Edebi Şahsiyetler

Üzeyir Hacıbeyov/Hacıbeyli Kimdir, Hayatı, Müziği, Sanatı, Hakkında Bilgi

Üzeyir Hacıbeyli (1885-1948) Azerbaycanlı besteci ve müzikolog.                     

5 Eylül 1885 tarihinde Karabağ bölge­sindeki Şuşa şehrinin Ağcabedi kasaba­sında doğdu. Babası Abdülhüseyin Hacıbeyli. annesi Şirin Aliverdibey’dir. Hacıbeyli (Haabeyov) ilk öğrenimine iki yıllık Rus-Tatar okulunda başladı. Burayı bitirdik­ten üç yıl sonra 1899’da Gori Muallimler Semineri’ne katılarak 1904 Ağustosunda köy öğretmenliği yapma hakkını kazandı. Müzik hayatında önemli bir devre teşkil eden Gori yıllarında Azerbaycan halk mü­ziği üzerine etütlerde bulundu ve pek çok mahnıyı notaya aldı. Bu arada ke­man başta olmak üzere bazı enstrüman­ları çalmasını öğrendi. Hadrut’ta bir yıl kadar süren öğretmenliğinin ardından 1905’te Bakü’ye yerleşti. Burada Bİbihey-bet Fehle Rayonu’nda (1906-1907) ve Sa-âdet-i Hayriyye Cemiyeti Mektebi’nde (1908-1911) Öğretmenlik görevini yürü­türken bir taraftan çocuklar için bazı ter­cümeler yaparak hikâye ve yardımcı ders kitapları hazırladı, bir taraftan da Rusça-Tatarca ve Tatarca-Rusça sözlüklerini ya­yımladı (1907). Ayrıca bazı Rusça eserle­rin Azerbaycan diline tercüme edilmesi çalışmalarına katılarak bu amaçla kuru­lan çeşitli komisyonlarda bulundu. Baku’-de öğretmenliğin yanında Heyat (1905). İrşad, Tereg-gî (1908-1909) ve Hegiget (1909-1910) gazetelerinde mütercim, redaktör ve fık­ra yazarı (hicîvci) olarak çalıştı. Ayrıca Fü-yûzât, Açıksöz, Yeni İgbal, Kaspiy ve Molla Nasreddin gibi gazete ve mec­mualarda “Ordan-Burdan”. “Filankes”. “Üzeyir”, “Behmenkes” gibi rumuz ve tak­ma adlarla siyasî ve mizahî makaleler yaz­dı. Rusya’da Çarlık rejiminin sarsılmaya başladığı sıralarda Millî Azerbaycan Ha-reketi’ne katıldı. 1912 yılında müzik öğ­renimini ilerletmek için Moskova’ya gitti ve solfejde ünlü müzisyenlerden N. M. Laduhin’in, armonide N. N. Sokolovski’nin öğrencisi oldu. Fakat maddî sıkıntı sebe­biyle Bakü’ye geri döndü. 1913’te ise öğ­renimine devam etmek için St. Peters-burg Konservatuvan’na gitti. Burada top­lam altı ay okuyabildi ve N. A. Rİmsky-Korsakov’un öğrencisi V. F. Kalafati’den armoni, V. V. Şerbakov ve Y. Y. Gandşin’-den piyano ve org dersleri aldı.

1926 yılında Azerbaycan Devlet Konservatuvan’nda rektör yardımcısı, 1928’de de rektör olan Hacıbeyli, kısa bir süre sonra bu görevinden ayrılıp aynı kuru­mun halk müziği şubesinde öğretmenlik ve müdürlük yaptı (1930-1938). Bu ara­da konservatuvarda teşkil ettiği (1926) koro çok kısa sürede dağıldı. Ancak koro­nun kurulması ile birlikte zaman içinde ortaya çıkan repertuvar meselesinde ön­celikle mahnıların armonize edilmesine önem verilmiş ve daha fazla kontrapunt çok sesliliği denenip tek sesli tınılar kulla­nılmıştır. Azerbaycan müziğinin gelişme­sinde Hacıbeyli’nin teşkil ettiği koronun önemli rolü olmuştur. Ayrıca 1931 yılında radyo için ilk müşterek notalı halk çalgı aletleri orkestrasının kurulmasına da ön­cülük etti. Bu orkestranın teşkilinden ön­ce millî çalgıların özelliklerini İnceleyerek bilhassa tarın perdelerinin değiştirilmesi üzerinde araştırmalar yapmış ve bu sazı geliştirerek on altı telli hale getirip orkest­raya dahil etmiş, böylece Avrupa nota sisteminin millî Azerbaycan aletlerine uy­gulanabileceğini göstermiştir. Hacıbeyli bu amaçla iki de fantezi bestelemiş ve bunların ilkinde çargâh, ikincisinde ise şûr makamı üzerine kurulu bir beste tekniği uygulamıştır. Hacıbeyli’nin bizzat yönet­tiği bu orkestra, millî eserler yanında Ba- ti bestekârlarının eserlerini de başarıyla seslendirmiştir.

