TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ
Toplu iş sözleşmesi,
işçilerle işveren arasında mevcut hizmet sözleşmelerinin yapılması, muhtevası,
sona ermesi ile ilgili konulan düzenlemek üzere, işçi sendikası ile işveren
sendikası ya da sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan bir sözleşmedir.
Toplu iş sözleşmesi,
işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve
çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla yapılır. Bu hak karşılıklı olarak
tanınmış olmakla birlikte, her şeyden
önce işçilere yarar
sağlayıcı niteliktedir.
‘ Toplu iş sözleşmesi,
bir hukuk kaynağı olarak hizmet sözleşmelerinden önce gelir. İşçi lehine
hükümler hariç, hizmet sözleşmelerinin toplu sözleşmeye aykın hükümlerinin
yerini toplu sözleşme hükümleri alır.
Toplu iş sözleşmesi,
iki veya üç yü gibi bir süreyle yürürlükte kalacağından, bu dönem içinde
çalışma hayatında istikrarın sağlanmasına hizmet eder. İşçi ve işveren kesimi
malî durumunu buna göre ayarlar. Öte yandan, toplu iş sözleşmesi, sendika ile
işveren arasında bir “barış sözleşmesi” niteliğindedir. Çalışma
hayatında dirlik ve durulmayı temin eder, sürekli bir çekişme ortamından
uzaklaştırır.
Toplu iş sözleşmesi,
kendine özgü bir özel hukuk sözleşmesidir. Kolleküf norm sözleşmesi ile borçlar
hukuku sözleşmesinin birleşmesinden doğmuştur.
Toplu iş sözleşmesi
ile taraflar, adeta kendi aralarında uygulanacak yasa hükümlerini
yapmaktadırlar. Buna “toplu sözleşme özerkliği” adı verilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)*hün 98 saydı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık
Hakkı Sözleş-mesi’nde toplu sözleşme özerkliğine devletçe müdahele edilmemesi,
aksine devletin toplu pazarlık yöntemini geliştirici tedbirler alması ilkesi
yer almıştır.
Toplu iş sözleşmesi
iki kısımdan oluşur
1) Normatif kısım:
Hizmet sözleşmelerinin
yapılması, muhtevası ve sona ermesine ilişkin hükümler bu kısma dahildir. Türk
hukuku bakımından, İsviçre ve Alman hukuklarından farklı olarak, toplu
sözleşmede bu kısmın bulunması zorunludur.
2) Borçlar
hukukuna ilişkin kısım:
Tarafların karşılıklı
hak ve borçları, sözleşmenin uygulanması ve denetimi, uyuşmazlıkların çözüm usulü
gibi konulara ilişkin hükümler bu kısma dahildir. Mesela, işyeri sendika
temsilcilerinin faaliyetleri, ilân tahtaları gibi hususlara dair hükümler bu
niteliktedir. Bu kısım toplu sözleşmenin doğumu için zorunlu bir unsur
değildir.
Bir toplu iş
sözleşmesi, işyeri veya işkolu düzeyinde yapılabilir. Aynı işverene ait aynı
işkolundaki çok sayıda işyeri için işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi yapılması
mümkündür.
Toplu iş sözleşmesinin
işçi tarafı, daima bir işçi sendikasıdır. Sendika şeklinde örgütlenmemiş fiili
işçi toplulukları toplu sözleşme yapamazlar. Sözleşmenin işveren tarafı ise,
bir işveren sendikası olabileceği gibi, sendika üyesi olmayan işveren de olabilir.
Toplu iş sözleşmesi
yapma yetkisi, sözleşme yapılacak işyerlerindeki işçilerin yarıdan fazlasını
kendisine üye kaydeden işçi sendikasına aittir. Türk hukuku bakımından, bir
sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için, ayrıca o işkolundaki işçilerin
en az yüzde onunu temsil etmesi şartı da aranmakladır. Aynca, sendikal üst
kuruluşların (konfederasyonların) toplu sözleşme ehliyeti yoktur.
Yetkili işçi sendikası
ile işveren sendikası ya da sendika üyesi olmayan işveren, toplu görüşme ve
anlaşmaya varılan hususların yazılı bir metne dönüştürülerek imzalanması
suretiyle toplu sözleşmeyi yaparlar. Toplu pazarlık safhasında anlaşmaya
van-lamadığı takdirde, işçi tarafının grev, işveren tarafının ise lokavt
yoluyla karşı tarafa isteklerini kabul ettirme imkânı vardır.
Yapılan bir toplu iş
sözleşmesinden, taraf işçi sendikası üyeleri yararlanabilirler.
Sendikaya üye olmayan
işçilerin sözleşmeden yararlanabilmesi ise, taraf sendikaya “dayanışma
aidatı” olarak adlandırılan ve normal üyelik aidatından daha düşük bir
miktarda olan (Türk hukukunda normal aidatın üçte ikisi) bir aidatı, ödemeleri
şartına bağlıdır.
Mevcut bir toplu iş
sözleşmesi sona ermeden, yeni bir toplu sözleşme yapılamaz. Taraf sendika işçi
çoğunluğunu kaybetmiş olsa bile, durum böyledir. Böylece, toplu sözleşme süresi
içinde çalışma hayatında istikrar ve iş barışı sağlanmış olmaktadır.
Toplu iş sözleşmesinin
yürürlük tarihi, geçmişten başlatılabilir. Toplu görüşmelerin uzaması halinde
bu durum bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
Toplu sözleşme tarafı
sendikanın feshedilmiş-olması, toplu sözleşmeyi sona erdirmez. İşverenin
değişmesi de toplu sözleşmeyi sona erdiren bir sebep değildir.
Türkiye açısından
toplu sözleşme hakkı ilk defa 1961 Anayasası ile tanınmış ve güvence altına
alınmıştır. 1963’de çıkartılan 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt
Kanunu konuyu ilk olarak düzenleyen yasadır. 1982 Anayasası da toplu sözleşme
hakkına yer vermiş, 1983’te 2822 sayılı Kanun 275 sayılı Kanunun yerini almıştır.
Mehmet MURAT Bk. Grev,
işçi Hareketleri