Tarihi Şahsiyetler

Üryanizade Esad Efendi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Üryanizade Esad Efendi (1814-1889) Osmanlı şeyhülislâmı.

İstanbul’da doğdu. II. Mahmud döne­mi kadılarından Mehmed Said Efendi’­nin oğludur. XVII. yüzyılda İstanbul’a ge­lip yerleşen Kilisli meşhur âlim Osman el-Uryânî’nin soyundan geldiği için Uryâ­nîzâde lakabıyla anılır. Reîsülkurrâ Hoca Abdullah Efendi, Abdülkadir Bey ve Ho­ca İsmail Efendİ’den dinî, edebî ve aklî ilimleri tahsil eden, ayrıca hat dersle­ri de alan Ahmed Esad Efendi 1246’da (1830) Fetvahane yazıcıları arasına ka­tıldı. Serez, Halep, Kastamonu, Manastır ve Şam kadılıkları sırasında beraberinde bulunduğu ve nâibliğini yaptığı babası­nın 1264’te (1848) Şam’da vefat etme­sinden sonra İstanbul’a döndü. 1853’te Eyüp, bir yıl sonra Üsküdar ve 1855’te tekrar Eyüp kadılıklarında bulundu. Er­tesi yıl bilâd-ı hamse pâyesiyle Edirne kadısı ve 1858’de Medine kadısı oldu. Daha sonra Harem-i şerif tamirat mü­dürlüğünü de üstlendi ve o sırada de­vam etmekte olan tamir işlerinin 1861-de tamamlanmasını sağladı. Bu başarısından dolayı kendisine İstanbul paye­si verildi. 186Z’de İstanbul’a döndükten sonra Meclis-i Tedkîkat-ı Şer’iyye üyesi, 1863’te kassâm-ı askerî, 1864te sad-reyn (Anadolu ve Rumeli kazaskerliği) müs­teşarı ve 1866’da İstanbul kadısı oldu. Bu görevleri sırasında Meclis-i Tedkîkât-ı Şer’iyye üyeliği de devam etti. İs­tanbul kadılığından sonra Bursa müfet­tiş hükkâmlığına getirildi ve bu görevi sırasında 1870’te Anadolu kazaskerliği payesini aldı. Aynı yıl İstanbul’da Meclis-i İntihâb-ı Hükkâmi’ş-şer” başkanlığına ve buna ilâve olarak Meclis-i Tedkîkât-ı Şer’iyye başkan vekilliğine tayin edildi. Bu görevlerinden istifasından bir yıl ön­ce 1875’te Rumeli kazaskerliği payesini almıştı. 1876’da bütün görevlerinden is­tifa ederek sakin bir hayat yaşamak is­tediyse de çok geçmeden Ayan Mecli­si üyeliğine seçildi. Şeyhülislâm Ahmed Muhtar Beyefendi’nin görevinden ayrıl­ması üzerine de 4 Aralık 1878’de şey­hülislâm tayin edildi. 17 Ocak 1889da bu görevde iken vefat etti ve Eyüp’te Ebüssuûd Efendi hazîresi karşısındaki özel kabrine defnedildi. Daha sonra da üzerine bir türbe yapıldı. Tek oğlu olan Muhammed Hâlid de babasından bir bu­çuk yıl sonra ölmüştür.

Murassa’ Osmânî, murassa’ Mecîdî, murassa’ imtiyaz nişanları sahibi olan Esad Efendi munis, çalışkan ve bulunduğu görevde kendisinden bekleneni ve­ren bir kişiydi. Saltanat makamı ile iliş­kilerinde oldukça dikkatli davranırdı. Ha­rem-i şerifin onarımı sırasındaki titiz çalışmaları ile hem Sultan Abdülmecid’in hem de Abdülaziz’in teveccühünü ka­zandığı gibi şeyhülislâmlığı dönemin­de de II. Abdülhamid’in güvenini kazan­mıştı. Özellikle aynı gün göreve başladı­ğı Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’-nın Mes’ûliyyet-i Vükelâ Kanunu’nu çı­kararak saray ve hükümdar karşısında Babıâli’yi güçlendirme çabalarına hara­retle karşı çıkığı II. Abdülhamid tarafın­dan takdirle karşılanmıştı. 28 Temmuz 1879’da Esad Efendi ile aralarında bu konuda çıkan sert tartışma sonucunda Tunuslu Hayreddin Paşa istifa etti. Şey­hülislâmlığı süresince saltanat ve hilâ­fet haklarının savunuculuğunu yapan Esad Efendi vekiller heyetinde her işe karışmaz, ancak karıştığı işlerde sözü­nü dinletirdi. Şüphenin yaygın olduğu bir dönemde ulemâ sınıfı hakkında pa­dişahın güvenini kazanması ve jurnal­cileri mümkün olduğu kadar meşihat­tan uzak tutması itibarını arttırdı. An­cak onun döneminde teşkilât bakımın­dan meşihatta önemli gelişmeler sağ­landığı söylenemez. Meşihat teşkilâtının etkinliğinin arttırılması, şer’iyye görev­lilerinin kalitesinin yükseltilmesi, dinin korunması ve yayılması gibi konularda çeşitli teklifler yapılmışsa da bu dönem­de herhangi bir yeniliğe gidilmemiştir. Onun tavrı, mevcut teşkilâtla yapılabile­ni yapmaya çalışmak şeklinde kendini göstermiştir. Esad Efendi’nin fetvaları­nın bir kısmı İlaveli Mecmûa-i Cedîde’de bulunmaktadır.

İlgili Makaleler