden olacaktır.

Davranışı değiştirmeyen bilgi işe yaramaz…

I. Kısım

Homo Sapiens Dünyayı Fethediyor

2

Antroposen

Çoğu Sami dilinde Havva’nın karşılığı olan
“Eve” yılan, hatta “dişi yılan” demektir. Atalarımızın
İncil’deki annesinin adı arkaik animist bir miti, yılanların düşmanımız değil
atamız olduğu fikrini barındırıyor. Birçok animist kültür, insanların yılanlar
ve sürüngenler dahil çeşitli hayvanlardan dönüştüğüne inanır.

Bir algoritma kurmak, sorun çözmek ve karara
varmak amacıyla kullanılan bir dizi metodolojik adımdır.

Tarım Devrimi teist dinlerin doğmasına neden
olurken Bilimsel Devrim de tanrıların yerine insanların geçtiği hümanist
dinleri yarattı. Teist dinler Yunancada tanrı anlamına gelen theos’a taparken hümanistler
insana taparlar. Liberalizm, komünizm ve Nazizm gibi hümanist dinlerin
temelinde, Homo sapiens’in evreni anlamlandıran ve ona hükmeden özgün ve kutsal
özüne duyulan inanç yatar.

3

İnsanın
Alametifarikası

Evrim teorisi yeterince kavrandığında ruhun
olmadığı gerçeğini kabullenmek kaçınılmazdır.

Karşımızdakinin bilinçli olduğunu varsaysak
bile bundan emin olamayız. Belki de ben kainatın tamamında bir şeyler hisseden
tek varlığımdır…

Bildiğimiz kadarıyla sadece Sapiens sayısız
yabancıyla esnek ilişkiler kurabiliyor. Ebedi bir ruha ya da özel bir tür bilince
sahip olduğumuz iddiasının aksine, elle tutulur bu yeteneğimiz Dünya’daki
hükümranlığımızı açıklamaya yetiyor.

Araştırmalar Sapiens’in 150’den fazla
bireyle (aşk ya da nefret olması fark etmez) yakın ilişki kuramayacağını ortaya
koyar. Samimi ilişkiler insanların kitleler halinde işbirliği yapabilmesini
sağlamaz.

II. Kısım

Homo Sapiens Dünyayı Anlamlandırıyor

4

Hikaye
Anlatıcılar

İnsanların sözlerine itibar etmeyen
yetkililer, belgelere derin bir saygı duyar.

Gerçeklikle çok fazla oynarsanız zayıf düşer
ve ileri görüşlü rakiplerinizle mücadele edemezsiniz. Diğer yandan, kurgulanmış
mitlere biraz da olsa sırtınızı yaslamadan insan kitlelerini etkin bir şekilde
organize etmek mümkün değildir.

Kurgu kötü değil, hayati bir olgudur. Para,
devlet ya da şirket gibi ortaklaşa kabul ettiğimiz hikayeler olmadan hiçbir
karmaşık insan toplumu işleyemez.

Ancak bu hikayeler sadece araçlardır.
Hedeflerimiz ya da değerlerimiz haline gelmemelidir. Sadece kurgu olduklarını unuttuğumuz
anda gerçeklikle bağımızı kaybederiz.

5

Tuhaf
İkili

Bilim ve din

1600’lerde Kahire’ye ya da İstanbul’a
seyahat ettiğinizde çokkültürlü ve hoşgörülü metropollerle karşılaşırdınız…

Yine de Bilimsel Devrim, Kahire veya İstanbul
yerine Londra ve Paris’te başladı.

6

Modern
Sözleşme

MODERNİTE BİR SÖZLEŞMEDİR.  Doğduğumuzda imzaladığımız bu sözleşme,
öldüğümüz güne dek yaşamımızı düzenler. Çok az kişi bu sözleşmeyi feshedebilir.
Bu sözleşme yediklerimizi, işimizi, hayallerimizi şekillendirir; nerede
yaşayacağımızı, kimi seveceğimizi, nasıl öleceğimizi belirler.

