Sosyoloji

Tuna Kiremitçi – Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları

Tuna
Kiremitçi – Uçan
Halıların Ayrodinamik Sorunları

Romanın kişileri:

Esas oğlan Berkay Uysal (Berkay’ın asıl adı
Abidin; eşinin adı Zeynep; kızınınki Müge)

Celayir ve Turabi; Berkay’ın ağabeyleri.

Janet; Berkay’ın yayıncısı

Lokman; Terapist (Zeynep’te gözü var)

Başkomiser Atakan Yontuç

Natalie Portman; Bildiğimiz Natalie Portman

Notlar:

Dünyayı fethedecek bir roman yazsa Natalie
Portman ile tanışabilirdi.

Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi dünyaca
tanınan bir yazar olmak istiyordu hâlbuki o sadece aşk romanlarının unutulmaz
yazarıydı.

Tam on sekiz çoksatar yazmıştı.

“Dünyayı fethedecek bir roman yazmak
istiyorum.”

“Yakında elli yaşıma basıyorum.”

Bıçak koleksiyonu vardı. (s. 15)

O kadar dalgınlaştı ki, doğumgününü unuttu.
(s. 21)

Evdeki partiye çat kapı ağabeyleri de gelip
katılır. Ağabeylerini 32 yıldır görmeyen Berkay için bu yeterince olağanüstü
bir durumdur. Celayir ve Turabi, hapisten yeni kaçmışlar.

Uysal kardeşlerin sürpriz taşkınlıkları
çevrelerince kanıksanmıştı. Onlar mahallenin folkloruydular. (s. 22)

Uysal ailesinde (…) ailenin meşhuruna
gidilir ve ortalık sakinleşene kadar gereken para istenirdi. (s. 23)

Lokman (Berkay’ın terapisti Lokman, Zeynep’in
üniversiteden arkadaşıdır).

Berkay kaçırılıyor. Berkay’ı kaçıranlar aslında
Berkay’ın ağabeylerinden alacaklı olan tipler, tahsilatı Berkay üzerinden
yapmayı deniyorlar…

Berkay bayılır, kaçıranlar/alıkoyanlar onu yol
kenarına bırakıp giderler.

Başkomiser Atakan Yontuç bu olay üzerine
romana dâhil olur.

Berkay

32 yıl önce sadece ağabeylerinden
kaçmamıştı. Abidin’den de kaçmıştı.

Tam arabayı çalıştıracakken ensesinde bir
namlunun serinliğini hissetti.

“Hayırdır Abidin, nereye?” dedi Turabi. (s.
59)

Romanın 11. bölümünde Abidin’in 32 yıl evvel
neden evinden, kendinden ve yaşadığı çevreden kaçtığını öğreniyoruz.

Cabbar sıkıştırıp durmuştu Abidin’i.

Seks (…) yüzsüz bir şeydi: Onunla
ilgilenmesen bile o seninle bir şekilde ilgileniyordu. (s. 64)

Abidin, Cabbar’ı bıçaklayıp kaçıyor. Geceyi
bir otel odasında geçiriyor. Kaldığı oda da başka biri daha kalıyor; yurt
dışına kaçmaya çalışan bir aileyle (Herşlag ailesi) aynı odada kalıyor. Kudüslü
Herşlag çiftinin sekiz aylık küçük kızları Natalie, ileriki yıllarda Portman
soyadını kullanmaya başlayacak.

Cağaloğlu’nda bir kitapçıda çalışmayan
Abidin, 22 yaşına geldiğinde Kazancı Yokuşu’nda bir ev tutar. İlk romanını da
bu dönemde yazar.

Berkay, yeni romanı için ilham almak üzere
Konya’ya gider (kardeşleriyle birlikte).

Tanınmış bir yazar olan Berkay gittiği her
yerde hayranları tarafından fark ediliyor: Konya’da Hamlet isimli bir hayranı
ona rehberlik hizmeti sunuyor.

(Hamlet) Benim atalarım Mevlana Celaleddin
Rumi Hazretleriyle uzaktan hısım sayılır. (s. 89)

Mevlana, Berkay’ın yeni romanı için
kullanmak istediği bir motiftir. Ne de olsa Elif Şafak bu yolla meşhur olmuştu.

Konya’dan ayrılıp Erzurum üzerinden Kars
yoluna girdiler. Kars’a gidiş nedenleri de farklı değildir. Orhan Pamuk Kars’tan
söz edip edebi başarı kazanabiliyorsa bunu pekâlâ Berkay da yapabilirdi.

