Türk Edebiyatı

Türkiye’de Karikatür Tarihi, Tarihçesi, Hakkında Bilgi

Türkiye’de Karikatür

Kişilerin ya da olayların gülünç, çelişkili yanlarını yakalayarak, bunları kimi zaman yazıyla da desteklenen abartılmış çizgilerle gülmeceye dönüştürme sanatı olan karikatür, Türkiye’ye

19.    yy’da Tanzimat döneminde girdi. Padişah Abdülaziz’in” baskı yönetimine karşı aydınlar, önemli bölümü yurt dışında olmak üzere mücadeleye girişmişlerdi. Giderek Şinasi”, Namık Kemal”’, Ziya Paşa*, Midhat Pasa* ve Ali Suavi” gibi özgürlük yanlıları Abdülaziz’i yıprattılar. Bu ortamda gülmece, dergileri de yayımlanmaya başladı. Teodor Kasap ’ın ” 1870’de çıkardığı Diyojen Türkiye’deki ilk gülmece dergisi oldu. Bu dergilerde karikatürleri imzasız yayımlanmasına karşın, Nişan Berberyan, Ttnghır, Opçanadassis ve Ali Fuat Bey gibi adlara da rastlanıyordu.

Tanzimat karikatürlerinde gerçekçi olmasına özen gösterilen çizimler ve geniş ölçüde yazıya dayanan gülmece öğeleri kullanılıyordu. Siyasal ve toplumsal yaşam, özellikle de Batıiılaşma’yla gelen yeni yaşama biçimleri eleştiriliyordu. 1976’da Kanun-u Esasi’nin ilan edilmesiyle gelen özgürlük ortamında karikatür daha yaygınlaştı. Ancak Abdülhamid’in* 1878’de Meclis-i Mebusun i kapatmasından sonra basına uygulanan sansür bu alanda da duraklamaya neden oldu.

1908’de II. Meşrutiyet’ten sonra sansür kalkınca yayın yaşamını yeni gazete ve dergiler doldurdu. Yalnız gülmece dergilerinin sayısı 100’e yaklaşıyordu. Bunların en önemlisi Kalem ‘di. Başta Cemil Cem” olmak üzere Sedat Nuri”, Scarselli, A. Kigopulos gibi Kalem’de çizen karikatürcüler, Türk karikatürünü yeni bir aşamaya ulaştırdılar. Baha ve Halit beyler, Münir Osman, Cevat Nuri ise Tanzimat geleneğini sürdürüyorlardı. Meşrutiyet karikatürü de siyasal ve toplumsal yaşamı eleştiriyor, özellikle ittihat ve Terakki’nin baskı ve terörünü yeriyordu

Kurtuluş Savaşı yıllarında Sedat Simavi” Diken ve Güleryüz, Refik Halit” ise Aydedegülmece dergilerini çıkardılar. Bunlardan ilk ikisi Mustafa Kemal’i” desteklerken sonuncusu işgalcileri ve sarayı tutuyordu. Bu dergilerde Sedat Nuri, Münif Fehim”, Ramiz Gökçe”, Sedat Simavi, izzet Ziya ve Rıfkı gibi karikatürcüler ürün verdiler. Aydede’de çizen Rıfkı, Anadolu hareketine karşıydı. Öbürleri karikatürleriyle bağımsızlık mücadelesinin yanında yer aldılar. Cumhuriyet’in kurulmasıyla basma gelen ca dılık, karikatürü de etkiledi. En önemli gelişme karikatürün günlük gazetelere girmesi oldu. Bunu hazırlayan da Cemal Nadir’di. Onun yapıtları, karikatürün güncel yaşamın bir parçası olmasını, geniş bir izleyici kitlesi tarafından sevilip aranmasını sağlamıştı. Bu dönemde karikatürün, çizgi olarak, resim etkisinden giderek kurtulmasına karşın, gene de anlatılmak istenenle ilgisi bulunmayan pek çok ayrıntıyla dolu olduğu görülür. Yazı hâlâ en önemli anlatım aracıdır, karikatürlerin çoğu adeta resimli bir fıkra gibidir. Dönemin önemli karikatürcüleri arasında Ramiz”, Ratip Tabir”, Kozma Togo (1895-1964), Salih Erimez (1901-1974) ve Orhan Ural (1913-1978) yer alırlar. 1940’lt yıllarda, özellikle de, II. Dünya Savaşımdan sonra çizmeye başlayan karikatürcüler Türk karikatürüne yeni bir anlayış getirdiler. Amaçlan çizimi gereksiz tüm aynntılardan antmak, yazıyla çizimi birbirinden aynlmaz bir bütün yapmaktı. Bu, giderek karikatürü çizgiyle yapılan gülmece biçiminde tanımlayan, yazısız, soyut bir karikatür anlayışına dönüştü. Dönemin önde gelen adlan arasında Turhan Selçuk”, Ferruh Doğan”, Nehar Tüblek”, Ali Ulvi”, Semih Balcıoğlu” ve Altan Erhulak” sayılabilir. Yalçın Çetin ”, Tonguç Yaşar”, Oğuz Aral” ve Tan Oral” da aynı anlayışla karikatüre başladılar. Eflatun Nuri Erkoç”, Mustafa Uykusuz” ve Sadi Dinççağ” gibi sanatçılar eski anlayıştan yeniye geçmeyi başardılar. Necmi Rıza Ayça , Sururi Gümen ” ve Hüseyin Mumcu” ise eski çizgilerini sürdürdüler. Karikatürün soyutlaşması, onu anlaşılırlığını zorlayan çizim tekniklerine ve simgesel anlatımlara götürdü. Karikatür güldürmez, düşündürür yaklaşımı ise geniş izleyici kitlesinin ilgisinin kaybolması tehlikesini doğurdu. 1970’lerin başında karikatürü herkesin malı olabilen bir anlatım aracı durumuna getirmeyi amaçlayan Oğuz Aral, yönetimini üstlendiği Gırgır adlı gülmece dergisi ile anlatmak istediğini doğrudan söyleyen, çizimlerin resimden yola çıkmadığı yazının alt yazılar biçiminde değil, çizgi romana özgü konuşma balonları ile çizime katıldığı bir anlayışı benimsedi. Bu anlayışın önde gelen karikatürcüleri arasında Tekin Aral, Latif Demirci”, Haşan Kaçan”, Bebiç Pek ve Özden Öğrük” bulunmaktadır. Bu dönemde soyut karikatür anlayışına bağlı karikatürcüler de çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Gırgır dergisinin okuyucularıyla yakın bir ilişki kurabilmiş olması, karikatüre ülke düzeyinde ilgi duyulmasına yol açmıştır. Karikatüre çok az yer veren gazete ve dergiler, gülmece ekleri çıkarmaya, birkaç ad dışında Türk karikatürcülerine önem vermeyen gülmece dergileri genç karikatürcülerin yapıtlarıyla dolmaya, yerel gazetelerde karikatür sayfalan düzenlenmeye, büyük kentler dışında da karikatür sergileri açılmaya başlamıştır. Bu Türkiye’de karikatürün gelişmesindeki son ve en önemli aşamadır. Türk karikatürcüleri sergilerde ve yanşmalarda da haşan sağlamışlardır. Uluslararası yanşmalara katılan karikatürcüler pek çok ödül kazanmışlardır. Karikatür sergileri ise, özellikle son yıllarda büyük bir sayısal artış göstermiştir.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler