SİYASAL KATILMA
SİYASAL KATILMA
Siyasal katılma,
toplum üyelerinin siyasal sistemde karar alıcıların aldıkları ve alacakları
kararlan etkilemek için giriştikleri faaliyet ve eylemlerin tümünü içeren kavramdır.
Siyasal katılmayı, olağan ve olağandışı siyasal katılma olarak iki ana grupla
incelemek mümkündür. Olağan siyasal katılımdan kastedilen, siyasal rejim
tarafından konulmuş kural ve normlara uygun olan eylemlerdir. Oy vermek,
siyaset hakkında başkalarıyla konuşmak, tanışmak, siyasal sistemdeki görevli
kişilerle temas kurmak, seçim kampanyalarına katılmak ve siyasal sistemi
etkilemek üzere örgütlenmek gibi faaliyetler olağan siyasal katılmanın
örnekleridir. Bazı siyaset bilimcileri, olağan katılma türlerini basitten
gelişmişe doğru bir olgunluk sırasına koyarak incelemişlerdir. Böyle bir
sıralama aynı zamanda, daha basit katılma türlerini gerçekleştirenlerin,
bunların hiç gerçekleştirmeyenlere nazaran gelişmiş katılma türlerine daha kolay
yönelecekleri iddiasını da içermektedir. Ancak, her ülkenin kendine özgü bir
sosyoekonomik ve kurumsal yapısı olduğu düşünüldüğünde, her toplum açısından
geçerli ortak bir sıralamadan söz etmenin oldukça güçleştiği görülmektedir.
Siyasal katılma
faaliyetlerinin anlamı
ve yaygınlığı ülkeden ülkeye değişebilmektedir, örneğin, Amerika Birleşik
Devletleri’nde seçim kampanyalarına katılma yaygın ve önemli bir faaliyet iken,
Türkiye’de aynı etkinliği görememekteyiz. Öte yandan, Türkiye’deki oy verme
oranı pek çok batılı gelişmiş ülkeyi geride bırakabilmektedir. Türkiye’de
yapılan bir araştırmada, en çok yaygınlık kazanan faaliyetlerin, oy verme,
siyaset hakkında başkalarıyla tartışma ve siyasal sistemdeki ilgili kişilerle
temas olduğu bulunmuştur.
Ayrıca, siyasal
katılma faaliyetlerinin anlamı farklı siyasal rejimlere göre de değişmektedir.
Örneğin, oy vermek, siyasal demokrasilerde, rekabet içindeki farklı siyasal
kadrolar arasından yöneticilerin seçimi anlamına gelirken, siyasal rekabete kapalı
toplumlarda, sadece iktidarın onaylanmasını ifade etmektedir.
Olağandışı siyasal
katılma faaliyetleri, toplu dilekçe verme, bildiri, boykot, miting, işgal, çete
savaşı, devrim ve kişi veya toplu-luklarca yasalara bilerek uyulmaması olarak
sayılabilir. Bireyleri siyasal rejim tarafından konulmuş kural ve normlara
aykırı faaliyetler göstermeye ilen başlıca nedenler olarak, siyasal sistemden
hoşnutsuzluk, toplum içindeki farklı grupların uzlaşama-malan, bazı grupların
siyasal katılımlarının engellenmesi, siyasal sisteme yabancılaşmak, ya da
olağan yollardan katılmayı be-cerememek gösterilmektedir.
Siyasal katılma
faaliyetleri, bireyin kişisel isteğini ve tercihini yansıtan bağımsız faaliyetler
olabileceği gibi, başkalarının baskısıyla gerçekleşen bağımlı eylemler de
olabilmektedir. Örneğin, Jae-on Kim’in pek çok farklı ülkede yaptığı
araştırmalar, oy verme davranışının geleneksel bir bağlamda, siyasaldan çok
sosyal bir davranış olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Kişi ya siyaset
hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığından, ya da kendi üzerinde otorite kabul
ettiği, aile büyüğü, evin erkeği, köyün ağası gibi kişilerin yoğun baskısını
hissettiğinden dolayı, bağımsız iradesinin dışında, onların uyardığı yönde
davranış gösterebilmektedir. Türk köylerinde olağandışı oy verme davranışım
inceleyen Cenap Nuhrat da uyarılmış oylamanın özellikle geri kalmış yörelerde
ağırlık kazandığını gösteren veriler bulmuştur. Siyaset bilimciler, uyarılmış oylamayı
geleneksel, otonom (bağımsız) oylamayı ise çağdaş, modern bir toplumun
göstergesi olarak ele almaktadırlar.