Karlı sokaklarda dolaşırken intihar etmek
üzere olan bir kızı (ismi Jülyet, Kars’ın kalantor ailelerinden birine mensup)  kurtarır (kız, Berkay’ın üzerine düşer).

Berkay, Kars’ta aradığını bulamaz.

Orhan Pamuk’un anlattığı türden,
batılıların döndürecek siyasi öyküler yoktu burada. (s. 107)

Kars’tan Van’a geçerler.

Berkay Van’da yine kaçırılır. Ağabeylerinin
hasımları yine onun başına dert açmıştır. Bu defa ağabeyleri tarafından
kurtarılır.

23. bölümde Lokman ile Zeynep’in arasında
ilişkinin mazisi anlatılıyor. Zeynep, üniversite yıllarında Lokman’ı gözüne
kestirmiş; onun ayrodinamiğini kendisi için uygun bulmuş, bir araya gelirlerse
uçacaklarına inanmıştır. Lokman’a evlenme teklif eder. Lokman, üniversitelilere
has kibirle bu teklifi reddeder.

Yıllar sonra Lokman, Zeynep’in peşindedir.

“Sen daha iyilerine layıksın Zeynep.”

“Daha iyileri bana layık mı peki?” (s. 139)

Lokman, Berkay’ı kötülüyor:

“…yazdığı bütün esas kadınlar Natalie
Portman’ın versiyonları. (s. 140)

Turabi:

“Seni dövüyorduk çünkü başka ne
yapacağımızı bilemiyorduk.”

Turabi:

“Elemanı senin arabayı patlattıktan sonra
kaçarken yakaladık. Adı Otello.”

Otello:

“Yuvamı yıktın Berkay Uysal. Yatacak yerin
yok!”

“Kadınlar yazdıklarını okuyor sonra bizi
beğenmiyorlar. (s. 160)

Adam haklı…

Natalie Portman İyi Niyet Elçisi Olarak
Türkiye’ye Geliyor!

Ağabeyleri Berkay’ın normale döneceğinden
artık umudu kesmek üzereydi. Yarım saattir katatonik bir şekilde gazeteye
bakıyor ve garip sesler çıkarıyordu. (s. 169)

“O kitabı yazmalıydım…” dedi nihayet.

Turabi:

“Yola çıktığımızdan beri bir şeyler
karaladım (…) belki faydası dokunur.

Hatay yoluna koyulurlar.

…okumayı bitirdiğinde (…) ailedeki asıl edebiyat
yeteneğinin kimde olduğunu anlamıştı. (s. 173)

Celayir ve Turabi IŞİD tarafından yardım
görerek hapisten kaçmıştır. Bu yardımın karşılığında N. Portman’ı öldürerek
IŞİD’e olan borçlarını ödeyecektir iki kardeş. Berkay, durumu anlar:

“Sizin derdiniz onu öldürmek!”

(Turabi)

“Eh, bizim de dünyayı fethetme planımız bu
(…) ya geberene kadar hapis yatacaktık ya da ihaleyi kabul edecektik. Adamlar
kaçmamızı sağladı. Biz de karşılığında söz verdik. İyi para verecekler. Şimdi
vazgeçersek yaşatmazlar.” (s. 178)

Atakan Yontuç:

“Natalie Portman’ın gelmesine daha var.
Nefis bir öğle namazına ne dersiniz?”

Kapı açıldı ne Natalie Portman indi.

(Ağabeyleri) silahlarını Natalie Portman’a
doğrultur doğrultmaz iki el silah sesi duyuldu. Önce Celayir sonra da Turabi
yere serildi.

Asıl suikastçı belirir,

Berkay (…) sofradaki ekmek bıçaklarından
birini kaptı ve suikastçıya fırlattı.

Ekmek bıçağı (…) silah tutan kola saplandı.
(s. 185)

Ortalık karıştı.

Ajanlar Berkay’ı ablukaya aldı.

Kapı açıldı Natalie Portman göründü.

Karşılıklı oturdular.

Berkay o zaman karşısındakinin Natalie
Portman değil de Natalie Herşlag olduğunu anladı.

Natalie:

“…bana öyle geliyor ki kim olduğum aslında
kimsenin umurunda değil. Hatta sizin kim olduğunuz da. Kimse kimsenin aslında
kim olduğuyla ilgilenmiyor. Sadece hepimiz kendi oyunlarımızı oynuyoruz.” (s.
189)

Berkay, yazarak ulaşamayacağı bir üne
kavuşur.

April Yayınları

Mart 2015 

İlgili Makaleler