Makro Sosyoloji

Sosyal Kurumların Fonksiyonları

 

 “Grup hayatına katılan kişilere kurumlar ne yapar” sorusu kurumların görevlerini belirlemek bakımından önem arz eder. Aslında bir kurumun nesnesi, amacı ve hedefi ile grubunkiler aynıdır. Mesela ekonomik, dini ve siyasi gruplar, ekonomik, dini ve siyasi amaçları gerçekleştirmek için vardırlar. Bu nedenle sosyal grubun temel fonksiyonu kendine özgü sosyal kurumları oluşturmaktır.
Aynı şekilde grup hayatı bir hiyerarşik düzeni gerektirir. Kişiler sosyal statülerine uygun olarak bu hiyerarşik düzen içerisinde ve belli tabakalarda bulunarak rollerini yerine getirirler. Bu durum mikro düzeydeki sosyal grup için geçerli olduğu kadar makro düzeyde bir sosyal grup olan toplum için de böyledir.
Toplum fertten birtakım görevler bekler ve fert bu görevleri yerine getirirken sosyal kurumlar fert için birtakım genelleşmiş fonksiyonlar yerine getirirler.
Bu bağlamda kurumların fonksiyonlarını olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Kurumların olumlu fonksiyonlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

     Kurumlar gruplarda yüksek düzeyde bir bütünleşmeye; işbirliği ve dayanışmaya yol açar.
     Kurumlar, kişilerin sosyal davranışlarını kolaylaştırır ve basitleştirir. Toplumun düşünce ve eylem tarzları, fert topluma girmeden önce büyük ölçüde düzenlenmiş ve planlanmıştır. Kişi, davranışını nasıl yapacağını öğrenmek ve keşfetmek için zaman ayırmak zorunda değildir. Çünkü kişi, “nasıl” sorusunun cevaplarını sosyalleşme sürecinde öğrenmiş ve bu davranış tarzlarına alışmıştır. Var olana uymak daha kolaydır.
     Sosyal normlar ve bunlara dayalı kurumsal davranışlar toplumun hayatı süresinde oluşmuşlardır. Ferdin bunları bir anda bulması ve ona göre davranması mümkün değildir. Halbuki kurumlar fertlere hazır yapılmış sosyal rol ve sosyal ilişki formları temin ederler. Böylece kurumlar fertlerin birbirlerinden beklentilerini karşılar. Yani kişi, başkalarıyla ilişkiye girerken kendisinden hangi davranışın beklenildiğini bilir ve rolünü buna göre oynar. Böylece kurumlar fertlerin birbirinden beklentilerini baştan tayin etmek suretiyle davranışlar arasındaki uyum ve koordinasyonu sağlarlar.
     Kurumlar fertte, sayesinde kendi özel yetenek ve isteklerini geliştirebileceği, önceden var olan roller temin ederler. Fert işletme yöneticisi, hukukçu, eş, oyuncu vb. rollerde neyin olacağını ve neyin beklendiğini bildiği için, kendini rolün oynanmasına uydurmayı başarır ve bu sayede amaç ve hedeflerine ulaşmada kolaylık sağlar.
     Kurumlar toplam kültürün istikrarlılığı ve koordinasyonu için birer ajan olarak da hizmet ederler. Süreklilik, sağlamlık, dayanıklılık insan davranışlarının istikrarlı ve uyumlu hale gelmesi kurumlar sayesinde sağlanır. Kurumsallaşmış düşünme ve davranma yolları insanlar için bir anlam ifade eder, bir güvenlik aracı sağlar.
     Kurumlar ferdin gelişigüzel, keyfi ve başkaları için tehlikeli olabilecek davranışlarını frenlemek suretiyle sosyal kontrolü sağlarlar. Fert ve gruplar için kurumlara uymak, kurumlardan sapmaktan daha kolaydır. Kurumların sadece var olmaları bile, sosyal baskı yoluyla, olası sapkın grupların davranışlarının düzeltilmesinde etkili olur. Böylece tüm toplum için bir güvenlik ve denge aracı olurlar.
     Kurumlar sorumluluğu yaygınlaştırarak ferdin sorumluluğunu azaltırlar. Böylece genel sosyal problemler karşısında hayatı yaşanılır hale getirirler.

Kurumların bu olumlu görevleri yanında, dikkate alınması gereken bir de olumsuz yanları vardır:

     Kurumlar ani değişmelere müsait değillerdir. Değişme için fren vazifesi görürler. Ancak frensiz araba olamayacağı gibi sürekli fren de hedefe götürmez. Kurumlar da böyledir; zaman zaman sosyal gelişmeyi güçleştirici ve engelleyici şekilde olumsuz rol icra ederler. Kurumlar sosyal davranışı koruyucu ve sürdürücü oldukları için, katı olma ve değişmeyi önleme eğilimindedirler. Bu tutuculukla kurumlar bazen bir davranış örüntüsünü, o davranışla temsil edilen değeri, modası geçmiş, değeri kalmamış olsa bile korurlar ve baskı yaparak yaşatmaya çalışırlar.
     Sosyal değişme için yenilik ajanlarına ihtiyaç vardır. Halbuki kültür ve kurumlar yeniliğe direnirler. Kurumlar bu yenilik ajanlarının görevlerini zorlaştırdığı gibi bir topluma yeniliğin girmesini engelleyici ve geciktirici rol oynarlar.
     Aynı şekilde toplumda birtakım kurumların çürümesi ve fonksiyon icra edememesi karşısında reform ihtiyacı doğabilir. Ancak hiç kimse bu davranış tarzlarının değiştirilmesi sorumluluğunu almazsa bu kurumlar hayatlarını sürdürürler. Kurumların direnci reform isteklerine engel olur. Kişiler bu kurumlara karşı reform yapma sorumluluğunu üstlenmekten kaçınırlar. Demek ki kurumlar yeniliklere karşı sorumluluk üstlenecek kişilere engel olabilirler.
     Kurumlar bazen fertlerin kişiliğini engelleyici rol oynarlar. Aynı şekilde sapkın davranışlara engel olurken birtakım sapkın davranışlara neden olabilirler. Mesela sosyo-kültürel normlara mutlak uyum mümkün değildir. Toplumun tolerans sınırları içerisinde fert, yetenekleri ve gücü çerçevesinde toplum normlarını benimseyerek kişiliğini oluşturmaktadır. Bazı kişiler ferdi özgürlükten yana olabilirler. Bu nedenle de toplum normlarının sınırlamalarına karşı çıkarlar. Toplum kuralları sapkın davranışlara karşı çıkarken ferdi özgürlükleri de sınırlar, bu kişilerle toplum kuralları arasında zıtlaşma, uyuşmazlık ve çatışma başlar. Bu kişiler kısa sürede şu veya bu çeşit sapkın kişi olurlar; reform hareketlerine katılır, suç davranışlarına kalkışır veya başkalarının kültürel olarak anormal gördükleri bir biçimde davranırlar; anomik davranışlara karşı toplumu koruyacağım derken kurumlar bu anomik davranışları aksine hızlandırır. Veya bu engelleme dolayısıyla kişide potansiyel yeteneklerini gösterememe ve gerileme durumu doğabilir.

İlgili Makaleler