Sosyoloji

Talcot Parsons

Talcot Parsons (1902 – 1979)

Lisans eğitimini tamamladıktan sonra
ölümüne dek Harvard’da dersler vermiştir. İşlevselciliğe yaptığı katkılardan
ötürü işlevselcilik sıklıkla Parsons’ın çalışmasını ifade etmek için kullanılmaktadır.

Weber’in bireyciliği ile Durkheim’ın
bütüncülüğünü bütünleştirmeye çalışmıştır.

Parsons’ın çalışmalarının genel olarak;

a) toplumsal eyleme odaklanan çalışmaları,

b) yapısal işlevselci yaklaşımı ve

c) modern sitsem kuramı olmak üzere üç
evrede incelenebilir.

Parsons’ın Birinci Evresi: Toplumsal Eylem

Toplumsal Eylemin Yapısı
(1937) adlı eserinde Durkheim, Marshall, Pareto ve Weber’in düşüncelerini
sentezleyerek tek bir kuramda bütünleştirmeye çalışmıştır

Weber, sosyolojinin konusu olarak toplumsal
eylemi belirlemiştir. Parsons’a göre eylemler, yaşayan organizmalar olan
insanların davranışlarından türerler. Bununla beraber insanın davranışları dış
etkilere de maruz kalmaktadır. Bir davranışın eylem haline gelmesi için;

a) davranışın beklenen bir amaca yönelik olması,

b) toplumun norm ve değerleri tarafından
düzenlenmiş olması,

c) enerji, çaba ya da motivasyon yatırımı içermesi
ve

d) belirli bir durumda gerçekleşmesi
gerekir.

Parsons’a göre sosyal sistemde eylemler rol temelinde örgütlenirler. Rolün ilk ögesi, rol
beklentisidir. Rol beklentisi, aktör ile diğer aktörler arasındaki karşılıklılık
ilişkisidir.

Aktör eylemde bulunurken eylemin kendi
ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamamasına bakarak tercihte bulunuyorsa motivasyonel yönelim, toplumun norm ve değerlerini düşünerek
tercihte bulunuyorsa değer yönelimi söz
konusudur.

Motivasyonlar eylemi kişilik sistemine bağlarken,
değerler de kültürel sisteme bağlar.

Sosyolojinin toplumsal eyleme olduğu kadar
toplumsal yapıya da önem vermesi gerektiğini düşünen Parsons, bu düşüncesini toplumsal
eylem anlayışında ortaya koymakta ve belirli bir toplumsal eylem biçiminin
ortaya çıkması için yapısal özellikler ve bağlılık (kolektif yargı) aracılığıyla
bir değerin oluşması gerektiğini ileri sürmektedir.

Parsons’ın İkinci Evresi: Yapısal İşlevselcilik

Parsons ilk çalışmalarında toplumsal eyleme
odaklanırken daha sonra toplumların yapısına ve işlevlerine odaklanmaya başlamıştır.
Bu dönemki çalışmalarında ağırlıkla Durkheim ve Pareto’nun düşüncelerini
geliştirir.

1947 yılında yazdığı “Sosyolojik Kuramın Konumu” adlı yazısında
sosyolojide bir kuram olarak işlevselciliğin önemini vurgulamış, 1951’de de işlevselci
yaklaşım açısından son derece önemli bir eser olan “Sosyal Sistem” adlı kitabını yayımlamış
ve bu eserinde Pareto’nun sosyal sistem anlayışını geliştirmeye çalışmıştır.

Parsons sosyal sistemi, toplumsal eylemin
örgütlendiği yollardan biri olarak görür.

Parsons dört eylem sistemi olduğunu
belirtir:

a) davranışsal organizma,

b) kişilik sistemi,

c) sosyal sistem ve

d) kültürel sistemdir.

Parsons’a göre sosyal sistemin temel birimi
statürol bileşimidir. Statü, sosyal sistemdeki yapısal pozisyondur, rol de bu
pozisyondaki aktörün yaptıkları, gösterdiği davranışlardır. Bununla birlikte
statü ve rol bileşeni, aktörlerin değil, sosyal sistemin özelliğidir.

Parsons’a göre sosyal sistemlerin
özellikleri:

1) Sosyal sistemlerin diğer sistemlerle
uyumlu bir şekilde işleyebilecek şekilde yapılandırılmaları ve aktörlerinin
ihtiyaçlarının çoğunu karşılamaları gerekir.

2) Sosyal sistemler varlıklarını sürdürebilmek
için

a) diğer sistemlerden
destek görmeye,

b) dile ve

c) üyelerinin yeterli
derecede katılımda bulunmasına ihtiyaç duyarlar.

3) Sosyal sistemler, potansiyel olarak
bozuk olan davranışlar üzerinde en azından asgari düzeyde kontrol sahibi olmalı,
eğer çatışma çok yıkıcı hâle gelirse çatışmayı kontrol altına almalıdır.

Çok çeşitli rol ve normların olduğu modern
toplumda sosyal sistemin bütünleşmesini sağlayan ve bütünlüğü koruyan dengedir.

Denge durumundaki bir toplum, çatışmanın
olmadığı, herkesin kendisinden, yani kendi rollerinden ne beklendiğini bildiği
ve bu beklentilerin sürekli olarak karşılandığı bir toplumdur.

Denge durumu gerçekte ulaşılabilen bir
durum olmasa da toplumlar denge durumuna erişmeye çalışırlar.

Denge durumuna ulaşmak için toplum, toplumsallaşma ve toplumsal
kontrol
süreçlerini araç olarak kullanır.

Kalıp Değişkenler

Parsons, toplumların
norm ve değerlerini sınıflandırmak amacıyla bir şema geliştirmiştir. “Kalıp değişkenler”
olarak adlandırılan ve iki tip kalıp değişken grubu içeren bu şema aracılığıyla
bütün norm, değer, rol ve kurumlar sınıflandırılabilir ve toplumların bütünleşme
ve denge düzeyleri ölçülebilir.

Parsons bu şemayla iki teorik toplum tipi
arasındaki yapısal farklılaşmayı beş boyutta değerlendirerek toplumun yapısını
belirleyen kalıp değişkenleri ortaya koymaya çalışmıştır.

Modern toplumun yapısal özelliklerini taşımayan
küçük toplulukların temel değer sistemi A tipi kalıp değişkenlerle
nitelendirilir, bu tip kalıp değişkenler duygusal tatmin gibi dışa vurumcu değer
ve normların özelliğidir. Diğer taraftan endüstrileşmiş ve bürokratikleşmiş modern
toplumların temel değer sistemi ise amaca ulaşma, görevleri yerine getirme gibi
araçsal değer ve normların özelliği olan B tipi kalıp değişkenlerle nitelendirilir.

A tipi kalıp değişkenler

B tipi kalıp değişkenler

Nitelik

Performans

Yaygınlık

Belirlilik

Özgüllük

Evrensellik

Duygusallık

Duygusal yansızlık

Kolektif yönelim

Bireysel yönelim

Parsons’a göre bir toplumun yapısını
belirleyen, o toplumdaki kalıp değişkenlerdir. Toplumsal değişme de kalıp değişkenlerin
ikinci gruba (B tipine) doğru hareketidir.

Niteliğe
karşı performans
: Bu değişken,
bireylerin sahip oldukları statünün verili statü mü edinilmiş statü mü olduğu
ile ilgilidir. Nitelik, aktörlerin niteliklerini, özelliklerini vurgularken
performans aktörün başarılarını vurgular.

Yaygınlığa
karşı belirlilik
: Bu değişken, bireyin
karşı karşıya olduğu kişi ile ilgili genel bir değerlendirme mi (akrabalık
ilişkileri), yoksa sadece söz konusu işle ilgili olarak mı (iş ilişkileri) değerlendirme
yaptığı ile ilgilidir.

Özgüllüğe
karşı evrensellik
: Bu değişken aktörün kişileri
ve durumları kendisiyle olan özgül ilişkilerine ve duygusal standartlarına göre
mi, yoksa bilişsel ve evrensel standartlara göre mi değerlendirdiği ile
ilgilidir.

Duygusallığa
karşı duygusal tarafsızlık
: Birey kendi duygusal tutumlarının davranışını etkilemesine
izin veriyor, yani kendi duygularını tatmin etmeye yöneliyorsa duygusallık,
duygularını disipline ederek sadece işin yapılmasına odaklanıyorsa duygusal
tarafsızlık söz konusudur.

Kolektif
yönelime karşı bireysel yönelim
: Bu
değişken, bireyin sadece kendi kişisel düşünce ve kararlarına, özel çıkarlarına
mı yöneldiği yoksa içinde bulunduğu grubun ortak çıkarlarına mı yöneldiği ile
ilgilidir.

Parsons’ın Üçüncü Evresi: Genel Sistem
Kuramı

Parsons’ın genel sistem kuramı, ekonomi,
siyaset bilimi, biyoloji, antropoloji ve psikoloji gibi ‘yaşayan sistemler’ hakkında
çalışmalar yapan birçok bilimi birleştirmeye çalışmıştır.

Parsons, sosyal sistem kavramı hakkındaki
faydacı, idealist ve pozitivist görüşlerin değerlendirmesini yaptıktan sonra
kendi bakış açısını ortaya koymuştur.

Faydacılara göre sosyal sistemler, bireylerin kendi ihtiyaçlarını
ve arzularını düzenli sistemlerle bütünleştirme yönündeki rasyonel dürtülerinin
bir ürünüdür.

İdealistler ise toplumsal eylemi toplumsal ruhun gerçekleşmesi
olarak görürler.

Pozitivistlere göre ise toplumsal eylemde değerlere ve çeşitliliğe yer
yoktur.

Parsosns, toplumsal düzenin temelinde bu
zorunluluğun değil, insanların paylaştıkları ortak değer ve inançların olduğunu
düşünür. Toplumsal düzen insanlar bu ortak değerlere inandıkları için
işlemektedir.

İşlevsel Zorunluluklar ve Sistemlerin İşlevleri

Parsons’a göre bütün yaşayan sistemlere
özgü olan dört işlevsel zorunluluk vardır:

a) uyum (adaptasyon),

b) amaca ulaşma,

c) bütünleşme ve

d) gizil kalıp koruma

Bir sistemin varlığını sürdürebilmesi için
bu dört zorunlu işlevin yerine getirilmesi şarttır.

(A) Uyum (adaptasyon): Her sistem, gereksinimleri doğrultusunda
değişerek kendi dışındaki çevreye uyum sağlamak

(G) Amaca Ulaşma

(I) Bütünleşme: Bütünleşme, sistemi oluşturan
parçaların eşgüdümü ve uyumu ile ilgilidir.

(L) Gizil kalıp koruma: Sistem içerisindeki eylemin devamlılığının ve
düzenliliğinin sağlanması işlevidir.

 Araçlar

Amaçlar

 

A

Uyum

Amaca Ulaşma

G

Dışsal

L

Gizil kalp
koruma

Bütünleşme

I

İçsel

Sistemin kendi
gereksinimleriyle ilgili zorunluluklar içsel;
çevreyle olan ilişkilerindeki gereksinimleri dışsal
başlığı ile tefrik edilmiştir.

Genel Eylem Sisteminin Temel Yapısı

A

Davranışsal

Organizma

Kişilik

Sistemi

G

L

Kültürel

Sistem

Sosyal

Sistem

I

AGIL adıyla da anılan bu dört işlevsel
zorunluluk, biyolojik, toplumsal veya psikolojik, bütün sistemlerde görülür.

Davranışsal organik sistem: Davranışsal organik sistem uyum
işlevini üstlenir, dış dünyaya uyum sağlar ve dış
dünyayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürür.

Kişilik sistemi: Kişilik sistemi, sistemin
amaçlarını tanımlayarak ve bu amaçlara ulaşmak için kaynakları harekete
geçirerek amaca ulaşma işlevini yerine getirir.

Parsons’a göre kişiliği
oluşturan temel bileşen ihtiyaç eğilimleridir.

Kültürel sistem: Aktörleri eylemde bulunmak için motive edecek normları
ve değerleri sağlayarak gizil kalıp koruma işlevini
üstlenir.
Kültürel
sistem, inançlardan, değerlerden ve iletişimin sembolik aracılarından meydana gelir.

Sosyal sistem: Sosyal sistem kendisini oluşturan parçaların bütünleştirilmesi
işlevini üstlenir.

Sosyal sistemler:

1) İki ya da daha
fazla aktörün etkileşimini içerir ve sistemin odağı, etkileşim sürecinin
kendisidir.

2) Söz konusu
etkileşim belirli bir durumda meydana gelir.

3) Sosyal
sistemler içinde kolektif bir amaç yönelimi ya da ortak değerler ve beklentiler
hakkında bir uzlaşma vardır

Sosyal Sistemin Bir Örneği Olarak Toplum

(A)
Ekonomi
,
emek, üretim ve tahsis-dağıtım yoluyla çevreye uyum (adaptasyon) sağlama ve
çevreyi dönüştürme işlevini üstlenen yapı ya da alt sistemdir.

(G) Politika ya da politik sistem olarak
adlandırılan alt sistem, toplumsal amaçları takip ederek ve aktörleri bu
amaçlara ulaşmaları için harekete geçirerek amaca ulaşma işlevini yerine
getirirken

(I)
Toplumsal komünite
(ler)
(veya sosyal topluluklar) ise bütünleşme işlevini üstelenir ve toplumun çeşitli
parçalarını koordine eder.

(L)
Güvenlik sistemi
,
toplumsallaşma sürecinde toplumsal norm ve değerleri (kültürü) aktörlere aktararak
ve bu norm ve değerlerin aktörler tarafından içselleştirilmesini sağlayarak gizil
kalıp koruma işlevini üstlenir.

Dışsal

A

Ekonomi

Politika

G

İçsel

L

Güvenlik

Sistemi

Toplumsal

Komünite

I

Gizil kalıp koruma (L) ve bütünleşme (I)
sistemin içindedir

Adaptasyon (A) ve amaca ulaşma (G) ise dışsaldır.

Ekonomi

 Araçlar

Amaçlar

 

A

Yatırım

Üretim ve

pazarlama

G

Dışsal

L

Üretim
kaynaklarının

taahhüdü

Organizasyon

I

İçsel

Politika

 Araçlar

Amaçlar

 

A

İdare

İcra

G

Dışsal

L

Anayasa ve

Hukuk

Yasama

I

İçsel

AGIL şeması genel olarak sistemler için
yaratılmış bir şema olduğu için topluma uygulandığı gibi, toplumun alt sistemlerine
de uygulanabilir.

Parsons’a göre bu alt sistemlerin toplumda
hangi biçimde ortaya çıkacağı, o toplumun değer sistemine bağlıdır.

Toplumsal kurumlar gibi bütün alt sistemler
de rollerden meydana gelir.

Bu rollerin nasıl oynanacağı, hangi
durumlarda hangi davranışların uygun olduğunu belirten kurallara, yani normlara
bağlıdır.

Toplumsal Değişme

Parsons’a göre toplumsal değişme temel
olarak toplumdaki bireylerin içselleştirdikleri norm ve değerlerin değişmesidir.

Aktörler değerlere ve içinde bulundukları
toplumsal ortamın koşullarına göre seçim yaparak eylemde bulundukları için
tamamen pasif değildirler.

Parsons, aktörlerin sistemi nasıl yarattığı
ve koruduğuna değil, sistemin aktörü nasıl kontrol ettiğine odaklanır.

Sosyal sistem içinde büyük bir bireysel
farklılık ve çeşitlilik vardır. Ancak Parsons üç nedenden ötürü bu bireysel
farklılıkların sisteme ve düzene yönelik bir tehdit olduğunu düşünmez:

1- Aktörleri uygun davranmaya sevk edecek
çeşitli toplumsal kontrol mekanizmaları vardır. Ancak bunlar idareli
kullanılmalıdır. Zira toplumsal düzenin temeli, bireylerin toplumu oluşturan
değer ve normları içselleştirmeleri ve buna uygun davranmalarında bağlıdır.

2- Belirli farklılık ve sapmalara karşı
sistem içinde hoşgörü vardır. Esnek sistemler, katı sistemlere kıyasla daha
güçlüdürler.

3- Sosyal sistem, farklı kişilik
profillerinin kendilerini ifade edebilecekleri olanakları onlara sunmalıdır.

Sistemin varlığını ve dengesini
sürdürebilmesini sağlayan temel mekanizmalar toplumsallaşma ve toplumsal kontroldür.
Sistem içinde toplumsal kontrolün kendi içinde bir hiyerarşisi vardır. Bu
hiyerarşiye göre en üstte

1) değerler, daha sonra

2) normlar, daha sonra

3) roller ve son olarak da

4) yaptırımlar yer alır

Toplumsal değişme, aktörlerin içselleştireceği
değerlerin değişmesi olarak tanımlanabilir.

Toplumsal değişmeye neden olan temel
faktörler
:

1) Göç, demografik yapının değişmesi

2) Fiziksel kaynakların tükenmesi ve fiziki
çevrede yaşanan değişimler

3) Bilim ve teknolojideki değişmeler

4) Yeni ideolojilerin etkisiyle kültürel
örüntünün değişmesi

Toplumsal değişme evrimsel ya da devrimsel şekilde
gerçekleşebilir.

Kültürel faktörler, değer ve inançların
birbirini izleyen ve sürekli bir “rasyonelleşme” ve “gelenekselleşme” sürecine
girmesine neden olur ve sosyal sistemi de bu şekilde değiştirirler.

Sosyal sistemlerin evrimsel değişimi, dört
yapısal değişimden meydana gelir:

1) farklılaşma

2) uyum yeteneğinin artması

3) kapsama

4) değer genelleştirmesi

Parsons, ayrıntılara odaklanmadan toplumsal
gelişmenin genel düzeylerini ana hatlarıyla birbirinden ayırmaya çalışmış ve
ilkel, ara ve modern toplum aşamaları şeklinde üç genel düzey belirlemiştir.

Modern Sosyoloji Tarihi

Editör: Prof. Dr. Serap Suğur

Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304,
Eskişehir, Ocak 2013

İlgili Makaleler