SOSYAL BÜTÜNLEŞME NEDİR?
SOSYAL BÜTÜNLEŞME NEDİR?
Birleşmek, kaynaşmak, birlik, ahenk ve denge içinde bulunmak, yek vücût olmak … gibi manâlara gelen ve Batı dillerindeki “integra- tion”\m karşılığı olan “bütünleşme” sosyolojide, toplumdaki küçük ya da alt gruplar, cemâatler, menfaat birlikleri, müesseseler gibi sosyal yapının çeşitli unsurları arasındaki tamamlanma ve kaynaşma durumunu ifade etmektedir. Başka bir bakımdan sosyal bütünleşme, bir toplumu meydana getiren fertlerin, farklı gruplarının ve daha geniş muhtelif ünitelerin karşılıklı bağımlılık ve ahenk içerisinde bir düzen teşkil edecek şekilde birleşmeleri sürecinden ibarettir. Bir başka açıdan da sosyal bütünleşme, bir toplum ve sosyal grup içinde hakim olan kültürel değerlerin toplumu meydana getiren fertler tarafından alınarak, kendilerine mâl edilmesi ve böylece fertlerin toplumun sos- yo-kültürel değerlerini kazanarak onunla uyumlu bir şekilde yaşama durumuna gelmeleri sürecini ifade etmektedir.
Bir toplumun, sosyal grubun veya sosyal sistemin varlığım ve hayatiyetini devam ettirebilmesi, üyelerinin sistemi meydana getiren kısımların bir arada birbirlerine bağlı kalmalarına yani grubun istikrarına, bir bütün teşkil edecek sûrette kısımların birbirine uymuş veya uydurulmuş olmasına bağlıdır. Sosyal grubun, toplumun istikrarı ve devamı bütünleşme derecesi ile yakından alâkalıdır. Bütünleşme, birbirinden ayrı olan parçaların bir ünite halini almasını temin eden vetiredir. Bu bakımdan sosyal bütünleşme bir çeşit İçtimaî teşkilatlanma vetiresini, çeşitli sosyal faaliyetlerin birbirleriyle olan ahenklilik derecesini ifade etmektedir. Bir toplumun bütünleşmesi, toplum fertlerinin birbirleriyle olan karşılıklı bağlantılarını da ifade ettiğine göre, toplumların bütünleşme ve ahenklilik dereceleri de farklı seviyelerde gerçekleşecektir. Öte yandan sosyal bütünleşme, toplumdaki türlü teşkilatlar ve faaliyetlerin birbirleriyle olan ahenklilik derecesini de ifade ettiğine göre, aynı bir toplumun filan bakımdan oldukça yüksek ve falan bakımdan da daha az derecede, vb. şekillerde bütünleşmiş olabileceğine de işaret etmek gerekir.
Sosyal grupların bütünleşmesinde çeşitli iç ve dış faktörler rol alır. Meselâ bütünleşmede üyelerin sayısı çok önemlidir. Aynı şekilde mekân birliği de bütünleşmeyi sağlayıcı faktörlerdendir. Bütünün parçalarının birbirine benzemesi demek olan homojenlik de bütünleşmede oldukça etkili olan temel bir faktördür. Hakikaten, meselâ kültürel bakımdan heterojen olan grupların ileri derecede bir bütünleşmeyi gerçekleştirmesi pek mümkün olmamaktadır. Mütecanis bir kültürde yeni kültürel unsurların yayılması toplumda hızlı bir sosyal değişmeyi yaratmakta, gayri mütecanisliği artırmakta ve bütünleşmeyi güçleştirmektedir. Aynı şekilde, toplumdaki ileri derecede bir sosyal mobi- lite ve akıcılık da sosyal bütünleşmeyi güçleştiren faktörler arasında yer almaktadır. Sosyal gurubun bütünleşmesinde liderlik ve disiplinin önemi büyüktür. Bütünleşme sürecinde psikolojik faktörler de önemli rol oynarlar. Meselâ, fertlerin tatmin veya tatminsizlik duyguları, güvenlik duygusu, moral … gibi unsurlar toplumda birlik şuurunun kesafetini etkilemektedirler. Nihayet, ulaştırma ve haberleşme vasıtaları da, bir toplumda kitle kültürünün yaratılması ve yaygınlaştırılmasında ve böylece sosyo-kültürel bütünleşmenin sağlanmasında oldukça etkilidirler.
