Tarih

Tarık bin Ziyad Kimdir, Hayatı, Endülüs’e Çıkış ve Gemileri Yaktırması

Târık bin Ziyâd

Endülüs’ü fetheden büyük İslâm kumandanı. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. Sülâlesi hakkında da çeşitli rivâyetler olup, Arap, Berberî ve İranlı olduğu yazılıdır. Kuzey Afrika ve Endülüs (İspanya) fetihlerine katılan bir mücâhitti.

Tarif b. Malik’in H.91 (710) da İspanya’ nın güneyine yaptığı bir keşif seferinden sonra Emevîlerin Kuzey-Afrika valisi Musa b. Nusayr tarafından Endülüs’ün fethiyle görevlendirildi.

Tarık, Mûsâ bin Nusayr’dan aldığı 7000 kişilik bir orduyla H.92/ (711 )’de Kuzey Afrika sâhilinden Sebte Boğazını geçip İberik Yarımadasına çıkarma yaptı ve daha sonra Cebel-i Tarık/Gibraltar diye adlandırılacak olan bir dağda ordusunu düzene soktu. Sâhildeki dağa topladığı askerlerine geri dönme ümidi bırakmamak için, karşıya geçtiği gemileri yaktırdı. Buradan hareketle bir-iki şehri ele geçirdi. Got kralı Roderich’in bu büyük tehlikeyi bertaraf etmek için 90.000 kişilik ordu toplaması üzerine Tarık da Musa b. Nusayr’dan yardım istemek zorunda kaldı. Musa 5000 kişilik birliği Tarık’ın yardımına gönderdi ve daha ileri fetih harekâtına girişmeden kendisini beklemesini söyledi.

Musa b. Nusayr H.93 (712)’de İspanya’ya geçtiğinde Tarık fetihlerine devam ediyordu. Tarık komutasındaki ordu Gotlarla Janda bataklığı kıyılarında Vâdiî-Lekke/Rio Barbate’de harp ettiler. Târık bin Ziyâd, sayıca çok üstün Hıristiyan ordusunu mağlup edip, Got Kralı Rodrich’i bizzat öldürdü. Büyük zafer üzerine Gotların merkezi Tuleytula/Toledo dâhil pekçok yer fethedildi. Bölgede Gotların hâkimiyetine son verildi. Got Devleti yıkıldı. Ardından Kurtuba ve Archidona üzerine de birlikler sevketti. İspanya fütuhatı devam ederken Tarık b. Ziyad’ın büyük başarısı ve Tuleytula’da elde ettiği zengin ganimetler Musa b. Nusayr ile aralarının açılmasına sebeb oldu. Musa b. Nusayr halife Velid’e yazdığı mektubda kendisini Endülüs’ün gerçek fâtihi olarak takdim ediyordu.

Tarık ile Musa arasındaki ihtilaf halife Velîd bin Abdülmelik’e intikal edince o muhakeme etmek için her ikisini de Şam’a çağırdı. Dımaşk’a döndüklerinde Musa b. Nusayr Tarık’ın fetihler sırasında ele geçirdiği Maide-i Süleyman’ı halifeye takdim ederek İspanya’nın asıl fatihi olduğunu isbat etmek istedi. Ancak Tarık Maide-i Süleyman’ı Musa b. Nusayr’a vermeden önce kırıp sakladığı ayağını göstererek Musa’nın iddialarını çürüttü ve Endülüs’ün gerçek fâtihi olduğunu isbat etti. Buna rağmen bu büyük fatih ve kumandan gerek Velid ve gerekse halefi Süleyman zamanında lâyık olmadığı sıkıntı ve ızdırab dolu hayatı yaşamak zorunda bırakıldı. Tank b. Ziyad cesur ve kahraman bir kumandandı. İspanya’ya geçtikten sonra gemileri yaktırarak askerlerine galip gelmekten başka çareleri olmadığını ihtar etmişti. Onun bu kahramanlığı Türk Edebiyatı tarihine de aksetmiş ve çeşitli eserlere konu teşkil etmiştir. 714’te halîfe’nin davetiyle Şam’a gelen Târık bin Ziyâd, bu târihten ölümüne kadar Sûriye’de kaldı. 720 senesinde Şam’da vefât etti.

