Din Sosyolojisi

SOSYAL DEĞİŞMENİN NAZARİYELERİ

SOSYAL DEĞİŞMENİN NAZARİYELERİ

Sosyal değişme olgusu karmaşık bir süreçtir ve bu bakımdan da, sosyal değişme konusunda bugüne kadar çeşitli nazariyeler ortaya atılmış bulunmakla birlikte, bütün durumlar için geçerli ve tutarlı, herkesçe paylaşılan genel bir nazariye bugün için maalesef mevcut de­ğildir. Esasen, bunda pek şaşılacak bir durum da söz konusu değildir. Çünkü, eğer sosyoloji, böylesine tutarlı ve geçerli bir nazariyeye sahip bulunsaydı, gelecekte olacak olan her şeyi önceden bilebilirdi. Bu ise toplumu bir çeşit standartlaştırma ve hattâ otomatlaştırma algılama­sından yahut eğiliminden başka bir şey değildir ve insan ve toplum hakkında peşin ve yanlış bir kanaat ve felsefeye dayanan hatalı bir gö­rüştür. Böyle olduğu için de, bir dönem düşünürler arasında oldukça rağbette olan sosyal determinizm anlayışı bugün oldukça tartışılır bir hale gelmiştir. Gerçekte ise, toplum ve orada meydana gelen değişme­ler oldukça karmaşık süreçlerdir ve bu bakımdan da onların idrâkin­de her toplumun kendi iç ve dış dinamiklerinin bilinmesinin önemi artık daha iyi anlaşılmış; bu arada “tarihî ve sosyal zaman” kavramla­rı da bilim içerisindeki yerlerini haklı olarak almışlardır. Bu durum­da, bugün için sosyologlar, istikbale yönelik olarak ancak bazı sınırlı tahminlerde bulunabiliyorlar. Bu tür tahminlerin İlmî tutarlık ve ger­çeklik derecesinin ise, yalnızca onların zamanı geldiğinde fiilen ger­çekleşmiş olup olmadıklarına bağlı bulunduğu bilinmektedir. Esasen, İlmî bakımdan tutarlı ve geçerli, istikbale yönelik tahminler yapmak sosyologlar için sınırlı da olsa öyle sanıldığı kadar kolay ve hattâ yu­karıdaki açıklamalara göre pek mümkün de değildir. Zaten konu bu yönüyle doğrusunu söylemek gerekirse sosyolojiyi aşmaktadır. Zira, başlangıçta da işaret edildiği üzere tecrübî bir bilim olarak sosyoloji, olması gerekeni değil olanı araştırır. Sonra da, olana göre olabilecek olanı bulmak ister. Pek tabiîdir ki, bu araştırmalarının sonucunda olaylarla ilgili birtakım genellemelere ve nazariyelere ulaşmaya çalışır. Bu nazariyelerin geçerlilik derecesi ise yine olaylar tarafından doğru­lanıp doğrulanmamasına bağlıdır.

Sosyal değişme konusunda da birtakım nazariyeler eksik değildir. Ancak onlar,birçok bakımlardan tutarlı ve geçerli görülmemişlerdir. Meselâ, A. Comte ve H. Spencer sosyal değişme konusunda evrimci ve determinist nazariyelerin temsilcileri olmuşlardır. Esasen onlar sos­yal değişmeyi daima ileriye giden bir tür sosyal tekâmül şeklinde an­lamışlardır. Daha önceki derslerde bahsettiğimiz ve tenkidini de yap­tığımız Comte’un meşhur Uç Hal Kanunu ile Spencer’in basitten mü­rekkebe doğru gelişen değişme anlayışı onların sosyal değişme naza- riyelerinden başka bir şey değildir. Ancak bu nazariyeler sosyologlar tarafından tutarlı ve geçerli görülmemişlerdir. Tarihî Maddecilerin, sosyal değişmeyi aslî faktör addettikleri üretimin maddi güçlerini temsil eden ekonomik tekniğe bağlamaları da determinist bir sosyal değişme nazariyesidir. Ancak o da, toplumdaki değişmeye sadece İk­tisadî alandaki teknolojik değişikliklerin değil başka alanlardaki tek­nik ve hattâ manevî kültür alanındaki değerlerin etkide bulunmaları sebebiyle yetersiz ve geçersiz bulunmuştur. Bunun gibi F. Tönnies’in toplumları “cemâat” ve “cemiyet” diye iki tipe ve E. Durkheim’in de “mekânik” toplumlar ve “organik” toplumlar şeklinde ikiye ayırarak birinciden İkincisine doğru gelişen sosyal değişme nazariyeleri de hep evrimci modele dahil ancak oldukça tenkide uğramış teorilerdir.

Stürüktüro-fonksiyonalistlerin sosyal değişme nazariyelerinin ti­pik bir örneğini T. Parsons’ta bulmak mümkündür. Ancak Parsons’un nazariyesini son tahlilde bir denge içinde basitten karmaşığa doğru gi­den evrimci bir modele irca etmek te mümkündür. Keza Ogburn sos­yal değişmeyi; icatlar, yığılma, yayılma ve uyum süreçlerini kapsayan bir tür kültürel evrim nazariyesi ile açıklamak istemektedir. R. Dah- rendorf’un görüşü ise, toplumsal değişmenin dinamiğini, toplumsal sistemi oluşturan unsurlar arasındaki çatışma anlayışı ile açıklamaya yönelmektedir. İbn Haldûn’un devrî ve P. Sorokin’in ritmik sosyal de­ğişme nazariyelerinin bulunduğunu da belirtelim.

Esasen burada, sosyal değişme ile ilgili olarak ortaya atılmış bulu­nan nazariyelerin hepsini bütün genişliği içerisinde ele alıp bir tahlil ve değerlendirmesini veya tenkidi yapmamız söz konusu değildir. An­cak, sosyal değişme konusunu daha iyi anlayabilmemiz ve onun din ile olan ilişkilerini derinlemesine kavrayabilmemiz için daha önce sos­yal değişme üzerinde etkili olan faktörler, sosyal değişmeye zemin teş­kil eden şartlar ve sosyal değişmenin amilleri üzerinde biraz durma­mız gerekecektir.