Felsefe Yazıları

Siyasal Katılma Nedir?

SİYASAL KATILMA

Ruyalar/referandum” 165″ 153″

Siyasal katılma, toplum üyelerinin siyasal sistemde karar alıcıların aldıkları ve alacakları kararlan etkilemek için giriştikleri faaliyet ve eylemlerin tümünü içeren kavramdır. Siyasal katılmayı, olağan ve olağandışı siyasal katılma olarak iki ana grupla incelemek mümkündür. Olağan siyasal katılımdan kastedilen, siyasal rejim tarafından konulmuş kural ve normlara uygun olan eylemlerdir. Oy vermek, siyaset hakkında başkalarıyla konuşmak, tanışmak, siyasal sistemdeki görevli kişilerle temas kurmak, seçim kampanyalarına katılmak ve siyasal sistemi etkilemek üzere örgütlenmek gibi faaliyetler olağan siyasal katılmanın örnekleridir. Bazı siyaset bilimcileri, olağan katılma türlerini basitten gelişmişe doğru bir olgunluk sırasına koyarak incelemişlerdir. Böyle bir sıralama aynı zamanda, daha basit katılma türlerini gerçekleştirenlerin, bunların hiç gerçekleştirmeyenlere nazaran gelişmiş katılma türlerine daha kolay yönelecekleri iddiasını da içermektedir. Ancak, her ülkenin kendine özgü bir sosyo­ekonomik ve kurumsal yapısı olduğu düşünüldüğünde, her toplum açısından geçerli ortak bir sıralamadan söz etmenin oldukça güçleştiği görülmektedir. Siyasal katılma faaliyetlerinin anlamı ve yaygınlığı ülkeden ülkeye değişebilmektedir, örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde seçim kampanyalarına katılma yaygın ve önemli bir faaliyet iken, Türkiye’de aynı etkinliği görememekteyiz. Öte yandan, Türkiye’deki oy verme oranı pek çok batılı gelişmiş ülkeyi geride bırakabilmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada, en çok yaygınlık kazanan faaliyetlerin, oy verme, siyaset hakkında başkalarıyla tartışma ve siyasal sistemdeki ilgili kişilerle temas olduğu bulunmuştur.

Ayrıca, siyasal katılma faaliyetlerinin anlamı farklı siyasal rejimlere göre de değişmektedir. Örneğin, oy vermek, siyasal demokrasilerde, rekabet içindeki farklı siyasal kadrolar arasından yöneticilerin seçimi anlamına gelirken, siyasal rekabete kapalı toplumlarda, sadece iktidarın onaylan­masını ifade etmektedir.

Olağandışı siyasal katılma faaliyetleri, toplu dilekçe verme, bildiri, boykot, miting, işgal, çete savaşı, devrim ve kişi veya topluluklarca yasalara bilerek uyulmaması olarak sayılabilir. Bireyleri siyasal rejim tarafından konulmuş kural ve normlara aykırı faaliyetler göstermeye ilen başlıca nedenler olarak, siyasal sistemden hoşnutsuzluk, toplum içindeki farklı grupların uzlaşamamaları, bazı grupların siyasal katılımlarının engellenmesi, siyasal sisteme yabancılaşmak, ya da olağan yollardan katılmayı becerememek gösterilmektedir.

Siyasal katılma faaliyetleri, bireyin kişisel isteğini ve tercihini yansıtan bağımsız faaliyetler olabileceği gibi, başkalarının baskısıyla gerçekleşen bağımlı eylemler de olabilmektedir. Örneğin, Jaeon Kim’in pek çok farklı ülkede yaptığı araştırmalar, oy verme davranışının geleneksel bir bağlam­da, siyasaldan çok sosyal bir davranış olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Kişi ya siyaset hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığından, ya da kendi üzerinde otorite kabul ettiği, aile büyüğü, evin erkeği, köyün ağası gibi kişilerin yoğun baskısını hissettiğinden dolayı, bağımsız iradesinin dışında, onların uyardığı yönde davranış gösterebilmektedir. Türk köylerinde olağandışı oy verme davranışım inceleyen Cenap Nuhrat da uyarılmış oylamanın özellikle geri kalmış yörelerde ağırlık kazandığını gösteren veriler bulmuştur. Siyaset bilimciler, uyarılmış oylamayı geleneksel, otonom (bağımsız) oylamayı ise çağdaş, modern bir toplumun göstergesi olarak ele almaktadırlar.

