Thomas More kimdir? Hayatı ve eserleri
Thomas More kimdir? Hayatı ve eserleri: Thomas More (1478-1535), Machiavelli kadar modern bir filozof olmayıp, tipik bir geçiş dönemi ya da Rönesans filozoftur. Bu başkaca şeyler yanında, Platon’un Devlet’inden etkilenerek kaleme aldığı Utopia adlı eserinden, Ütopya adası üzerine kurulan ideal bir devleti betimlediği felsefi romanından bellidir. Söz konusu eser ya da ütopya, More’un zamanının toplumsal ve iktisadi koşullarına yönelik oldukça sert bir eleştiriyi çağın dünyevi ruhuna tamamen aykırı düşecek şekilde basit bir ahlaki hayatın idealizasyonuyla birleştiren hayli alışılmadık veya çok garip bir eserdir. More ve eseri Machiavelli’den bu bakımdan farklılık gösterdi; Machiavelli, temel eseri olan Prens’le, bu eserde ortaya konan modern politik görüşlerle tanınmıştı. Fakat More’da durum pek de böyle olmadı; hatta onun eserinin en azından bazı noktalarda çağın ruhuna aykırı olduğu bile söylenebilir. Fakat bir yandan da onun kitabının en azından kısmen Machiavelli’nin eserinde ortaya konan, din ve ahlaktan bütünüyle bağımsız bir politika anlayışına, devlet idaresi sanatına karşı bir eser olarak kaleme alındığı söylenebilir. Ütopya gerçekten de giderek yükselen ticari sömürü ruhuna karşı radikal bir protesto olarak kaleme alınmıştır. Bu açıdan bakıldığında, onun Machiavelli’nin Prens’inin tam tersine muhafazakâr bir eser olduğunu söylemek gerekir. Öte yandan More, aynı eserde daha sonra modern sosyalizm tarafından tekrarlanacak olan bazı görüşleri ortaya koyar.
More, Ütopya adlı eserinin birinci bölümünde bu yüzden eski tarıma dayalı iktisadi sistemin, toprakların zengin mülk sahipleri tarafından kapatılması suretiyle yıkılmasına tepki gösterir. Ona göre madde hırsı ve zenginlik arzusu işlenebilir mümbit toprakların, koyunların geniş alanda otlanabilmelerini temin etmiş ve böylelikle de yünlerini yabancı pazarlara satmak amacıyla çayırlara dönüştürülmelerine yol açmıştır. Söz konusu kazanç hırsının bir parçası olarak toprakların ve dolayısıyla zenginliğin az sayıda insan elinde toplanması, malı mülkü olmayan yoksul bir sınıfın doğuşuna ve niceliksel olarak artışına yol açmıştır. Bu yüzden yine aynı dönemde yoksulların ayaklanmalarını önlemek veya onlara gözdağı vermek amacıyla, sözgelimi hırsızlık için oldukça ağır ve korkutucu yasalar çıkarılmıştır. Yoksullara hayatlarının idamesi için gerekli koşulların sağlanması gerektiğini, zira insanları suça iten şeyin esas itibariyle ihtiyaç olduğunu savunan More’a göre, söz konusu ağır cezalar da bir işe yaramamıştır. Koşulların her geçen gün daha da bozulduğu İngiltere’de, More’un noktaı nazarından hükümet de diplomasiyle uğraşmak ve savaşa girmek dışında hiçbir şey yapmamaktadır. Savaş, harcamaların artırılması ve dolayısıyla vergilerin yükselmesi anlamına gelir; savaş bittiği zaman, askerlerin kendi kendini beslemekten aciz bir topluma atıldığını söyleyen More, şu halde güç politikasının iktisadi ve toplumsal bozukluk ve kötülükleri artırdığını öne sürer. More, Ütopya’nın birinci bölümünde bu şekilde eleştirdiği ticaret veya kazanç toplumunun yerine, ailenin temel birim olduğu bir tarım toplumu öne sürer. Bu yeni, ideal toplumda özel mülkiyet ortadan kaldırılmış olup, bir mübadele aracı olarak para kullanılmaz. Bütün bu düşünce ve önerilere rağmen, onun Ütopya adasında kurduğu ideal devleti, eğitimsiz köylülerin cumhuriyeti olarak tasarlamadığına dikkat etmek gerekir. Herkese asgari hayat koşullarının sağlandığı söz konusu Ütopya adasında çalışma saatleri günde altı saate indirilmiş olup, insanların kalan zamanlarda kültüre, kendilerini entelektüel yönden geliştirecek çalışma ve araştırmalara yönelmeleri teşvik edilir.
More’un düşünce tarihinde dini hoşgörü idealini ilk kez ifade eden kişi olduğu söylenebilir. Ütopyasının temellerini oluştururken, Hrıstiyan vahyinden ayrılarak doğal bir din anlayışı geliştiren More’a göre, farklı görüşlere, kanaat ve inançlara saygı gösterilmesi ve teolojik ihtilaflardan sakınılması gerekir. O, yine de Tanrının varoluşunu ve inayetini, ruhun ölümsüzlüğünü ve ahiret hayatına ait ödülleri reddeden insanlara resmi görevler verilmemesi gerektiğini söyler. Bir insan kişisel olarak her ne düşünürse düşünsün, devletin ve toplumun esenliği söz konusu inançların kabulüne bağlı olduğu için doğal din ve ahlakın doğrularının sorgulanmasına, mezhep çatışmalarının ve din savaşlarının dehşetini yaşamış olan More, hiçbir şekilde izin vermez.
More, Machiavelli’den farklı olarak, ahlakın politikadan ayrılmasına da olumlu bir gözle bakmadı; biraz da bundan güç alarak kendi çıkarları peşinden koşan yöneticileri şiddetle eleştirdi. Düşüncelerinin önemli bir kısmı, sözgelimi ceza hukukuyla ilgili düşünceleri alabildiğine makul ve ileriydi, aynı şekilde herkes için güvenlik ve dini hoşgörü ideali çağın oldukça ilerisindeydi. Politik idealleri pek çok bakımdan aydınlanmış ve pratik idealler olmakla birlikte, onun esas politik ideali geçmişin organik, işbirliğine dayalı modern öncesi toplumunun bir tür idealleştirilmesi olarak görülebilir. Onun karşı çıktığı güçlerin ve eğilimlerin, kendi gelişme seyirleri içinde, kapitalist gelişme sürecinin tam olarak eşiğinde bulunan bir hümanistin ütopyası tarafından engellenebilir veya tersine çevrilebilir nitelikte olmadığı, kısa bir süre içinde ortaya çıkacaktır.
Kaynak: Felsefe Tarihi, Ahmet Cevizci