Felsefe Yazıları

Siyasal-Politik Antropoloji Nedir? Tanımı

Ruyalar/antropoloji-siyasal SİYASAL ANTROPOLOJİ

Siyasal antropoloji, sosyal ve kültürel antropolojinin bir koludur. Antropolojinin ve ana dallarının son 40-50 yılda süratle gelişmesi, bazı karma yaklaşımlara yol açmıştır. Siyasal antropoloji de, ekonomik antropoloji, hukuk ve eğitim antropolojileri gibi klasik sistem görüşüne ve ilkesine bağlı kalan karma yaklaşımlardan biri olup, siyasal yapıların ve rollerin farklılıkları ve benzerlikleri üzerinde durarak karşılaştırmalar yapmayı amaçlamıştır.

Önceleri incelemeye konu olan ilkel toplumlarda, siyasal kurumların, uygulamaların ve rollerin diğer sosyal kurumlardan, uygulamalardan ve rollerden ayrışmamış olması, antropologları, siyasal alanı toplanan ortak verilerden çıkarmaya zorlamıştır. Karşılanan bu zorluk karşısında, siyasal antropolojinin varlığını bile inkar edebilmiş olan ünlü siyaset bilimci David Easton’a göre, siyaset bilimi ile antropoloji arasındaki farklılık, siyaset biliminin dikkatini siyasal olarak tanımladığı sınırlı sayıda kurum üzerinde toplamasından, antropolojinin ise çok işlevli (amaçlı) kurumlarda elde edilen verilerden yola çıkarak kaşılaştırmalara girmesi ve çeşitli sonuçlara ulaşırken kullandığı formülün siyasal olarak tanımladığı tüm elemanları içermesini beklemesinden kaynaklanmaktadır. Siyaset bilimcinin siyasal kurumları çözümlediği yerde, antopolog, siyasal gruplanmaları veya siyasaları diğer sosyal faaliyetler arasından ayırmak durumundadır. Siyasal davranışı diğer sosyal davranış türlerinden ayırmanın kolaylaşması, ancak, 1930’Iarda, büyük ölçekli, merkezileşmiş ve kendilerini Avrupalı krallıklara, prensliklere veya cumhuriyetlere bağlayan, işlevsel olarak farklılaşmış siyasal birimlere sahip toplumlarla karşılaşması sonucu gerçekleşmiştir.

Başlangıçta, siyasal alanı diğer sosyal alanlardan ayırma zorluğu, antropologları, çok çeşitli siyasal sistemler için geçerli olabilecek bir terminoloji üzerinde çalışmaya itmiştir. Farklı siyasal sistemleri birbirlerinden ayıran özellikleri açıklayarak karşılaştırmaları için gerekli tipolojileri kurmaya uğraşan antropologların ilgisi kaçınılmaz olarak, siyasal kurumların ideal olarak oynadıktan rollerin tanımlanmasına kaymıştır. Dolayısıyla “anayasalara” ve siyasetin çatışmacı yönünden ziyade sosyal kontrol mekanizmalarına yönelinmiştir. Siyasal antropoloji, özellikle, toplumları ahlaki sistemler olarak değerlendiren ve bir topluma bakarken öncelikle, onun bütünlüğü, devamlılığı ve sahip olduğu ortak değerler üzerinde duran Durkheim okulunun, yoğun teorik etkisi altında kalmıştır. Bu yaklaşıma göre, herhangi bir toplumun temel amacı, varolan düzenin devamlılığını korumaktır, siyasal eylem de bu amaca hizmet eden bir harekettir. Sonuçta, 1940-1960 arasındaki döneme, tipoloji çalışmaları ve siyasal yapıların bir denge varsayımı ile incelenmesi egemen olmuştur.

Antropologları, siyasetin çatışmacı yönünü gözardı ederek, sosyal kontrol mekanizmalarını incelemeye yönelten bir diğer önemli faktör ise, üzerinde çalıştıkları toplumlarda, sömürgeci güçlerin yerel siyasi kurumlan muhafaza etmekle beraber, onları kendi istedikleri yönde, farklı çıkarların çatıştığı ve muhalefetin ifade edildiği bir araç olarak değil, birer yönetsel mekanizma olarak kullanmalarıdır.

Ruyalar/siyasal-antropoloji” 146″ 171″ İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, sömürgeciliğin çöküşü ile birlikte bu toplumlarda hızla siyasal partilerin ve yeni siyasal rejim­lerin ortaya çıkması sonucu, siyasal antropolojinin çalışma alanı da köklü bir değişikliğe uğramıştır. 1950’lerin sonunda, ulusal siyasal partiler ve onlann yerel siyasal olaylara etkisi üzerinde çalışmalar yoğunlaşmıştır. 1960’dan sonraki dönemde ise, sosyal değişim, siyasal partiler, hizipler ve siyasal manevra ile ilgili bir teorinin geliştirilmesine büyük ilgi duyulmuştur. Siyasal gücü ele geçirmek için yapılan mücadele üzerinde çalışılmaya başlanması ile, siyasal karar alma mevkilerini ele geçirmek veya denetlemek için yapılan mücadelenin, siyasal kararların uygulanması aşamasından ayn olarak ele alınması hayati bir önem kazanmıştır. Michael G. Smith, “Zazzau’da Hükümet: 1800” adlı eseriyle 1960’larda, hükümet ile geniş anlamda siyaset arasında, işlemsel olarak belirtilmesi gereken analitik farklılığı ilk ortaya koyan antropologlardan biri olmuştur.

SBA