Siyasal katılmayı
etkileyen başlıca faktörler arasında, sosyo-ekonomik değişkenlerden, yaştan,
cinsiyetten, bölgesel ve etnik farklılıklardan ve siyasal sistemin yapısı ve
işleyişi ile ilgili olan değişkenlerden sözedilebilir.
Sosyo-ekonomik
değişkenler arasında özellikle, gelir, eğitim, meslek, cinsiyet ve yerleşme
birimi değişkenlerinin diğerlerine nazaran daha önemli etkilere sahip olduğu
görülmektedir. Bu değişkenlerin siyasal katılmaya etkisi, katılmanın
yoğunluğuna ve yönüne olmak üzere iki farklı alanda ortaya çıkmaktadır. Gelir,
eğitim, meslek, cinsiyet ve yerleşme birimi değişkenlerinin siyasal katılmanın
yoğunluğu ile ilgili olarak şu etkilerde bul unduk lan saptanmıştır: Kişinin
geliri arttıkça daha üst düzeyde katılma türlerine yönelmesi mümkündür. Eğitim
düzeyinin artması, siyasal katılmayı uyarıcı yönde bir etkide bulunmaktadır.
Eğitim ve geliri tamamlayan üçüncü bir sosyo-ekonomik değişken olan mesleğin
çeşitli nitelikleri de
kişinin siyasal katılmasını etkilemektedir. Bazı meslekler siyasal sistemin
eylemlerinden diğerlerine göre çok daha fazla etkilendiklerinden, bu meslekleri
icra edenlerin siyasete daha yoğun bir katılma göstermesi mümkündür. Diğer
yandan, toplu halde çalışanlar kendi gruplarının çıkarlarını daha iyi
algılamakta ve siyasal sistemi kendi lehlerine etkilemek için daha faal bir
siyasal katılma içine girebilmektedirler. Bunların yanı sıra, siyasal alanda
da geçerli olabilecek yetenek ve becerilere dayalı mesleklerde çalışan kişilerin,
mesleklerinden ayrıldıktan sonra siyasal partilerde faal görevler
üstlendikleri görülmektedir. Meslek, gelir ve eğitim değişkenlerinin
birbirleriyle olan yakın ilişkisi, onların siyasal katılmaya olan etkilerinin
bir arada ele alınmasını gerektirmiş ve “sosyal statü” bileşik
değişkeni bu ihtiyacı karşılamak için kullanılmaya başlanmıştır.
Siyasal katılmayı
etkileyen bir diğer etken, yerleşme birimidir. Kentli kişinin köyde
yaşayanlara oranla daha iyi eğitim ve haberleşme imkânlarına sahip olduğu ve
toplu iş yerlerinde çalıştığı, gönüllü kuruluşlara üye olduğu düşünülerek, bu
faktörlerin onu katılma yönünde uyardığı iddia edilmekteyse de bunun
istisnalanyla karşılaşılmaktadır. Örneğin, oy kullanma oranı kırsal alanda
kentlere nazaran çok daha yüksek olabilmektedir.
Cinsiyet değişkeninin
siyasal katılmanın yoğunluğu üzerindeki etkisine gelince, burada kadınların
erkeklere kıyasla siyasal katılma faaliyetlerinde daha az bulundukları
gözlemlenmiştir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, kadın olmaktan ziyade
erkeklerden daha az eğitimli olmanın siyasal katılma üzerindeki etkisidir.
Yaş değişkeni İle
ilgili olarak da, genellikle 25 yaşına kadar düzensiz ve düşük düzeyde bir
siyasal katılma, orta yaş grubunda siyasete daha yoğun ilgi, 60 yaşından sonra
ise giderek azalan bir ilgi gözlemlenmektedir. Burada da yaş gruplarının
evrensel olmaması ve yaş gruplarının kentsel ve kırsal gibi çeşitli alt
gruplara da böl üne bilmesi, genellemeler yapmayı güçleştirmektedir.
Siyasal katılmanın
yönü söz konusu olduğunda, sosyo-ekonomik değişkenlerin başlıca şu etkilerine
değinilmektedir: Gelir, meslek ve eğitimin aynı yönde etki yapacağını söylemek
zor olmakla beraber, gelir ve meslek “sosyal sınıf değişkeni altında birleştirildiğinde,
örneğin, İngiltere’de siyasal parti tercihi ile sosyal sınıf arasında bir İlişki
bulunduğundan söz edilebilir. Buradaki varsayım, sosyal sınıfı yüksek olanların
tutucu partileri tutacağı, işçilerin, emekçilerin ise kendi sınıfsal
çıkarlarını yansıtan partilere yöneleceği yolundadır. Ancak, tutucu partilerin
işçi kesiminden aldığı destek, bu varsayım hakkında şüpheler uyandırmaktadır.
