33Sosyoloji Sözlüğü

YANSITMA

 

YANSITMA

 

Bireyin bilinçdışından gelen rahatsız edici
dürtülerini, sanki onlar dışarıdan geli-yorlarmış, başkaları tarafından
kendisine

yönelüliyorlarmış gibi algılayarak bu dür­tülerin
baskısından kurtulma çabasına yan­sıtma denir. Yansıtma, yani bireyin kendi­sinde
görmek istemediği özelliklen başka­sına yüklemesi önemli ve ilkel bir savunma
mekanizmasıdır. Ayrıca kendimizde gör­mek istemediğimiz, kendimize yakıştıra­madığımız
Özelliklerimizi değiştirmek, on­larla baş etmeye çalışmaktansa onları baş­kalarına
yansıtmak çok daha kolayımıza gelir.

Yansıtma, insanların gündelik hayatla­rında çok sık
başvurdukları bir savunma mekanizmasıdır. Bunun en belirgin örneği bireylerin
başarısızlık durumlarıdır. Sına­vını verememiş bir öğrenci öğretmene, iyi şut
atamayan futbolcu suçu topa yansıtarak başarısızlığın sıkıntısından kendilerini
kur­tarırlar. Bu mekanizmanın sık kullanılması­nın başka bir göstergesi de
deyimlere ve sözlere girmiş olmasıdır. Hatta zaman za­man dini inanç
motifleriymiş gibi kullanı­lan suçu şansa, talihe, kısmete atma ya da
sorumluluğu alınyazısına ve feleğe yükle­me tutumunun altında da bu mekanizma
kendisini gösterir.

Yansıtma mekanizması sık kullanılma­sına rağmen olgun
bir mekanizma değildir. Çoğu zaman insan ilişkilerinde sorunlarla ve nevrotik
yakınmalarla birliktedir, örne­ğin kararsız, çelişkili duygu ve düşünceler
içinde bulunan birisi, bu özelliklerini yakın bir ilişki kişisine, diyelim
eşine yüklediğin­de her ikisi de birbirlerini karşılıklı olarak anlaşılmamış
olarak hissedeceklerdir. Yine Örneğin kendini güvensiz ve çaresiz hisse­den ve
kendine karşı düşmanca duygular besleyen bir kimse bu duygularını başkala­rına
yüklediğinde, onların kendisine karşı olan tüm tutumlarını bu olumsuz
perspek-tiften değerlendirecektir. Sonuçta insan ilişkilerinde önemli bir engel
olan alıngan bir yapı gelişecektir.

Yansıtma savunması kimi zaman bireyin henüz gerçekle
bağlantısının kopmadığı nevrotik düzeyi aşarak gerçeğin değerlen­dirilemediği
psikotik düzeyde kullanılır. Bu durumda paranoid bozukluklar ortaya çıkar.
Paranoid bozukluklarda yansıtma mekanizmasının kullanılması en çok, kişi­nin
başkalarının kendisine bir kötülük ya­pacağını sandığı ve patolojik kıskanmanın
olduğu durumlarda sözkonusudur.

Örneğin eşcinsel eğilimleri nedeniyle suçluluk duygusu
duyan ve eşcinsel dürtü­lerini bilinçdışına itmeyi başaramayan bir birey, bu
suçluluk duygusunun sıkıntısın­dan içindeki dürtüyü başkalarına mal ede­rek
kurtulmaya çalışır. Yansıtma mekaniz­masının devreye girmesiyle sorun başkala­rının
ona karşı eşcinsel duygular taşıdıkları ve onların saldırmasından korktuğu
biçimi­ne bürünür. Ya da eşinden başka birinden hoşlandığını farkeden, ama
vicdanının ağır baskısını hisseden birisi, başkasından hoş­lanma duygusunu
eşine yükleyerek onu suçlamaya başlar. Ortaya çözülmesi müm­kün olmayan ve
gerçekle ilişkisi olmayan bir kıskanma sorunu çıkar.

Psikotik bir belirti olan halüsinasyonla-nn kişiyi
tehdit eder biçimde algılanan tür­lerinde de yansıtma mekanizması yürürlük­tedir.

Yansıtmanın da ana unsurlarından oldu­ğu bir başka
savunma mekanizması ise ko­nuyla ilgilenenlerin yeni dikkatini çekmek­tedir.
Çocukların anne ve babalan için geliştirdikleri özellikleri onlara yansıtarak
bu gerçeğe değil de, çocuğun idealine uyan anne-baba figürleriyle
özdeşleştikleri mekanizmaya yansıtmalı özdeşleşme adı ve­rilmekledir.

Erol GÖKA

 

İlgili Makaleler