Siyasal katılmayı etkileyen başlıca faktörler arasında, sosyo-ekonomik değişkenlerden, yaştan, cinsiyetten, bölgesel ve etnik farklılıklardan ve siyasal sistemin yapısı ve işleyişi ile ilgili olan değişkenlerden sözedilebilir.

Sosyo-ekonomik değişkenler arasında özellikle, gelir, eğitim, meslek, cinsiyet ve yerleşme birimi değişkenlerinin diğerlerine nazaran daha önemli etkilere sahip olduğu görülmektedir. Bu değişkenlerin siyasal katılmaya etkisi, katılmanın yoğunluğuna ve yönüne olmak üzere iki farklı alanda ortaya çıkmaktadır. Gelir, eğitim, meslek, cinsiyet ve yerleşme birimi değişkenlerinin siyasal katılmanın yoğunluğu ile ilgili olarak şu etkilerde bulundukları saptanmıştır: Kişinin geliri arttıkça daha üst düzeyde katılma türlerine yönelmesi mümkündür. Eğitim düzeyinin artması, siyasal katılmayı uyarıcı yönde bir etkide bulunmaktadır. Eğitim ve geliri tamamlayan üçüncü bir sosyo-ekonomik değişken olan mesleğin
çeşitli nitelikleri de kişinin siyasal katılmasını etkilemektedir. Bazı meslekler siyasal sistemin eylemlerinden diğerlerine göre çok daha fazla etkilendiklerinden, bu meslekleri icra edenlerin siyasete daha yoğun bir katılma göstermesi mümkündür. Diğer yandan, toplu halde çalışanlar kendi gruplarının çıkarlarını daha iyi algılamakta ve siyasal sistemi kendi lehlerine etkilemek için daha faal bir siyasal katılma içine girebimektedirler. Bunların yanı sıra, siyasal alanda da geçerli olabilecek yetenek ve becerilere dayalı mesleklerde çalışan kişilerin, mesleklerinden ayrıldıktan sonra siyasal partilerde faal görevler üstlendikleri görülmektedir. Meslek, gelir ve eğitim değişkenlerinin birbirleriyle olan yakın ilişkisi, onların siyasal katılmaya olan etkilerinin bir arada ele alınmasını gerektirmiş ve “sosyal statü” bileşik değişkeni bu ihtiyacı karşılamak için kullanılmaya başlanmıştır.

Siyasal katılmayı etkileyen bir diğer etken, yerleşme birimidir. Kentli kişinin köy­de yaşayanlara oranla daha iyi eğitim ve haberleşme imkânlarına sahip olduğu ve toplu iş yerlerinde çalıştığı, gönüllü kuruluşlara üye olduğu düşünülerek, bu faktörlerin onu katılma yönünde uyardığı iddia edilmekteyse de bunun istisnalanyla karşılaşılmaktadır. Örneğin, oy kullanma oranı kırsal alanda kentlere nazaran çok daha yüksek olabilmektedir.

Cinsiyet değişkeninin siyasal katılmanın yoğunluğu üzerindeki etkisine gelince, burada kadınların erkeklere kıyasla siyasal katılma faaliyetlerinde daha az bulundukları gözlemlenmiştir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, kadın olmaktan ziyade erkeklerden daha az eğitimli olmanın siyasal katılma üzerindeki etkisidir.

Yaş değişkeni İle ilgili olarak da, genellikle 25 yaşına kadar düzensiz ve düşük düzeyde bir siyasal katılma, orta yaş grubunda siyasete daha yoğun ilgi, 60 yaşından sonra ise giderek azalan bir ilgi gözlemlenmektedir. Burada da yaş gruplarının evrensel olmaması ve yaş gruplarının kentsel ve kırsal gibi çeşitli alt gruplara da böl üne bilmesi, genellemeler yapmayı güçleştirmektedir.

Siyasal katılmanın yönü söz konusu olduğunda, sosyo-ekonomik değişkenlerin başlıca şu etkilerine değinilmektedir: Gelir, meslek ve eğitimin aynı yönde etki yapacağını söylemek zor olmakla beraber, gelir ve meslek “sosyal sınıf değişkeni altında birleştirildiğinde, örneğin, İngiltere’de siyasal parti tercihi ile sosyal sınıf arasında bir İlişki bulunduğundan söz edilebilir. Buradaki varsayım, sosyal sınıfı yüksek olanların tutucu partileri tutacağı, işçilerin, emekçilerin ise kendi sınıfsal çıkarlarını yansıtan partilere yöneleceği yolundadır. Ancak, tutucu partilerin işçi kesiminden aldığı destek, bu varsayım hakkında şüpheler uyandırmaktadır. Öte yandan, maden işçileri, balıkçılar gibi toplumsal grupların, disiplinli bir şekilde aynı partiyi tuttukları da gözlemlenmiştir. Gelir ve meslek dışındaki üçüncü sosyo-ekonomik değişken olan eğitimin etkisine gelince, eğitimin artmasıyla, kişilerin siyasal sistem hakkında daha bilgili olacağı ve sistemin kurallarına daha çok bağlılık göstereceği beklenmektedir. Fakat, eğitim kimi zaman, örneğin, okumamış kişilerin siyasal sistemde aktif rol almaması gerektiğine inanç gibi aslında amaçlanmayan bir siyasal kapsam da aktarabilmektedir.