…dünyada üç tür kaynak bulunur: Hammadde,
enerji ve bilgi. Hammadde ve enerji tükenebilir, elinizdekiler kullanıldıkça
azalacaktır. Bilgiyse aksine büyüyen bir kaynaktır, ne kadar kullanırsanız
elinizdeki o kadar artar.

7

Hümanist
Devrim

Eğer Tanrı’ya inanıyorsam sonuçta inanmak da
benim seçimim.

Eğer Tanrı’nın varlığını artık
hissetmiyorsam kalbim bir anda Tanrı’nın olmadığını söylemeye başlıyor ve
inanmayı bırakıyorum. Her iki durumda da tek otorite hislerimdir.

Ortaçağ Avrupa’sında bilginin temel formülü
belliydi: Bilgi = Kutsal Metinler x Mantık.
Bilimsel Devrim bambaşka bir bilgi formülü
sundu: Bilgi = Ampirik Veriler x Matematik.

Ancak hümanizm bambaşka bir seçenek
sunuyordu. İnsanların kendilerine güveni arttıkça etik bilgiye ulaşmak için
yeni bir formül doğdu:  Bilgi =  Deneyimler x Hassasiyetler.

(Tanrı’nın ölümünün ilanından sonra hümanizm
dünyaya hakim olabilmek çeşitli yollar denedi, bu süreçte kendi içinde
mezheplere ayrıldı; liberaller, evrimciler ve sosyalistler. 20. yüzyılın
neredeyse tamamı hümanist mezheplerin hakimiyet savaşlarıyla geçti. 21. Yüzyıla
geldiğimizde liberalizmin karşısında artık ciddi bir rakip görünmüyor.)

III. Kısım

Homo Sapiens Kontrolü Kaybediyor

8

Laboratuvardaki
Saatli Bomba

İsteklerimi tercih etmem,  onları sadece hisseder ve bu hislere göre
davranırım.

Havva yılanın sunduğu yasak meyveyi neden
yemek istedi? Bu istek ona zorla dayatıldı mı? Tamamen tesadüfen, bir anda içi
bu istekle mi doldu? Yoksa “özgür” bir tercih mi yaptı? Tercihi
tamamen özgür değilse yaptıklarının sonucunda neden cezalandırıldı?

Deneyimleyen benlik & Anlatıcı benlik

Anlatıcı benlik ne zaman deneyimlerimizi
değerlendirse, sürelerini ihmal ederek “doruk-son kuralını” benimser;
sadece doruktaki ve sonraki anları hatırlayarak tüm deneyimi bu ikisinin
ortalaması üzerinden değerlendirir.

Anlatıcı benlik bir elinde keskin bir makas,
diğerinde kalın uçlu siyah bir kalemle anılarımızla oynar. En korkunç anları
sansürlerken mutlu sonla biten hikâyelerimizi arşivler.

Istıraba anlam verdiği için bir fanteziyle yaşamak
gerçeklikten çok daha kolaydır.

…benlik de tıpkı uluslar, tanrılar ve para
gibi hayali bir kurgudur.

9

Büyük
Kopuş

İnsan haklarını savunmak gerekir çünkü
demokratik ülkelerdeki işçilerin ve askerlerin performansı, diktatörlüklerdeki
işçilerin ve askerlerin performansından daha yüksektir.

Zekâ mı yoksa bilinç mi daha önemlidir?

Organizmalar birer algoritmadır ve insanlar
bölünemez bireyler değildir. Pek çok farklı algoritmanın bir araya gelmesiyle
ortaya çıkan insanların tek bir iç sesi ve tek bir benliği yoktur.

İnsanı meydana getiren algoritmalar özgür
değildir. Genler ve çevresel baskılarla şekillenir, deterministik ya da rastlantısal
kararlar verirler ancak özgür değildirler.

