Nedir ?

Tema Nedir, Tema Konu Ayırımı, Nasıl Bulunur

Çokları, konu ile tema‘yı birbirine karıştırırlar. Halbuki bunlar başka başka şeylerdir. Yalnız aralarında sıkı bir ilişki vardır.

Tema, konunun sınırlanmış şeklidir. Başka bir deyişle tema, konudan alınmış bir motiftir.

Bir eserin konusu, temi ve ruhu başka başka şeylerdir. Konu, yazıda anlatılan olay veya şey’dir. Tema, eserde işlenip geliştirilen buluştur. Eserin ruhu yani özü ise taşıdığı ana fikirdir.

Bu ayırmıya göre tema, konu demek değildir. Çünkü konu, geniş ve geneldir. Bunu belli bir görüşe göre sınırlamak lâzımdır. Meselâ bahar bir konudur. Fakat bütün tabiatı kapsayan genel bir konudur. Bunu sınırlandırdığımız zaman bahçede bahar, parkta bahar, kırda bahar, okulda bahar, köyde bahar, tarlada bahar gibi parçalar elde ederiz. Bu parçaların herbiri bir temadır. Çünkü tarlada baharı işlediğimiz zaman, baharın genel nitelikleri üzerinde durmuyor, tarladaki özel görünüşünü, yani tarlanın bahar mevsimindeki durumunu öne almış oluyoruz.

Tema, başka bir deyişle de konunun gözlemle yakalanan tarafıdır, özel motifidir. Halı, bir eşyadır ve bir konudur. Fakat şu halıda, beriki halıdan farklı bir motif vardır ve bu motif o halının özelliğini meydana getiriyor. Eğer halının, bir sergi eşyası olarak kullanıldığını, kilimden daha dayanıklı, ondan daha kalıcı bir nesne olduğunu belirtmiye çalışırsak, bütün halılardaki ortak niteliği anlatmış oluruz. Konu genelliğinden ayrılmamış olur. Böyle yapmaz da, komşumuzun evindeki, ya da kendi evimizdeki halıyı ele alır, onun deseni, dokunuşunun
başkalığı, motiflerinin serpilişi ve onu dokuyanın sanat gücü üzerinde durursak, halı konusunu sınırlamış, bir tema meyda na getirmiş oluruz.

Şimdi temayı daha iyi kavrayabilmek için, aşağıdaki koşma üzerinde, bu bakımdan bir inceleme yapalım.

KOŞMA

Çıktım yücesine seyran eyledim,
Dost ile gezdiğim çöller perişan.
Bir başıma olsam gam çekmez idim,
Bir ben değil, cümle iller perişan.

Başı pare pare dumanlı dağlar,
Hastanın halinden ne bilir sağlar;
Bozulmuş siyeci virane bağlar,
Bülbülün konduğu güller perişan.

Karacoğlan der ki olaydı sözüm.
Ayağın altına türaptır yüzüm,
Kırılmış perdesi çalmıyor sazım,
Sazlar düzen tutmaz, teller perişan.

Karacaoğlan

Bu şiirin konusu, dıştan bakışla, sonbaharın geldiği; tabiatın ve insanların perişan bir duruma düştükleridir. Dost ile gezdiği çöllerin perişanlığından başka, bülbülün konduğu güllerin dökülmesi, bağların bozulup viraneye dönmesi bunu gösteriyor. Fakat şairin seçtiği motif, üzerinde durduğu tema, bu değildir. Asıl tema, şairin sevgilisinden ayrı düşmesinden dolayı, hiçbir şeyin tadının kalmadığıdır. Şiirde şairin üzerine söz söylediği motifin, yani temanın, bu olduğunu gösteren deliller vardır. Meselâ şair “Dost ile gezdiğim çöîler perişan.” diyor. Sonbahar ve ilkbahar, zaten çölün çehresini değiştirmez. O halde bu mısrada sonbaharın gelmesinden ötürü bir yakınma, söz konusu değildir. Şair, sevgilisiyle birlikte gezdiği sürece, çölün kahrına katlanmış, onu güzel bulmuştur. Başka bir deyişle çöl, sevgilisinin ayağı altında güzellik kazanmıştır Fakat şimdi, o güzellik kaynağı olan sevgili yok. Çöl, çöl oldu. Diğer mısralarda da buna benzer malzeme bulmak mümkündür. Meselâ üçüncü dörtlükte : Kırılmış perdesi, çalmıyor sazım – Sazlar düzen tutmaz teller perişan diyor. Bir çalgı âleti olan sazın, sonbaharla bir ilişkisi olamaz. Fakat şairin gönlüyle bağlantılıdır. Demek ki sevgiliden ayrı düşmenin ıstırabiyle şair sazını çalamıyor.

Şu halde tema, konunun, zihnimizi ve ruhumuzu bağlıyan tarafıdır.

İlgili Makaleler