Târık bin Ziyâd, en büyük İslâm kumandanlarındandır. Son derece âdil ve metindi. İspanya’da İslâm adâlet ve merhâmetinin güzel bir nümûnesini gösterdi. Bu yolla fütûhatını kolaylaştırdı. İspanya’ya geçtikten sonra askerlerinin geri dönüş ümitlerini yok etmek için, bütün gemilerini yaktırması gözüpekliğini ve kararlılığını gösterdiğinden bu icraatı hâlâ anlatılır. Hatip olup, hitâbeti çok kuvvetliydi. Çok az sayıdaki askerlerini heyecâna getiren nutukla Kral Rodrich’i mağlup etti. Bu savaştan önce, Allahü teâlâya hamd ve senâ ettikten sonra Müslümanları cihada teşvik eden târihî konuşması çok mânidâr ve ibret vericidir:

edebi_sahsiyetler/tarik-bin-ziyad” 187″ 245″

“Ey insanlar! Kaçacak yer yok! Arkanız deniz, önünüz düşman. Allah’a yemin ederim ki, sizin için sâdece doğruluk ve sabır kapısı açıktır. Şunu kesin olarak biliniz ki, bu yarımadada cimrilerin sofrasındaki yetimlerden daha yoksulsunuz! Düşmanınız ordu ve silâhlarıyla karşınıza çıkacak, onların erzakı çoktur. Sizin ise kılıçlarınızdan başka yardımcınız yoktur. Düşmandan alacağınız erzaktan başka erzakınız da yoktur. İhtiyâç günleriniz uzar ve vazîfenizi gerektiği gibi başaramazsanız, kendinize kıymış olursunuz. Karşı tarafın kalplerine sizden korkmak yerine cesâret vermiş olursunuz. Bu zorbalığa karşı savaşarak vazîfenizi yapmakla, istenmeyen böyle kötü bir sonucu içinizden atınız. Bu hissi size Rodrich’in kalelerle çevrilmiş şehri verdi. Kendiniz için ölümü kolay görürseniz, bu hususta fırsattan faydalanılabilir.

İçinde olmadığım bir tehlikeye sizi atmıyorum, bizzat kendim başlamadan, insanların canlarının en ucuz mal gibi gittiği savaşa sizi sevketmiyorum. Biliniz ki, bu zorluğa bir parça katlanırsanız, uzun süre devâm eden tatlı meyvelerini yersiniz. Kendinizi düşünerek benden yüz çevirmeyiniz. Bu işte şansınız benimkinden çoktur. Bu adanın bol nîmetleri size ulaştı. Müminlerin emîri Velîd bin Abdülmelik, Arap yiğitlerinden sizi seçti. Süvârî ve yiğitlerle gönüllü olarak savaşa katılmanıza güvenerek, bu adanın hâkimlerinin eniştesi ve dâmâdı olmanızı hoş gördü. Bu adada Allah kelimesinin yüceltilmesi ve dînin açıkça yayılmasına yardımınızın sevâbı, Emîr-ül müminînin olsun! Alınan ganîmetler ne benimdir, ne de sizin dışınızdaki müminlerin. Sâdece sizindir. Allahü teâlâ bu savaşta göstereceğiniz kahramanlığı, dünyâ ve âhirette iyilikle anılmanız için irâde etti.

Biliniz ki, sizi dâvet ettiğim şeye ilk icâbet eden benim. İki ordu karşılaştığında, azgın Rodrich üzerine, tek başıma ben saldıracağım ve inşâallah onu ben öldüreceğim. Benimle birlikte hücûm ediniz. Rodrich’i öldürdükten sonra ölürsem, tehlikesinden kurtulmuş olursunuz ve kumandanlığı içinizdeki bir yiğide vermeniz güç olmaz. Ondan önce ölürsem, bu büyük işi ardımdan siz tamamlayınız.”

Nitekim bu ateşli sözlerden sonra harekete geçen mücâhid gâziler önlerindeki düşmanı kahhar bir bozguna uğratmışlar ve İspanya’da Müslümanların hâkimiyetini pekiştirmişlerdir.

İlgili Makaleler