Türk Edebiyatı

Yeni Ufuklar Dergisi -Vedat Günyol- Tarihçesi, Yazarları, Hakkında Bilgi

YENİ UFUKLAR (Şubat 1952 – Kasım 1976)

Yücel dergisinin 1950 yılında uzun bir süre için kapanması üzerine, Orhan Burian ile Vedat Günyol, bu boşluğu dolduracak, küçük boyutta, iki formalık bir dergiyi kendi başlarına yayımlamayı tasarlamışlardı. İlk sayısında (şubat 1952) yalnız ikisinin (Orhan Burian Ali Agâh, M. Ö. Engin, Vedat Günyol da, A. Teleme, Ali Candan takma adlarını kullanıyorlardı) yazı ve çevirileriyle ve Ufuklar adiyle çıkan dergiye, ikinci sayısında Mehmet Başaran, Fakir Baykurt, Kâmuran S. Yüce şiir ve hikâyeleriyle katıldılar. Üçüncü sayıdan başlayarak, Sabahattin Eyüboğlu’nun yanında, Oktay Rifat, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oğuz Arıkanlı, Cavit Orhan Tütengil, Attilâ İlhan, Ferit Edgü, Orhan Duru, Orhan Çubukçu, Samim Kocagöz, Fethi Naci, Demir Özlü, Atalay Yörükoğ-lu, Azra Erhat, Melih Cevdet Anday, Halikarnas Balıkçısı, Suat Taşer, Bülent Ecevit gibi imzalardan kimisi sürekli, kimisi de zaman zaman derginin sayfalarında göründü.

1953’te Orhan Burian’ın ölümü üzerine Vedat Günyol’un yönetiminde ve Yeni Ufuklar adiyle yayımını sürdüren dergi, bir iki zorunlu ve kısa aksama dışında sürekli olarak yayımlandı.

Daha ilk sayısında, Orhan Burian’ın kalemiyle «güzele, iyiye ve doğruya» yönelik bir dergi olduğu açıklanan Yeni Ufuklar, zaman zaman düzenlediği anketler ve çıkardığı özel sayılarla dil, tarih, eğitim, şehircilik, toprak reformu, çocuk psikolojisi gibi çeşitli sorunlar üzerine eğilmiştir. 1960 yılı başlarında, Adnan Benk, Sabahattin Eyüboğlu, Memet Fuat ve Vedat Günyol’dan oluşan bir yazı kurulu Yeni Ufuklar’a bir eleştiri – deneme dergisi niteliği vermeğe çalıştılarsa da, bu çaba ancak altı sayı sürdü, sonra dergi yeniden eski durumuna döndü.

Son yıllarda Yeni Ufuklar’a. yeni imzalar katılmış, İsmet Zeki Eyüboğlu, Afşar Timuçin, Hilmi Yavuz, Selim İleri, Nedim Gürsel gibi yazar ve şairlere derginin hemen her sayısında yer ayrılmıştır. Son on yıl içinde derginin, düşünce yayınına ağırlık vermek amacıyle hikâye ve şiire sayfalarını kapaması ve kadrosundaki değişikliği, sanat yönünden bir zayıflamaya yol açarken düşünce yönünden daha bir yoğunluk kazanmasını sağlamış, özellikle sosyal sorunlara hümanist açıdan yaklaşılarak güzelde, iyide ve doğruda sosyal bir içerik aranmış ve yurt sorunlarını özgürlükçü demokrasi anlayışıyle ele alma eğilimi kendini daha açık olarak göstermiştir.

İlgili Makaleler