Sosyoloji Tarihi

Yabancılaşma Teorisi Karl Marx

özellikle de 1844 Elyazmaları ve Al- man ideolojisi adlı eserinde; öncelikli bir konu olarak önemli bir yere sahiptir. Ya- bancılaşma teorisi ile Marx’ın insan doğası anlayışı arasında önemli bir ilişki vardır. Ona göre insanı diğer canlılardan ayıran en önemli unsur, yaratıcı üretim faaliyeti ile içinde bulunduğu dünyayı biçimlendirme ve değiştirme kapasitesidir. insan, emeği ile arzuladığı şeyi yaratmak ve gerçekleştirmek için düşünce geliştirebilecek kapasiteye sahiptir (Bilton v.d, 2009, s. 475). Marx’a göre, emek “insanın kendi kendini gerçekleştiren özü” dür. insan kültürünün özünü emek oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle, kültür ancak emek aracılığıyla gerçekleşen insan faaliyetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır (Swingwood, 1998, s.87). Marx’a göre tarihsel ola- rak insan, bir yandan doğa üzerinde artan bir şekilde denetim sağlarken diğer yan- dan da yabancılaşmaktadır. Yani, insanlık tarihi insanın doğa üzerindeki denetim sağlamasının ve yabacılaşmasının tarihidir. Yabacılaşma, “insanların kendi yarat- tıkları güçlerin kendi karşılarına yabancı güçler olarak çıktığı, onların egemenliğin altına girdikleri bir durum olarak” tanımlanmaktadır (Coser, 2008, s64).

Marx’ın yabancılaşma teorisi maddi ve ekonomik temellere dayanmaktadır. Ka- pitalist toplumda ekonomik anlamda yabancılaşma, sadece zihinsel değil, aynı za- manda insanların günlük yaşamlarında ve gerçekleştirdikleri etkinliklerinde bulu- nan bir durumdur. Yabancılaşma teorisinin dört temel unsuru şunlardır: insanın üretici etkinliklerine yabancılaşması, ürettiği ürüne yabancılaşması, birlikte çalıştığıişçilere yabancılaşması ve insani potansiyeline yabancılaşması. Kapitalist üretim iliş- kileri çerçevesinde incelendiğinde, birincisi yani insanın üretici etkinliğine yaban- cılaşması kendi ihtiyaçları dışında başkası için üretmesi anlamına gelmektedir. işçi- ler kendilerine ücret veren kapitalistler için çalışmaktadır. işçiler çalışmaları sonu- cunda ücret aldıkları için kendi üretim etkinliklerinin kapitalistlere ait olduğunu dü- şünürler. Üretim etkinliğini gerçekleştiren işçilerdir ve bu etkinlikle ne yapılacağına karar veren ise kapitalistlerdir. Kapitalist toplumda çalışmak insanın doyum alması yerine, hayatını kazanmak için para kazanma anlamına gelmektedir. ikincisi, yani işçilerin ürettiği ürüne yabancılaşması işçilerin ürettiği ürünlerin bilgisine ve kendi- sine sahip olamaması anlamına gelmektedir. Üretim etkinliğinde olduğu gibi işçinin ürettiği ürün de kapitaliste aittir. Kapitalistler işçilerin ürettiği ürünü kar elde etmek amacıyla sahip olur. işçiler üretim sürecinde ürünlerin bilgisinden diğer bir deyişle ürettikleri ürünün ne olduğu konusunda herhangi bir fikre sahip değildirler. Ne üre- tim süreci hakkında ne de ürettikleri ürünle ilgili herhangi bir bilgiye sahiptirler. Örneğin, otomobil fabrikasında işin sadece bir kısmıyla ilgilenen (montaj hattında vi- da sıkan) işçi yaptığı işin bütünü hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir. işçi- ler montaj hatlarında çoğu kez uzun üretim sürecinin önemsiz bir dizi işlerine indir- genirler. Ürettiği ürün önemli olsa bile işin sadece bir kısmıyla ilgilendiği için önem- li iş yapma duygusundan yoksun kalarak ürettiği ürüne yabancılaşır. Üçüncüsü, ya- ni insanın birlikte çalıştığı işçilere yabancılaşma üretim sürecinde işçilerin birbirle- rinden soyutlanarak çalışması anlamına gelmektedir. insanların işbirliği yaparak bir- likte çalışarak üretmeleri kendi varlıklarını gerçekleştirmesi açısından önemlidir. An- cak kapitalist üretim sürecinde makinenin bir parçası haline gelen işçi yanında ça- lıştığı arkadaşıyla çok az işbirliği yapar. Üretim sürecinde yan yana olmalarına rağ- men teknolojinin doğası gereği birbirlerinden yalıtılmış ve tecrit edilmiş şekilde ça- lışmalarına devam ederler. işçilerin bu toplumsal konumu aynı zamanda onları bir- birleriyle de rekabete zorlamakta ve aralarında çatışmalar yaratmaktadır. işçiler ara- sı rekabet ve çatışma ödül ve işten atılma gibi uygulamalarla güçlendirilir. Dördün- cüsü, yani insanın kendi potansiyeline yabancılaşması gittikçe insani özelliklerin azalması anlamına gelmektedir. insanlarla ve doğayla girilen ilişkilerden gittikçe ko- pulmakta ve insanlar gittikçe duyarsızlaşmaktadır. Diğer bir deyişle, insanın potan- siyellerine yabancılaşma kendi insani niteliklerini ifade edemeyen yabancılaşmış bir kitlenin parçası haline gelmektedir (Ritzer, 1992: 11-12). Sonuç olarak, insan kapi- talist sistemin işlemesi için gerekli unsurlardan (makine gibi) biri haline gelir ve kendine, emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır.