Yerleşme biriminin siyasal katılmanın yönüne etkisi, yerleşme birimi büyüdükçe toplumsal baskıların azalması ve dolayısıyla birbirinden farklı görüşlerin oluşmasına daha fazla imkân tanınması şeklindedir.

Cinsiyetle ilgili olarak da, kadınların daha tutucu ve dinsel öğelere önem veren partilere yöneldikleri görülmektedir. Yaşlanmayla birlikte ise, bireylerin görüşlerinin ve siyasal tercihlerinin katılaştığı dikkat çekmektedir.

Siyasal katılmanın yönü üzerinde dinsel-etnik ve bölgesel faktörler de etkili olabilmektedir. Yaşamında en büyük ağırlığı, bağlı olduğu dine veya etnik gruba veren bireylerin bu değerleri önemseyen partilere yönelmesi olağandır. Farklı bölgelerin de kimi zaman diğer değişkenlerden bağımsız olarak siyasal tercihi yönlendirdiği görülmüştür. ABD’nin güney eyaletlerinde Demokrat Parti’nih üstünlüğü buna verilecek örneklerden birisidir,

Sosyo-ekonomik faktörlerin siyasal katılma üzerindeki etkisi hep aynı yönde ve birbirlerini destekler şekilde de gerçekleşmemektedir. Bireyler çoğu zaman sosyo ekonomik faktörlerin çelişik etkilerine, “çapraz baskılarına” maruz kalmaktadır. Örneğin, meslek bireyin siyasal tercihini belli bir yöne doğru iterken, önem verdiği dinsel inançtan başka bir yöne doğru gitmeye zorlayabilmektedir. Bireyler bu baskılar karşısında ya kararsız kalarak siyasal katılma faaliyetlerinden çekilmekte, ya da kendi üzerlerinde etkisi en fazla olan faktörün gerektirdiği yönde tercihlerini kullanmaktadırlar.

Sosyo-ekonomik etkenlerin siyasal katılma ile ilişkisi; psikolojik etkenlerden de tamamen bağımsız sayılamaz, örneğin, çevrelerini etkileyebildiklerini ve denetleyebildiklerini düşünen kimseler her türlü
toplumsal faaliyete daha açık kimseler olduklarından, bunların daha yoğun bir siyasal katılma faaliyetinde bulunması beklenir. Sosyal girişkenlik duygusu da etkinlik duygusuna benzer sonuçlar vermektedir. Bu kamçılayıcı psikolojik güdülerin yanı sıra siyasal katılmadan uzaklaştırıcı psikolojik etkilerde bulunan duygular da mevcuttur, örneğin, kişinin kendisini siyasal sistemden ve toplumdan yabancılaşmış görmesi veyahut ilgisiz ve kayıtsız bir psikoloji içinde bulunması onu katılmadan engelleyebilmektedir.

Siyasal katılmayı etkileyen faktörler arasında son olarak siyasal sistemin yapısı ve işleyişi ile ilgili faktörlere değinilebilir. Her siyasal sistem sayısal katılma sürecini çeşit­li yasalarla düzenler ve bu kurallarla siyasal katılma faaliyetlerinin sınırlan belirlenir. Gelişmiş bir siyasal katılma faaliyeti olarak kabul edilen örgütleşmeyi örnek olarak alırsak, bu konuda bazı ülkeler belirli ideolojilerin, ırk, din ve etnik ayrılıkların siyasal örgütleşmeye yansımasına izin vermemektedirler. Siyasal sistemin işleyişi de siyasal katılmayı çeşitli yönlerden etkilemektedir, örneğin, partilerarası rekabetin yoğun olduğu dönemlerde veya iktidardaki parti yahut partilerin değişmesinin sözkonusu olduğu durumlarda, siyasal ilgiyle birlikte siyasal katılmanın da arttığı ileri sürülmektedir.

SBA