UYARLANMA
UYARLANMA
Uyarlanma, bir
organizma, bir sosyal organizasyon sistemi, bir grup veya kültür içindeki
değişimlerde, bir organizmanın, kişiliğin, grubun, kültürün veya onların
herhangi bir parçasının yaşamasına, işlev görmesine, korunmasına veya basan amacına
yardım edecek süreç veya neden olan durum şeklinde tanımlanabilir. Kavramın
mevcut kullanımının ileri derecede düzeyine yaygınlaşmış olduğu görülebilir.
Uyarlanmanın sosyal bilimler için kullanılışlığı-nı azaltacak düzeyde
biyolojik ağırlıklı olması, kullanımının daraltılmasını zorunlu kılmaktadır.
Uyarlanmanın sosyal bilim açısından genel bir tanımı yalnızca biyolojik yaşama
uyarlanmanın sonuçlan anlamını taşımaya devam etse de, onun organizmaları
olduğu kadar kişilik, grup ve kültür süreçlerine de gönderme yapması beklenir.
Uyarlanma kavramı
eskiden olduğu gibi şimdi de, bütün biyolojik biçimlere uygulanmaktadır. Bu
kullanıma göre uyarlanma “fiziksel ve organik çevrelerine uygun biçimde
yaşayan organizmadaki süreçleri” ifade eder. Bu bağlamda sürecin sonucu,
bireysel organizmanın, türlerin ve toplam nüfusun biyolojik canlılığıdır.
Biyolojik canlılığa hâlâ gönderme yapan sonucun sağlanmış olmasına göre
kişilik, toplum ve kültür
uyarlanan, uyarlayıcı
veya uyarlanmış olarak değerlendirilebilir.
Canlılığa yönelik
tehditlerin kaynağı, organizmaya bazan dışardan, bazan da içerden gelir. Eğer
organizma belli bir yapılaşma içinde değilse soğuk, yiyecek kıtlığı, virüsler
ve radyasyon gibi belirli dış koşullar potansiyel olarak öldürücü olabilir.
Biyolojik kalıtım,
mutasyon ve doğal ayıklanma (selecüon) düzeyinde türlerde veya ırklarda
uyarlayıcı değişiklikler gerçekleşir, önceleri uyarlayıcı işlev olmaksızın
varolduğu düşünülen ırksal karakteristikler fikrinin tam tersine, bugün
antropologlar, genetik kontrol ve ırksal farklılıkların uzun vadede farklı
çevrelere veya tek çevredeki farklı evrelere yerleşmesine hizmet ettiğini
düşünmektedirler.
Canlılık için
uyarlanma, memeli olmayanlardan memelilere ve insanlara doğru gidildiğinde
artan bir şekilde öğrenmeye bağımlı hale gelir. Öğrenmenin önemi öğrenilmemiş
davranışların sayısını arttırır, hem de yeni uyarlayıcı davranışlara ihtiyaç
duyulan yeni hayali sorunları ortaya çıkarır.
Ölüm tehditleri
yalnızca coğrafi çevre-‘ den ve grup üyelerinin yaşa, cinse ve sayıya göre
dağılımlarından kaynaklanmazlar. Onlar aynı şekilde, bir kimsenin kendisi veya
düşmanının kültürü kadar sosyal organizasyon, sosyal bütünleşme ve sosyal
birleşme sorunlarından da kaynaklanabilirler.
Bunlardan ve diğer
kaynaklardan gelen tehditler biyolojik mutasyon tarafından değil, az veya çok
başarılı bir biçimde değişen mevcut kültürel ve sosyal yapılar ve onların
işlevleri tarafından biçimlendirilebilirler. Örneğin verili-bir nüfusun
yoğunluğundaki artış yaşamı tehdit edebilir. Doğum kontrolü girişimleri,
kişilerarası ilişkileri kontrol eden politik mekanizmalar veya göç, tehditi
önleyebilir.
Uyarlanmanın kişilik,
toplum veya kültürde yaşam için gereken değişikliklere gönderme yapmasına
rağmen, kavramın bir sistemin muhafazası veya işleyişine ya da amacın
başarılmasına yardım eden değişikliklere de uygulanabilecek genişlikte kullanılması
yönünde bir eğilim vardır. Fakat bükere canlılığa yapılan kesin gönderme ortadan
kalktığında, kullanımın anlamı bulanıklasın Buna rağmen, bugün sosyal bilimlerde
kavramın bu yeni eğilime göre kullanımı egemendir.
(SBA)
Bk: Evrim, Organizma,
Sosyo-biyoloji.