Türk Edebiyatı

Toplumcu Şiir Nedir, Anlayışı, Özellikleri, Temsilcileri, Hakkında Bilgi

TOPLUMCU ŞİİR

XX. yy.ın başlarında akılcı – maddeci (Tevfik Fikret), İslamcı (Mehmet Akif Ersoy), milliyetçi (Mehmet Emin Yurdakul) anlayışlarla toplum sorunlarına yaklaşan Türk şiiri Cumhuriyet döneminde bu eğilimi geliştirerek sürdürdü, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’yu gerçek görünüşüyle tanımağa başlayan aydınlar, savaştan sonra eski başkentten uzak yerlerde çeşitli görevler aldılar. Bu bölgelere ait gözlemler, hikâye ve romanla birlikte şiiri de besledi. Hececi şairlerden Faruk Nafiz Çamlıbel’in Kurtuluş Savaşı içinde Ulukışla’dan (Niğde) Incesu’ya (Kayseri) yapılan 3 günlük bir kış yolculuğunun izlenimleri arasından, 10 yıl cephelerde savaşan ve gurbette ölen bir Maraş köylüsünün serüvenini yansıtan şiiri Han duvarları, memleketçi gerçekçilik denebilecek bir tutumu dile getiriyordu. Bu dönemde toplumcu nitelik taşıyan asıl etkili şiiri Nâzım Hikmet Ran verdi. Onun ilk şiir kitaplarından bazıları toplumsal olayları ve çağdaş siyasal sorunları çinli (Johond ile Siyau, 1929), hintli (Benerci kendini niçin öldürdü, 1931) ve habeş (Taranta Babu’ya mektuplar, 1935) kahramanların serüvenleriyle birleştiriyordu. Osmanlı Devleti’nide halk ayaklanmasını ve görüşleri sosyalizme yaklaşan bir Türk düşünürünü konu edindiği Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin destanı (1936) ise özellikle sonradan yazılıp ayrıca basılan ek bölümüyle, çağdaş Türkiye’nin yapı değişimi sorununa bağlanıyordu. Nâzım Hikmet’in mahkûmiyeti sırasında yazdığı Memleketimden insan manzaraları (Türkiye’de yayımlanışı 1966-1967) Türk toplumunun son yarım yüzyıllık serüvenini kalabalık bir kahraman kadrosuyle birlikte destansı bir roman niteliğine yaklaşarak konu eldiniyordu. Nâzım Hikmet’in uzun süren mahkûmiyeti ve II. Dünya Savaşı içinde tek parti yönetiminin baskısı toplumcu şiirin başarılı bir gelişme göstermesini engelledi. Garipçiler’in ve halk şiiri etkisindeki sanatçıların eserleri yaygınlaşırken toplumcu şiirler an cali kısa ömürlü, küçük tirajlı dergilerin (Yürüyüp, Ant, Gün, Yığın v.b.) sayfalarında kaldı. Toplumcu şairler (Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat İlgaz, Cahit Irgat, A. Kadir vb.), eserleri yüzünden kovuşturmalara uğradılar. Edebiyatın toplumsal gerçeği yansıtmasını ve toplumu proleter sınıfın çıkarlarına uygun yolda değiştirmesini öngören sosyalist gerçekçilik, dünyadaki gelişmesi sırasında türk şiirini de etkiledi. Bu etki Marksçı ve sosyalist sanatçılar dışındaki şairlerin eserlerinde de kendini gösterdi. Garipçiler ve daha önce gizemci, bireysel, lirik temaları işleyen sanatçılar da (Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Ceyhun Atuf Kansu v.b.) sonradan toplumcu şiire yöneldiler. Bu yoldaki eserlerde köylülerin, işçilerin, dar gelirli memurların yaşantısı söz konusu ediliyor; barış, özgürlük konuları ele alınıyor; toplumsal bozuklukların yok edildiği bir dünyada yaşama özlemi dile getiriliyordu. Bu şiirler arasında toplumsal yergi niteliğinde olanlar da vardı. Anlatım özelliği bakımından Garipçiler’in şiir teknikleri yanında halk şiirinden gelen öğeler de geniş ölçüde kullanıldı. Biçim olarak destan türünün olanaklarından yararlanan şairler (Fazıl Hüsnü Dağlarca, Attilâ İlhan, Ahmet Arif, Ceyhun Atuf Kansu v.b.) görüldü.

Bireyci eğilimde İkinci Yeni şiirini, 27 Mayıs’tan sonra toplum sorunlarına yönelişin yaygınlaşması izledi. Nâzım Hikmetin şiirlerinin yeniden basılmağa başlaması bu tür şiire canlılık kazandırdı. Önceki dönemlerde eser vermeğe koyulmuş şairlerle birlikte Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Tekin Sönmez, Özkan Mert, İsmet Özel, Nihat Behram gibi şairler toplumcu şiirler yayımladılar.

İlgili Makaleler