Hacıbeyli, 1934te Azerbaycan Beste­kârlar Ittifakı’na katıldı, dört yıl sonra da başkanlığa seçildi. 1939 yılında yeniden Azerbaycan Devlet Konservatuvarı rek­törü oldu. 1945″te Azerbaycan İlimler Akademisi’ne üye seçilmesinin ardından aynı kuruluşa bağlı İnce Senet (güzel sanatlar) Enstitüsü’nün başkanlığına getirildi ve bu görevlerini ömrünün sonuna kadar sür­dürdü. Hacıbeyli 23 Kasım 1948 tarihin­de Bakü’de öldü. Ölümünden sonra Azer­baycan Devlet Konservatuvarı ve Azer­baycan Devlet Senfoni Orkestrasi’na onun adı verildi; ayrıca Azerbaycan İlimler Aka­demisi de bütün eserlerini yayımladı.

Bestekârlık ve nazariyatçılığmın yanı sı­ra meşhur bir yazar, teşkilâtçı, dramatist, pedagog ve siyasetçi kişiliğiyle deha sahi­bi bir ilim ve sanat adamı olarak kabul edilen Hacıbeyli, bu özellikleriyle Azerbay­can müzik ve kültür hayatına silinmez iz­ler bırakmış, birçok konuda Önderlik et­miştir. Onun hayatı, Sovyet devriminden önce ve sonra olmak üzere iki dönem ha­linde ele alınabilir. Birinci dönemde yazar, mütercim, redaktör, gazeteci, öğretmen ve bestekâr; ikinci dönemde ise yalnızca adını bütün dünyaya duyurmuş bir bestekâr değil, aynı zamanda bestekârlık üs­lûbunu yaymayı başarmış bir müzik eği­timcisi ve teşkilâtçı bir lider, bir siyaset adamı olarak görülür. Öncelikle ülkesinde mûsiki mesleğinin temellerini atmış, bir­çok müzik eğitim ve öğretim kurumunun, araştırma merkezi ve enstitüsünün açıl­masını sağlamış, koro ve orkestraların ku­rulmasına öncülük etmiştir. Hacıbeyti. es­ki Sovyet hâkimiyeti altında yaşayan di­ğer topluluklara ve çeşitli Doğu ülkeleri­ne de eserleri ve görüşleriyle rehberlik etmiş bir fikir adamıdır. Onun ana ilkesi, millî hususiyetlerin ön planda tutulduğu ve herkesin anlayabildiği bir müzik mey­dana getirmektir. Ona göre millî dille ya­zılan müzik sonuçta milletlerarası olur. Bu İlke, Hacıbeyli’nin sanat hayatının de­ğişmez düsturunu ve âdeta özetini teş­kil etmiştir.

Müzik sevgisi daha çocuk yaşlarda ken­dini göstermeye başlayan Hacıbeyli’nin ilk hocası dayısı Ağalarbey Aliverdibey’dir. Öğrencilik yıllarında okulunda sahneye konan piyeslere katılır ve koro elemanı olarak gösterilere çıkardı. Bu yaşlarda, çocukluğunu geçirdiği Şuşa’daki usta ha­nende ve sazendelerden “mugam” ve “tesnif” okumayı öğrendi. Zamanla özüm­sediği halk müziğinin bütün türlerinin üs­lûp hususiyetlerini birleştirdi, tahliller yap­tı ve teknik, estetik özelliklerini keşfede­rek kendi orijinal üslûbunu meydana ge­tirdi. Onun üslûbu, Azerbaycan müziği­nin sonraki yıllarda kazanacağı gelişme­ler için kuvvetli bir dil, bir nazarî esas oluşturmuş ve bu müziğin milletlerarası seviyeye çıkmasına ortam hazırlamıştır.

Hacıbeyli’nin ilk müzik eseri, 12 Ocak 1908 tarihinde Bakü’deki Hacı Zeynelâ-bidin Tagiyev Tiyatrosu’nda sahneye ko­nulan ve Azerbaycan’ın ilk mugam opera­sını teşkil eden Leylâ vü Mecnûn’dur. Sözleri Fuzûlî’ye ait olan opera, Azerbay­can bestecilerinin aynı vadideki çalışmalarını önemli ölçüde etkilemiştir. Eserin formu Batı operalarından alınmış olması­na rağmen bestelenişinde “şabeh” adı ve­rilen müzikli halk oyunlarına bağlı ka­lınmış ve geniş ölçüde “destgâh”lardan, solo okuyuşlarda mugamlardan, koro ola­rak da tesniflerden faydalanılmıştır. Mugamlar notaya geçirilmemiş ve sanatçı­lar tarafından irticalen okunmuştur. Fa­kat eserin aslı geleneksel halk yaşayışına ve müziğine dayansa da sahne teşkili ve orkestra kullanımı ile modern bir opera görüntüsüne sahiptir. Hacıbeyli bu opera ile Azerbaycan’da bu türün temelini at­makla kalmamış, millî armoninin ve çok sesliliğin de esaslarını ortaya koymuş, ay­rıca çok sesliliğin basit şekillerini halk müziğinin tek sesli yapısı ile kaynaştıra­rak Azerbaycan mugamlannı Batı’nın ma-jör-minör sistemiyle birleştirmiştir.

Leylâ vü Mecnûn operasından başka Hacıbeyli, 1909-191S yılları arasında beş mugam operası daha bestelemiştir. Bun­lardan Şeyh San’ân 30 Kasım 1909’da, Rüstem ve Söhrâb 12 Kasım 1910’da, Şan Abbâs ve Hurşîd-Bânû 10 Mart 1912’de. Aslı ile Kerem de yine aynı yı­lın 18 Mayısında sahneye konulmuştur. Hacıbeyli’nin bestekârlık hayatının son mugam operası olan Hârûn ve Leylâ’­nın metni 191 S’te yayımlanmış olması­na rağmen eserin notaları bestekâr tara­fından imha edilmiştir. Ancak Müslim Magomayev Şah İsmail, Üzeyir Hacıbey-li’nin ağabeyi Zülfıkar Hacıbeyli de Âşık Garib operası ile “Hacıbeyli üslûbu”nu devam ettirmişlerdir

Hacıbeyli Sovyet döneminde bestekâr­lık çalışmalarına mahnı türü ile başla­mıştır. Bu yıllarda Komsomolcu Kız, Süvari, Pilotlar gibi mahnılan; II. Dün­ya Savaşı yıllarında da Çağırış, Yahşi Yol, Ananın Oğluna Nasihati, Şelget Bacısı, Dövüşçüler Marşı gibi kahra­manlık mahnılarıyla senfonik orkestra için Cengi adlı kahramanlık piyesini bes­telemiştir. Ayrıca yakın arkadaşı M. Ma­gomayev ile birlikte yayımladığı Azerbay­can Halk Mahnılan (1927) adlı mecmua ile de halk müziği eserlerine en fazla ihti­yaç duyulan bir dönemde bu boşluğu dol­durmayı amaçlamıştır.

Bestecinin en önemli operası, libretto­sunu M. S. Ordubadi’nin yazdığı Köroğ-7u’dur. Hacıbeyti, Azerbaycan millî destanı mahiyetindeki bu eserinde halkın Köroğ-!u adlı kahramanın önderliğinde hürriyet uğrunda verdiği mücadeleyi tasvir ve te­rennüm etmektedir. İlk defa 30 Nisan 1937 tarihinde Bakü’de sahneye konan operanın kazandığı büyük başarıdan do­layı Hacıbeyli Sovyet Sosyalist Cumhuri­yetleri Birliği devlet ödülüne lâyık görül­müştür (1941). Köroğlu, klasik Rus-Av-rupa epik-kahramanlık operasının gele­neklerini sürdüren önemli eserlerden bi­ri olarak kabul edilir; özellikle armonik ve polifonik dili, orkestralaması ve senfonik parçalan ile Azerbaycan müziğinin gelişi­minde çok önemli bir rol oynamıştır. Ha­cıbeyli Azerbaycan’da operetin de kuru­cusudur. Bu tür. bestecinin kaleminde keskin bir toplumsal mizah niteliği kazan­mıştır. Bu alandaki eserleri 24 Mayıs 1910’da sahneye konan Er ve Arvad, 25 Nisan 1911’de sahneye konan O Olma­sın Bu Olsun ve 25 Ekim 1913’te sahne­ye konan Arşın Mal AJan’dır. Bunlar ara­sında, dünyada en fazla tutulan ve kırk beşten fazla dile çevrilen Arşın Mal Alan önemli bir yere sahiptir. Hacıbeyli’nin St. Petersburg’da iken yazdığı bu eserin ko­nusu gerçek hayattan alınmış ve hareket­li halk müziği motifleriyle süslenmiştir.

