Türk Edebiyatı

Türk Edebiyatında Roman Türünün Tarihsel Gelişimi ve Önemli Temsilcileri

Belirli kişiler canlandıran, bunların serüvenlerini dile getiren destansı (Dede Korkut hikâyeleri), dinsel-destansı (Battalname), lirik (Kerem ile Aslı) v.d. nitelikteki manzum (mesnevi) veya mensur (halk hikâyesi) eserler, Tanzimat’tan önceki türk edebiyatının, bazı özellikleri batı romanını hatırlatan ürünleri arasındaydı. Fakat türk edebiyatı roman türünü ancak XIX. yy.ın ikinci yarısında yapılmağa başlanan çevirilerle tanıdı. Batı örneğine dayanan ilk romanlar (Şemsettin Sami’nin bir görenek romanı olan Taaşşukı Talat ve Fitnat’ı, Namık Kemal’in gene bir görenek romanı olan İntibahı) genellikle romantizm akımının etkisindeydi. Anlatımlarında eski halk kitaplarından (halk hikâyeleri), meddah hikâyelerinden izler vardı. Yerli hayatı anlatma, içinde yaşanan çevreyi canlandırma eğilimi, ilk romancılardan (Ahmet Mithat Efendi) başlayarak gitgide yaygınlaştı. Cumhuriyet’e kadar uzanan dönemde romanın çerçevesi, büyük şehirdeki aydınların, varlıklı kişilerin yaşantısından kenar mahallelere (Hüseyin Rahmi Gürpınar), köy insanlarına (Nabizade Nazım) doğru genişledi. Batı romanını örnek tutan sanatçılar (Halit Ziya Uşaklıgil) biçim bakımından oldukça gelişmiş ürünler verdiler. Siyasal ve toplumsal
konuları ele alanlar (Mizancı Murat, Bekir Fahri) yanında, psikolojik çözümlemelere yönelen sanatçılar (Mehmet Rauf) görüldü. Türk romanının I. Meşrutiyet’ten II. Meşrutiyet’e kadar uzanan dönemi ancak iki gerçek romancı yetiştirdi: Hüseyin Rahmi Gürpınar ile Halit Ziya Uşaklıgil. II. Meşrutiyet’ten sonra beliren Milli Edebiyat akımının temsilcileri (Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin) asıl başarılı eserlerini Cumhuriyet döneminde verdiler.

İlgili Makaleler