Öte yandan, maden işçileri, balıkçılar gibi toplumsal grupların, disiplinli
bir şekilde aynı partiyi tuttukları da gözlemlenmiştir. Gelir ve meslek
dışındaki üçüncü sosyo-ekonomik değişken olan eğitimin etkisine gelince,
eğitimin artmasıyla, kişilerin siyasal sistem hakkında daha bilgili olacağı ve
sistemin kurallarına daha çok bağlılık göstereceği beklenmektedir. Fakat,
eğitim kimi zaman, örneğin, okumamış kişilerin siyasal sistemde aktif rol
almaması gerektiğine inanç gibi aslında amaçlanmayan bir siyasal kapsam da
aktarabilmektedir.
Yerleşme biriminin
siyasal katılmanın yönüne etkisi, yerleşme birimi büyüdükçe
toplumsal baskıların
azalması ve dolayısıyla birbirinden farklı görüşlerin oluşmasına daha fazla
imkân tanınması şeklindedir.
Cinsiyetle ilgili
olarak da, kadınların daha tutucu ve dinsel öğelere önem veren partilere
yöneldikleri görülmektedir. Yaşlanmayla birlikte ise, bireylerin görüşlerinin
ve siyasal tercihlerinin katılaştığı dikkat çekmektedir.
Siyasal katılmanın
yönü üzerinde dinsel-etnik ve bölgesel faktörler de etkili olabilmektedir.
Yaşamında en büyük ağırlığı, bağlı olduğu dine veya etnik gruba veren bireylerin
bu değerleri önemseyen partilere yönelmesi olağandır. Farklı bölgelerin de kimi
zaman diğer değişkenlerden bağımsız olarak siyasal tercihi yönlendirdiği görülmüştür.
ABD’nin güney eyaletlerinde Demokrat Parti’nih üstünlüğü buna verilecek
örneklerden birisidir,
Sosyo-ekonomik
faktörlerin siyasal katılma üzerindeki etkisi hep aynı yönde ve birbirlerini
destekler şekilde de gerçekleşmemektedir. Bireyler çoğu zaman sosyo ekonomik
faktörlerin çelişik etkilerine, “çapraz baskılarına” maruz
kalmaktadır. Örneğin, meslek bireyin siyasal tercihini belli bir yöne doğru
iterken, önem verdiği dinsel inançtan başka bir yöne doğru gitmeye
zorlayabilmektedir. Bireyler bu baskılar karşısında ya kararsız kalarak siyasal
katılma faaliyetlerinden çekilmekte, ya da kendi üzerlerinde etkisi en fazla
olan faktörün gerektirdiği yönde tercihlerini kullanmaktadırlar.
Sosyo-ekonomik
etkenlerin siyasal katılma ile ilişkisi; psikolojik etkenlerden de tamamen
bağımsız sayılamaz, örneğin, çevrelerini etkileyebildiklerini ve denetleyebildiklerini
düşünen kimseler her türlü
toplumsal faaliyete
daha açık kimseler olduklarından, bunların daha yoğun bir siyasal katılma
faaliyetinde bulunması beklenir. Sosyal girişkenlik duygusu da etkinlik
duygusuna benzer sonuçlar vermektedir. Bu kamçılayıcı psikolojik güdülerin yanı
sıra siyasal katılmadan uzaklaştırıcı psikolojik etkilerde bulunan duygular da
mevcuttur, örneğin, kişinin kendisini siyasal sistemden ve toplumdan
yabancılaşmış görmesi veyahut ilgisiz ve kayıtsız bir psikoloji içinde
bulunması onu katılmadan engelleyebilmektedir.
Siyasal katılmayı
etkileyen faktörler arasında son olarak siyasal sistemin yapısı ve işleyişi
ile ilgili faktörlere değinilebilir. Her siyasal sistem sayısal katılma
sürecini çeşitli yasalarla düzenler ve bu kurallarla siyasal katılma
faaliyetlerinin sınırlan belirlenir. Gelişmiş bir siyasal katılma faaliyeti
olarak kabul edilen örgütleşmeyi örnek olarak alırsak, bu konuda bazı ülkeler
belirli ideolojilerin, ırk, din ve etnik ayrılıkların siyasal ör-gütleşmeye
yansımasına izin vermemektedirler. Siyasal sistemin işleyişi de siyasal
katılmayı çeşitli yönlerden etkilemektedir, örneğin, partilerarası rekabetin
yoğun olduğu dönemlerde veya iktidardaki parti yahut partilerin değişmesinin
sözkonusu olduğu durumlarda, siyasal ilgiyle birlikte siyasal katılmanın da
arttığı ileri sürülmektedir.
(SBA) Bk, Siyaset