Felsefe Yazıları

Tarihsel Materyalizm Nedir, Tanımı, Hakkında Bilgi

Tarihsel materyalizm, tarihin materyalist anlayış olarak Karl Marx (1818-1883) tarafından ilk kez ifade edilen, insan toplumlarının ve zaman içindeki gelişimlerinin metodolojik bir yaklaşımdır. Temel olarak, bir topluluğun insan varlığı araçlarını üretme ve çoğaltma yönteminin maddi koşullarının ya da Marksist terimlerle üretkenlik kapasitesinin ve toplumsal üretim ilişkilerinin birleşiminin maddi koşullarının esas olarak örgütlenmesini ve gelişimini belirlediği bir tarih teorisidir .

Tarihsel materyalizm insanın toplumsal olarak hayatın ihtiyaçlarını ürettiği araçlarda, insan toplumundaki gelişmelerin ve değişimlerin sebeplerini araştırıyor. Sosyal sınıflar ve bunlar arasındaki ilişki, siyasi yapılar ve toplumdaki düşünme biçimleri ile birlikte çağdaş ekonomik faaliyete dayanır ve bunları yansıtır.

Marx’ın zamanından bu yana, teori Marksist yazarlar tarafından değiştirildi ve genişletildi. Artık pek çok Marksist ve Marksist olmayan türevleri var.

Alman İdeolojisi’nden Kapital’e Maddeci Tarih Anlayışı

Tarihsel Materyalizm özetle tarihin maddi temelindeki gelişimiyle birlikte diyalektik olarak açıklanması ve bu açıklamanın teorize edilmesidir diyebiliriz. Ayrıca, Tarihsel Materyalizmin diyalektiğin tarihe uygulanması ile bir tarihsel inceleme yöntemi olduğu kadar, bu inceleme yönteminin belirli yasalarla formüle edilmesi dolayısıyla bir yöntem teorisi ve hatta bu yöntem ve incelemenin değiştirilemez belirli ilkelere dayanması nedeniyle bir tarih felsefesi içerdiğini de belirtebiliriz ilk olarak.

Tarihsel Materyalizm, hem marksizm-içinde hem de marksizm-dışı kuramsal alanda her zaman etkili olmuş ve etkili oldugu kadar da kuramsal/felsefi sorunların taşıyıcısı durumunda kalmış bir teorik ögretidir. Bu tartışmaları bir sonuca bağlamanın ya da bitirmenin bazı temel güçlükleri vardır ve hatta olanaksızdır. Bununla birlikte teorinin ya da yöntemin genel bir şemasini çıkarmak mümkündür:

Tarihsel materyalizm, toplumun maddi temelinin üretimi ve yeniden üretiminin tarihsel gelişmede öncel ve belirleyici oldugu savina dayanır en genel anlamda. Buna göre ideolojiler, fikirler ve kültür gibi ögeler ikincil bir düzey olan üstyapıya aittirler ve birincil düzey olan altyapı tarafından belirlenirler. Buradaki ana fikrin,” maddeyi belirleyen düşünce değil düşünceyi belirleyen maddedir ” dustürundan geldigi acik olsa gerektir.

Tarih hakkında Marksist inançlar

“Toplum bireylerden oluşmaz, ilişkilerin toplamını, bu bireylerin içinde bulunduğu ilişkileri ifade eder.”
– Karl Marx, Grundrisse, 1858

Marksist teorisyenlere göre [ki?], Aşağıdaki gözlemlere göre gelişir:

Toplumsal ilerleme, bir toplumun elindeki maddi ve üretken güçlerdeki ilerleme (teknoloji, emek, sermaye malları, vb.) Tarafından yönlendirilir.
İnsanlar kaçınılmaz olarak, en belirleyici toplumsal ilişkilerini oluşturan üretim ilişkilerine (kabaca konuşma, ekonomik ilişkiler veya kurumlar) katılırlar.
Üretim ilişkileri, üretici güçlerin gelişimini takiben ve bunlara karşılık gelen bir kaçınılmazlıkla ilerlemektedir.
Üretim ilişkileri, üretim kuvvetlerinin gelişme derecesini ve türlerini belirlemeye yardımcı olur. Örneğin, kapitalizm, güçlerin gelişme oranını artırma eğiliminde ve sermayenin birikimini vurguluyor.
Hem üretici güçler hem de üretim ilişkileri, insanlığın stratejik niyetlerinden bağımsız olarak ilerlemektedir.
Bir üstyapı -bir toplumun kültürel ve kurumsal özellikleri, ideolojik materyalleri- sonuçta, toplumun kurulduğu üretim biçiminin (hem üretimdeki güçleri hem de üretim ilişkilerini birleştirdiği) bir ifadesidir.
Her devlet türü egemen sınıfın güçlü bir kurumudur; Devlet, bir sınıfın kendi düzenini güvence altına almak ve tercih ettiği üretim ilişkilerini (ve sömürünü) topluma uygulamak için kullandığı bir araçtır.
Devlet gücünü genellikle yalnızca bir sınıftan diğerine toplumsal ve politik karışıklık ile aktarılır.
Belli bir üretim ilişkileri üretken güçlerdeki ilerlemeyi artık desteklemediğinde, ilerleme kaydedilir veya “devrim” meydana gelmelidir.
Gerçek tarihsel süreç önceden belirlenmiş değildir, ancak sınıf mücadelesine, özellikle de işçi sınıfının örgütlenmesine ve bilincine bağlıdır.

İlgili Makaleler