Sosyoloji

Wittgenstein – Felsefi Soruşturmalar

1) Bu dil rersminde şu düşüncenin köklerini buluruz, her sözcüğün bir anlamı vardır. Bu anlam sözcükle karşılıklı ilişkidir. Anlam, sözcüğün temsil ettiği (yerine geçtiği) nesnedir.
Dil ile dilin örüldüğü eylemlerden oluşan bütüne de dül oyunu diyeceğim.

27) Biz şeyleri adlandırır sonra da onlar hakkında konuşuruz, konuşmada onlara baş vururuz.

43) Bir sözcüğün anlamı onun dildeki kullanımıdır, ve bir adın anlamı, kimi zaman onu taşıyanın işaret edilmesi yoluyla açıklanır.

44)…çünkü konuşmanın özü, adların bileşimidir.

91) Biz yanlış anlamaları, ifadelerimizi daha kesin yapmak suretiyle bertaraf ederiz.

96) Düşünce, dil, artık bize dünyanın biricik bağlılaştığı, resmi olarak görünür.

97) Düşünce bir hale ile çevrilidir. Onun özü, mantıklı bir düzen, gerçekten de dünyanın a priori düzenini; yani hem dünyaya hem de düşünceye ortak olması gereken olanaklar düzeni(ni) sunar.

116) Bizim yaptığımız, sözcükleri metafizik kullanımlarından günlük kullanımlarına geri getirilmektir.

122) anlamada başarısız oluşumuzun bir ana kaynağı, sözcüklerimizin kullanımının net bir görünüşüne hakim olma(ma)mızdır.

126) …saklı olan, bizi ilgilendirmez.

198) Her yorum; yorumladığı şeyle beraber hala havada asılı kalır ve ona herhangi bir destek veremez, yorumlar, kendi kendilerine anlamı belirlemezler.

…fakat gerçekten kurtarılmak zorundaysam o zaman bana gerekli olan şey kesinliktir ve bu kesinlik imandır.
…çünkü soyut aklım değil, ruhum kurtarılmak zorundadır. Şüpheyle mücadele eden şey adeta kurtulmaktır.
…kendine güvenecek yerde tanrıya bağlanırsan gerçekleşir.

219) Bir kurala uyduğum zaman seçim yapmam, kurala körü körüne uyarım.

309) Felsefedeki ereğiniz nedir? Sineğe, içinde olduğu şişeden çıkış yolunu göstermek.

329) …düşüncenin aracı dilin kendisidir.

383) Sözcüğün kullanımını çözümlüyoruz bir fenomeni değil.

501) Dilin amacı, düşünceleri ifade etmektir.

581) Bir beklenti, kendisinden doğduğu bir durum içine gömülmüştür.

II. Kısım

“İnsan bedeni, insan ruhunun en iyi resmidir.”

Şüphe etmenin bir sonu vardır.

Yorumlamak; düşünmek, bir şey yapmaktır; görmek bir durumdur.

Çeviren: Deniz Kanıt, Küyerel, İstanbul, 98

Ludwig Wittgenstein – Felsefi Soruşturmalar

Bir dili tasavvur etmek, bir hayat biçimi tasavvur etmek demektir.

Felsefi sorunlar dil tatile çıktığında boy gösterir.

Bir sözcüğün karşılığı dildeki kullanımıdır.

Düşünme bir hâle ile çevrilidir.

Anlamın olduğu yerde, mükemmel bir düzenin olması gerektiği açık gibidir. Demek ki en muğlak tümce bile içinde mükemmel düzeni barındırıyor olmalıdır.

Bir felsefe sorununun şekli şudur; ‘yolu bilmiyorum’.

Felsefe her şeyi yalnızca ortaya koyar; hiçbir şeyi açıklamaz, hiçbir sonuç çıkarmaz. Her şey açık olarak ortada olduğuna göre açıklanacak bir şey de yoktur. Çünkü, diyelim ki gizli olan bir şey, bizi ilgilendirmez.

Anlama ruhsal bir süreç değildir.

Bir tümceyi anlamak, bir dili anlamak demektir.

Dil, yollardan oluşan bir labirenttir. Bir yönden geldiğinde yolunu bilmektesindir; aynı yere başka bir yönden geldiğindeyse yolunu kaybetmişsindir.

İnsanlar birbirleriyle dilde uyuşurlar. Bu, fikirlerin değil, hayat biçiminin uyuşmasıdır.

Yalan söylemek, öğrenilmesi gereken bir dil oyunudur, diğerlerinin hepsi gibi.

Felsefedeki hedefin ne? Sineğe sinek hokkasından çıkış yolunu göstermek.

Dilin kendisi düşünmenin taşıtıdır.

Soruşturmalarımızda bizi bir cevaba yönelten olguların farkına, ancak ‘niçin’ sorusunu bastırdıktan sonra varırız sıklıkla.

İnsan bedeni, insan ruhunun en iyi resmidir.

Öz, gramerde dile getirilmiştir.

Türkçeleştiren: Haluk Barışcan
Metis
Nisan 2007

İlgili Makaleler