Yusuf Hikmet Bayur Kimdir, Hayatı, Eserleri
Yusuf Hikmet Bayur, (1891-1980) Türk devlet adamı ve tarihçi.
İstanbul’da doğdu. Sadrazam Kıbrıslı Kâmil Paşa’nın torunudur. Babasını küçük yaşta kaybettiği için dedesinin yanında ve himayesinde yetişti. İlk ve orta eğitimini İstanbul’da, yüksek tahsilini Paris’te yaptı.
Türkiye’ye döndükten sonra Galatasaray Lisesi’nde öğretmenliğe başladı. 1920’de Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Ankara’ya gitti ve Dışişleri Bakan-lığı’nda görev aldı. İyi yabancı dil bildiği için kısa zamanda kendisini kabul ettirdi ve dış siyasetin belirlenmesinde önemli rol oynadı. Lozan Konferansı sırasında İsmet Paşa’nın müşavir kadrosunda yer aidi; 1925’ten sonra dış ülkelerde görev yapmaya başiadı. 1927’de Belgrad orta elçiliğinden sonra cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği yaptı. Ardından Afganistan büyükelçiliğinde bulundu. İimî çalışmalarına Türk Tarih Kurumu üyesi olarak bu sıralarda başladı. Fakat daha önce Ankara’daki iik memuriyet günlerinde Sevr Antlaşması’nı protesto eden Ankara hükümetinin haklılığını göstermek için imzasız olarak Türk Muâhede-i Sulhiyyesi ve Mâhiyyet-i Hakîkiyyesi (İstanbul 1336] adlı risaleyi kaleme almıştı.
Esas siyasî hayatı 1933’te Manisa milletvekili oiunca başladı. Kısa süren Maarif vekilliği sırasında üniversite reformu yapıldı ve üniversitelerde inkılâp tarihi derslerinin mecburi olarak okutulması kabul edildi. İlk dersi 4 Mart 1934 günü İstanbul Üniversitesi’nde bizzat kendisi verdi. Atatürk’ün ölümü üzerine yeni cumhurbaşkanı adayını belirlemek için toplanan Cumhuriyet Halk Partisi meclis grubu toplantısında 323 kişi arasında oyunu İsmet İnönü’ye vermeyen tek mebus oldu. Daha sonra Ankara Üniversitesi’nin çeşitli fakülte ve yüksek okullarında Türk inkılâp tarihi dersleri veren Bayur siyasî tarih profesörlüğüne, bir süre sonra da Hint tarihi ordinaryüs profesörlüğüne tayin edildi.
Çok partili siyasî hayata geçilince İnönü’ye karşı sert bir muhalefete girişti. Devrin gazetelerinde oldukça etkili siyasî yazılar yazdı. Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve bu partinin genel başkanlığına kadar yükseldi. Daha sonra Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili olarak Büyük Millet Mec-lisi’ne girdi. Ancak iktidar partisinin din ve vicdan hürriyeti çerçevesinde din eğitimine vermek istediği önemi benimsememiş ve meselâ din derslerinin ortaokullarda okutulmasına karşı çıkmıştır. Bayur bu düşünce ile Türkiye Büyük Millet Meclisİ’ne verdiği bir soru önergesinde, din eğitiminin modern Türkiye’nin geleceği için tehlikeli olabileceğini belirtmiştir. Bayur ayrıca ibadet dilinin Türkçe olmasının gerektiğini savunmuştur (“İbadet Dili”, s. 151-1531.27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirilen askerî harekât sırasında tutuklanan Bayur, devrin iktidar partisi ileri gelenleriyle birlikte Yassıada mahkemesinde yargılandı ve mahkûm edildi. Fakat bir süre sonra çıkarılan af kanunu ile serbest bırakıldı. Daha sonraki hayatı boyunca aktif siyasete girmedi. 1961 anayasasından sonra tartışmaya açılan ve yayılmaya başlayan sol fikirlerin karşısına sert bir şekilde çıktı ve bu fikrin taraftar bulmaması için gazete ve dergilerde seri makaleler yazdı. 6 Mart 1980 tarihinde İstanbul’da öldü.