Buradan yola çıkacak olursak, teoride benim
dışımda bir algoritmanın beni benden daha iyi bilmesi ve anlaması mümkün
olabilir. Bedenimi ve beynimi oluşturan her sistemi denetleyen bir algoritma
tam olarak kim olduğumu, ne hissettiğimi ve ne istediğimi bilebilir.

…Amazon, Kindle gibi cihazlar kullanan
okurlar sayesinde veri toplayabiliyor. Örneğin kitabın hangi kısımlarını hızlı,
hangi kısımlarını yavaş okuduğunuzu, hangi bölümde ara verdiğinizi, hangi
cümlede kitabı bir daha elinize almamak üzere bıraktığınızı takip edebiliyor…

21. yüzyılın yeni teknolojileri, insanı
sahip olduğu otoriteden mahrum bırakıp algoritmaları yetkilendirerek hümanist
devrimin çarklarını geriye çevirebilir.

10

Bilinç
Okyanusu

Yeni tekno-dinler temelde ikiye
ayrılabilir: Tekno-hümanizm ve veri dini. Veri dini insanların kozmik
görevlerini tamamladığını ve artık meşaleyi yeni oluşumlara devretmesi
gerektiğini öne sürer.

Tekno-hümanizm Homo sapiens’in tarihsel
görevini yerine getirdiğini ve gelecekte bir yeri olmadığını onaylarken, daha
üstün bir insan modeli olan Homo

deus’u yaratmak için teknolojiyi kullanmamız
gerektiği sonucuna varır.

Ses ve ışık spektrumunun insanların
duyularını aşacak kadar geniş olması gibi, zihinsel durumların spektrumu da
ortalama bir insanın farkında olduğundan çok daha geniştir.

İnsanlar elektromanyetik spektrumun çok
sınırlı bir kısmını algılayabiliyor. Spektrumun tamamı, görülebilen ışık
aralığından tam on trilyon kat daha geniştir.

…zihinsel durumların spektrumu da sonsuz olabilecekken,
bilim henüz sadece iki küçücük kesiti inceleyebilmiştir: norm-altı ve WEIRD (Bu
terim, psikoloji deneylerinde denekleri oluşturan grupların ortak özelliklerini
nitelemektedir).

İnsanlar iradelerini yeniden yaratmayı ve
şekillendirmeyi başardıkları anda, iradeyi anlamın ve otoritenin kaynağı olarak
görmeyi bırakacağız.

11

Veri
Dini

DATAİZM, EVRENİN VERİ AKIŞINDAN meydana
geldiğini ve her olgunun ya da varlığın değerinin veri işleme sürecine yaptığı
katkıyla belirlendiğini öne sürer.

Dataizm, elektronik algoritmaların bir
noktada biyokimyasal algoritmaların sırrını çözeceğine inandı, dahası
elektronik algoritmaların biyokimyasal algoritmaların tüm sırlarını çözerek
onlardan üstün hale geleceği günü beklemeye başladı.

Geleneksel dinler bireylerin her eyleminin
büyük kozmik bir planın parçası olduğunu, Tanrı’nın her an hepimizi izlediğini
ve duygu ve düşüncelerimizle tek tek ilgilendiğini söylüyordu. Şimdi de veri
dini her sözün ve her eylemin devasa veri akışının bir parçası olduğunu,
algoritmaların bizi aralıksız izlediğini, her türlü duygu ve düşüncemizle tek
tek ilgilendiğini buyuruyor.

…hümanistler, “Tanrı insanın hayal
gücünün bir ürünüdür,” diyordu. Dataizm, hümanizmi kendi silahıyla
vuruyor: “Tanrı’nın insanın hayal gücünün bir ürünü olduğu doğru, ancak
insanın hayal gücü de biyokimyasal algoritmaların bir ürünü.”

Zekâ bilinçle yollarını ayırıyor.

Homo
Deus  – A Brief History of Tomorrow

Türkçeleştiren: Poyzan Nur Taneli

Kolektif Yayınları

Aralık 2016

İlgili Makaleler