Hacıbeyli’nin keman, viyolonsel ve pi­yano için 1931 yılında yazdığı Âşık Şaya­ğı triosu. Azerbaycan sanat müziğinde türünün ilk örneğini teşkil eder. Hacıbey­li bu yeni türde oda müziğiyle âşık müzi­ğinden faydalanmış, ayrıca âşık üslûbun­da bestekârlık tekniğini ve bu tekniğin çe­şitli hususiyetlerini ortaya koymuştur. Saz­ların eşlik ettiği koro eserleri arasında kantatlar da Hacıbeyli’nin bestecilik ha­yatında önemli bir yer tutar. Firdevsî’nin doğumunun 1000. yıl dönümü münase­betiyle bir kantat yazmış, ardından Mir­za Feth Ali Ahundzâde’nin doğumunun 125. yılı dolayısıyla Ölmez Sanatkâr, 1942’de de Varan ve Cephe kantatları­nı bestelemiştir. Hacıbeyli ayrıca Azerbay­can’da gazel türünün ilk örneklerini bes­teleyen sanatçıdır. Bu türdeki eserlerini Nizâmîi GencevTnin doğumunun 800. yılı münasebetiyle şairin gazellerini bestele­yerek vermiştir. Bunlar Sensiz (1941) ve Sevgili Cdndn’dır (1942). Hacıbeyli bes­telediği marşlarla da bu formdaki gücünü ortaya koymuştur. Bugünkü Azerbaycan millî marşı bunların en önemüsidir. 1918-1920 yılları arasında yaşayan Millî Azer­baycan Devleti’nin millî marşı olan eser Sovyet döneminde terkedilmiş, ancak 1990’da Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden ayrılmasından sonra tekrar benim­senmiştir. Hacıbeyli’nin son eseri ise Fî-rûze adlı bitmemiş operasının aryasıdır.

Azerbaycan’da bestekâr, müzikolog ve icracı olarak hizmet veren birçok sanatkâ­rın yetişmesinde Hacıbeyli’nin büyük emeği geçmiştir. Öğrencileri arasında Kara Karayev, Fikret Emirov. Niyazi Tagizâde, Şefika Ahundzâde, Seyid Rüstemzâde, Efrâsyâb Bedelbeyli, Süleyman Aleskerov başta gelmektedir. Hacıbeyli bestecilik çalışmalarının yanında müzikoloji alanında- ki araştırmaları ile de tanınmıştır. İİk ola-rak 194S yılında yayımladığı Azerbaycan Halk Musikisinin Esasları adlı ki-tap onun nazariyatçı kimliğini ortaya koyan en önemli çalışmasıdır. Bu eserde millî müziğin nazarî meselelerinin analizi yapılmış. Doğu ve Batı müziği ve bu müziklerin gelişimi için Rus ve Avrupa beste­cilik okulu sistemlerinin bağdaştınlması-na çalışılmıştır. İki bölümden meydana gelen kitabın birinci bölümünde halk mü­ziğinin ses sistemi, tetrakordların birleş­me usulleri, Azerbaycan megam dizileri­nin kurulma ve megamların elde edilme kuralları gibi konular, ikinci bölümünde ise bu megamlarda beste yapma esasla­rı ve ritmik özellikler ele alınmıştır.

1920’li yıllar Azerbaycan müzik tarihin­de teşkilâtlanma yılları ve Hacıbeyli de bu faaliyetin en önemli kişisi olarak dikkat çeker. Hacıbeyli’nin bu konudaki hizmet­leri de şu şekilde özetlenebilir: Müzik der­neklerinin. Kızılordu korosunun ve Azer­baycan Devlet Konservatuvarı’nın kurul­ması (1920-1921); konservatuvarda mü­zik nazariye öğretmenliği, bir Şark müziği şubesinin teşkili, Cumhuriyet Halk Maarif Dairesi’nin İnce Senet Şubesi’ne bağlı bir müzik bölümü ile Azerbaycan Türk Mü­zik Mektebi’nin (bu mektep 1924’te tek-nikuma çevrilmiş, 1926’da ise Azerbay­can Konservatuvan iie birleştirilmiştir) ve Azerbaycan Devlet Müzik Teknikum’u-na bağlı bir opera sınıfının kurulması, Azerbaycan Devlet Dram Tiyatrosu’nda repertuvarkomisyonu üyeliği(1921-1922); Azerbaycan Âşıkları I. Kurultayının ger­çekleştirilmesi (1928); sonradan M. Ma-gomayev adını alan Baku Şehir Filarmo­nisi bünyesinde Azerbaycan Devlet Ko-rosu’nun kurulması (1936)

Hacıbeyli hizmetlerinin karşılığında pek çok ödüle lâyık görülmüştür; bunların başlıcaları şunlardır: Azerbaycan Radyo Yayınları Komitesi ödülü (1932); Emek-dar İnce Senet Hadimi (1935), Azerbay­can Halk Sanatçısı (1937) ve Sovyet Sosya­list Cumhuriyetleri Birliği Halk Sanatçısı (1938) unvanları; Lenin madalyası (1938); profesör unvanı (1940); Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği devlet ödülü(Köroğlu operasından dolayı; 1941); Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği devlet ödülü.(Arşın Mal Alan filminin müziğinden dolayı; 1946)

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler