Felsefe Yazıları

Sosyal Çözülme Nedir? Tanımı, Kategorileri (Sosyoloji)

Sosyal Çözülme

felsefe-3/sosyal-cozulme

Sosyal çözülme, toplu halde yaşayan kişi ve grupların, aralarındaki ortak sosyo­kültürel davranış kalıplarına, alışkanlıklara ve ortaklaşa sürdürdükleri hayatlarının devamı için oluşturdukları kurumlara ve sosyal denetim biçimlerine uyumlarını yitirmeleri nedeniyle ortaya çıkan anlaşmazlıklar üzerine sosyal ilişkilerin bozulmasıdır. Kısaca sosyal çözülme, bir toplumu meydana getiren sosyal ilişkilerin, bütünlüğü bozacak biçimde gevşemesidir. Bu takdirde toplum, artık işleyen bir bütün olma özelliğini kaybeder. Sosyal çözülme, bundan dolayı sosyal değişmenin olumsuz şekillerinden biri sayılmıştır. Sosyoloji literatüründe sosyal değişme kapsamında incelenir.

Sosyal değişmeye etki eden fiziksel, bi­yolojik, teknolojik ve kültürel faktörler, aynı şekilde bir toplumda sosyal çözülmeye de neden olurlar. Ancak bu her zaman aynı ölçü ve istikamette olmaz.

Sosyologlar sosyal çözülmenin çeşitli şekilleri üzerinde durmaktadırlar:

1) Bireyler arası çözülme;

2) Gruplar arası çözülme;

3) Bireyle gruplar arası çözülme;

4) Kurumlar arası çözülme;

5) Bireyle kurumlar arası çözülme. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim:


1- Bireyler arası çözülme:

Kişilerarası ilişkilerde çözülme, kişilerden beklenen görev ve rollerin sosyal hayat şartlarında meydana gelen değişmeler karşısında ısrarla sabit tutulduktan ve yeni şartlara uyum sağlamadıkları hallerde kendini gösterir. Değişen ve gelişen sosyal şartlara uyum sağlayamama, kanunlarda gerekli değişiklikler yapmama tarzında olduğu gibi, örf ve adetlerin de aynı kalmasından kaynaklanabilir. Bu tür çözülmenin en açık örneğini değişen aile yapısında görmemiz mümkündür.

2- Gruplar arası çözülme:

Her toplum, küçük grup ve cemaatlerden oluşur. Toplumun hayatiyetini sürdürmesi bu grupların ortak bir “Biz” duygusuna sahip olmaları ile mümkündür. Zikredilen “biz” duygusunu, birlik ve beraberlik bilincini zedeleyecek her türlü davranış ve fikir, toplumun bütünlüğünü tehdit eder, gruplararası bütünleşme ve dayanışmayı ortadan kaldırır. Artık grupların, aynı cemiyette bulunmaları dışında ortak yönleri yoktur.

3- Bireyle gruplar arası çözülme:
Toplumda her birey bir veya birkaç grubun üyesi olabilir. Bireyler mensup oldukları sosyal grup veya grupların kabul ettiği kültürel değerleri benimsemek ve ona göre şahsiyetlerini oluşturmak mecburiyetindedir. Doğumu takip eden uzun sosyalleşme dönemi, bireye bu şahsiyeti kendiliğinden kazandırır.

Ancak, zaman içinde gelişen şartlar, meselâ köyden şehre göçler, insanlara önceden mensup oldukları grubun kültürel değerlerini yeniden değerlendirme ihtiyacını hissettirebilir. Bunu yaparken bir yandan gruplarının ortak kültürel değerlerini zenginleştirirler, bir yandan da aynı değerlerin yetersizliklerini dile getirir ve onları eleştirirler. Bu durum, bireylerin tamamını içine alan toplum tarafından yadırganır, bireyle grubu arasında bir hoşnutsuzluk ve giderek çözülme başlar. Ancak getirilen yeni izah ve yorumlar, sosyal yapıdaki değişmelere göre ortaya çıkan ihtiyaçtan gerçekten karşı layabiliy orsa, çözülme kısa sürede atlatılır ve bireyin başarısı takdir edilir, değeri kavranır ve herkesçe benimsenir. Aksi halde çözülme giderek devam eder, gruplar ve kurumlar arası çözülmeye dönüşür.

4- Bireyler ve kurumlar arası çözülme:
Bir toplumda değişmeler alabildiğine devam ediyor, sosyal ihtiyaçlar her geçen gün artıyor, zamanında ve herkesin ortaklaşa benimseyebilecekleri tarzda karşılanmıyorsa, toplumsal hayatın gereği olarak tesis edilmiş kurumlararası ilişkiler de yavaş yavaş çözülmeye başlar. Cemaatçi karakter arzeden köyde örf ve âdetlere göre, hukukta yeri olmamakla birlikte poligamiyi sürdüren bir birey, şehirde bu tür evlilik kurumunun kendisine yüklediği bireysel rolleri yapmakta hukuki açıdan sıkıntı çekecektir.

Bu da ister istemez hukukî baskıyla poligami tarzı evlilik kurumuyla birey arasındaki ilişkilerin çözülmesine neden olacaktır. Hukukla örf ve âdetler arasındaki bu tür uyumsuzluklar belirli bir noktayı aşarsa, çözülme kurumlar arasına sıçrar.

5- Kurumlar arası çözülme:
Kurumlar, değişen zaman ve şartlar içinde kendisinden beklenen fonksiyon ve rolleri artık yerine getiremez duruma gelir; ortaya çıkan ye­ni kurumlar da bunlann ifasına imkân ve­mezse, o zaman kurumlar arası uyumsuzluk başlar ve giderek çözülmeye dönüşür. Os­manlı aile kurumu içinde poligami nedeniyle dünyaya gelen çocuklar ve ikinci eşler, Cumhuriyet inkılaplarıyla oluşan yeni ailede, aile reisinin hane kayıtlarına alınmakta büyük sıkıntılara uğramaları örneğinde görüleceği üzere, hukuk ile örf ve âdetler arasında fazla olmamakla birlikte bir çözülme yaşanmıştır.

12 Eylül öncesinde de benzer bir kurumlar arası koordinasyonsuzluk ve çözülme yaşanmıştır. Halkın güven ve huzurunu sağlamakla görevli emniyet kuvvetlerinin yakaladığı kişiler, adlî kurumların bu kanaate ve hükme katılmamaları sonucu salıverilmekte ve anarşi kurumlararası uyumsuzlukla, çözülmeyle her geçen gün körüklenmekteydi.

SBA