YABANCILAŞMA ÜZERiNE MARX’DAN ALINTILAR
“Emek tarafından üretilen nesne, onun ürünü, artık üreticisinden bağımsız bir güç olarak, emeğe karşı yabancı bir varlık olarak dikilir… işçi kendisini işte daha fazla harcadıkça, kendine rağmen yarattığı nesneler dünyası daha güçlü hale gelir, o ken- di iç dünyasında daha da yoksullaşır ve daha az kendisine ait olur” (Marx, 1964, s.122, aktaran Coser, 2008).
“Ancak yabancılaşma sadece sonuçta değil, üretim sürecinde, üretici etkinliğin ken- di içinde de ortaya çıkar… Eğer emeğin ürünü yabancılaşmaysa, üretimin kendisi etkin yabancılaşma olmak zorundadır… Emeğin nesnesinin yabancılaşması, çalış- ma etkinliğinin kendisindeki yabancılaşmayı adeta özetler” (s.124)
“iş, işçiye dışsaldır. …onun doğasının bir parçası değildir; o, sonuçta yaptığı işte ken- disini gerçekleştiremez; ancak kendisini inkâr eder. … Bu nedenle işçi, yalnızca boş zamanı süresince kendisini yuvasında hisseder, işte ise yuvasız hisseder” (Marx, 1964, s.124-125, aktaran Coser, 2008).
“işte (işçi) kendisine değil, başka bir kişiye aittir” (Marx, 1964, s.125, aktaran Coser, 2008).
“Bu, işçinin kendisinin etkinliğiyle kendisine ait olmayan yabancı bir şey olarak, et- kinlikle ıstırap çekme (edilgenlik) olarak kuvvetle güçsüzlük olarak, yaratımla kuv- vetten düşme olarak, işçinin kişisel fiziksel ve zihinsel enerjisi kendi kişisel yaşantısıy- la…kendisine karşı yöneltilmiş, kendisinden bağımsız ve kendisine ait olmayan bir etkinlik olarak ilişkisidir” (Marx, 1964, s.126, aktaran Coser, 2008).

“insan başka insanlardan yabancılaşır. insan, kendisiyle zıtlaştığında başka insan- larla da zıtlaşır. insanın kendi işiyle, kendi işinin ürünüyle ve kendisiyle ilişki için geçerli olan başka insanlarla ilişkisi için de geçerlidir. … Her insan başkalarından yabancılaşır… başkalarının her biri benzer şekilde insan yaşamından yabancılaşır” (Marx, 1964, s.129, aktaran Coser, 2008).

Kaynak: Karl Marx (1964) Early Writings, Çev ve Der. Tom Bottomore, New York, McGraw-Hill) Coser, L.A. (2008) Sosyolojik Düşüncenin Ustaları: Tarihsel ve Toplumsal Bağlamlarında Fikirler. Ankara: De Ki Basım Yayım Ltd. fiti.