Bütün bu hususlar göz önüne alındığında, toplumlarda çeşitli sosyal bütünleşme tiplerinin ortaya çıkmakta olduğu da kolayca anlaşılır. Bir topluma mensup kişilerin fiil ve davranışlarının, o toplumun ilişkilerini yöneten normlarla ahenkli bir şekilde koordine edilmiş olması halinde ortaya çıkan bütünleşmeye “normatif bütünleşme” adı verilmektedir. Parsons’a göre, toplumda böyle bir bütünleşmenin meydana gelebilmesi, toplumun ortak değerlerinin, sosyal sistemlerin yapısal unsurlarında müesseseleşmiş olması şartına bağlıdır. Toplumda yüksek derecede bir normatif bütünleşme sosyal istikrarı ve böyle- ce sosyal sistemin sürekliliğini sağlar. Çünkü bu yolla toplum üyelerinin sosyal normlar üzerinde ittifakı temin edilmiş olacağı gibi, aynı zamanda bu normların nesilden nesile intikali ve müstakbel nesillerin onlara uygun hareketi de sağlanmış ve böylece sosyal sistem devamlılık kazanmış olacaktır.
Bir başka entegrasyon şekli “fonksiyonel bütünleşme”dir. Burada fertlerin mensup bulundukları toplumda işgal ettikleri mevkiler ve oynadıkları roller itibariyle yani sosyal fonksiyonları bakımından birbirlerini karşılıklı olarak tamamlamaları söz konusudur. Buna göre fonksiyonel bütünleşme, toplumdaki iş bölümünün ahenkli bir şekilde gerçekleşmesinin bir sonucu olmaktadır. Maamafih orada, toplumun her çeşit normları, müesseseleri ve değerlerinin önemli bir rol oynadıkları da muhakkaktır. Buna göre fonksiyonel bütünleşme, kültür unsurlarının cemiyet mekanizmasını ahenkli bir biçimde işler hale getirecek şekilde birer fonksiyon ifa etmeleri neticesinde ortaya çıkan sosyal entegrasyonu ifade etmektedir.
Her halükârda bütünleşmede kültür unsurları önemli bir rol almaktadır ve kültürün maddi unsurlarının yanı sıra manevî unsurlarının da ahenkli bir bütün teşkil edecek sûrette “bir manâ etrafında toplanarak bir birlik meydana getirmeleri” halinde ortaya çıkan bütünleşme halinde ortaya çıkan bütünleşme şekli en uyumlu sosyal bütünleşme modeli olarak vasıflandırmaktadır. Zira, kültürün çeşitli unsurları arasındaki münasebetin bir makinenin parçaları arasındaki münasebet kadar sıkı olduğu fonksiyonel bütünleşme, unsurlar ve gruplar arasında kuvvetli bir manevî birliği icap ettirmediği halde, bir manâ etrafında sosyal bütünleşme halinde unsurların bir fonksiyon icabı bütünleşmesinin ötesinde, ihtiva ettikleri öz karakterleri itibariyle birbirlerini tamamlamaları söz konusu olup, burada adetâ unsurların birbirlerini tamamlayarak bir birlik ve bütünlük oluşturmaları, bir sanat eserinin çeşitli unsurlarının ahenkli ve bediî bir tarzda bir araya gelerek bir eser meydana getirmelerine benzetilmektedir.[1] Bir manâ etrafında mükemmel bir şekilde bütünleşmede ise, hiç şüphesiz toplumun manevî kültür unsurları arasında önemli bir mevkie sahip bulunan ve toplumdaki temel rollerinden biri bağlayıcılık fonksiyonunda toplanan din, temel faktörlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır ki, bu husus bizi, sosyal bütünleşmenin din ile olan münasebetleri konusuna götürmektedir.
[1] A. Kurtkan, Genel Sosyoloji, İstanbul, 1976, s. 292-301.