Kimdir

Simon Bolivar kimdir?

Simon Bolivar kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (17831830) Venezuelalı asker ve siyaset adamı. Güney ve Orta Amerika’da beş ülke­nin bağımsızlık savaşma önderlik et­miştir. Temmuz 1783’te Venezuela’da, Caracas ken­tinde doğdu, 17 Aralık 1830’da Kolombiya’da Santa Marta’da öldü. Venezuela’ya yerleşmiş, Bask kökenli çok zengin soylu bir ailenin çocuğuydu. Üç yaşındayken babası­nı, 6 yıl sonra da annesini kaybetti. Dayısı tarafından yetiştirildi ve özel öğretmenlerden ders aldı. Öğret­menlerinden Simon Rodriguez’den önemli ölçüde etkilendi ve onun yardımıyla Jcan-Jacques Rousscau’ vu ve 18.yy liberal düşüncesini tanıdı.

1799’da 16 yaşındayken davısıyla birlikte eğiti­mini tamamlamak üzere İspanya’ya gitti. 1801 ’de bir İspanyol soylusunun kızıyla evlendi. Birlikte Caracas’ a döndüler. Evlendikten bir yıl sonra karısı ölünce, 18C4’te yeniden Avrupa’ya gitti. Fransız Devrimi’yle yaygınlaşan düşüncelerin etkisi altındaydı. I.Napole- on’un imparator ilan edilerek taç giyme törenini izledi ve Napoleon’un gücüne hayranlık duydu.

Paris’te öğretmeni Simon Rodriguez’le karşılaştı. Onun önerileriyle Locke, Hobbes, Bııffon, L’Ambert ve Helvetıus gibi düşünürlerin yazılarını okudu. Montesquieu ve Rousscau siyasi görüşlerine, Voltaire ise yaşam felsefesine ışık tuttu.

Paris’te Alman bilim adamı ve gezgin Humboldt ile de tanıştı. Güney ve Orta Amerika’da Ispanyol sömürge bölgesinden yeni dönmüş olan Humboldt, Bolivar’a sömürge halklarının bağımsızlığa hazır ol­duğunu söyledi. Bu açıklamadan önemli ölçüde etki­lenen Bolıvar, 1807’de Venezuela’ya dönmeden önce Amerika ülkelerini kurtaracağına ant içti.

1808’de I. Napoleon İberik Yarıma dası’nı işgal etti. Bourbon hanedanına son vererek kardeşi Joseph’ i İspanya kralı ilan etti. Ispanya’nın içinde bulundu­ğu siyasi karışıklık Ispanyol sömürgelerina’eki bağım­sızlık hareketlerinin hız kazanmasına yardımcı oldu. Bolivar Venezuela’da bağımsızlık için mücadele eden gruplara katıldı.

Ingiltere’de sürgünde bulunan Venezuelal ı gene­ral Francisco de Miranda ile görüştü. Onu Caracas’a dönerek bağımsızlık hareketinin önderliğini ı’istlen- ıneyc ikna etti. Birlikte Venezuela’ya döndüler.

Mart 1811’de Caracas’ta toplanan Ulusal K ongre bir anayasa hazırlamak için çalışmalara başladı. Boli­var kongrede delege değildi ama yoğun olarak siyasi tartışmaların içindeydi. Halka yaptığı bir konuş mada Amerika’nın bağımsızlığı için korkmadan karar ver­mek gerektiğini, tereddüt etmenin yok olmak dı’mek olduğunu söyledi.

Fransız işgalinden üç yıl sonra yeniden topa rla- nan Ispanya, sömürgelerdeki denetimi sağlamak i çin Amerika’ya ordu gönderdi. Bolivar, Venezuela ı< çin yaşamsal önem taşıyan Puerto Cabello limanının savunmasıyla görevlendirildi. Askerlerden biri ihanıet ederek limandaki surları Ispanvollar’a açınca, yenilgiye kesin gözüyle bakan Miranda, hiçbir askeri müda­halede bulunmadan İspanya ile uzlaşma yoluna gitti.

Bolivar, Yeni Granada’da (bugün Kolombiya) Cartagena’ya gitti. Buradan “El Manifiesto de Cartagena”adlı ilk önemli siyasi bildirgesini yayımlayarak bağımsızlık mücadelesinin sürdürüleceğini duyurdu. Yenilgilerinin, aralarındaki birliği yeterince sağlaya­mamış olmalarından kaynaklandığını, en önemli yan­lışlarının ise güçs’ıiz vc etkisiz bir sıyası sistem kurmuş olmalarından geldiğini söyledi.

Yeni Granada’da kurduğu küçük bir orduyla Venezuela’yı kurtarmak için yeniden harekete geçti. Ispanvollar’la arka arkaya 6 çatışmadan sonra 6 Ağustos 1813’te Venezuela’nın başkenti Caracas’a girdi. Yapılan bir törenle “Kurtarıcı” sanını aldı.

Ama krsılcı güçler Ispanya’nın da desteğiyle Bolivar’m yö’netimine başkaldırdı. Kanlı bir ıç savaş başladı. Bolivar “ölene dek savaş” çağrısı yaptı. İspanyollar varı vahşi Ilanero kabilesini kışkırtarak bağımsızlık savaşçılarının üzerine yolladılar. Bolivar ayaklanmayı bastıramadı. 1814’te Ilanerolar Caracas’a girerek halkı vahşice öldürdüler.

Bolivar, Cartagena’ya kaçmayı başardı. Yanında­ki küçük güçle Santa Marta’daki Ispanyol güçlerine saldırdıysa da sonuç elde edemedi. Jamaıca’ya geçti vc yeniden Ingiltere’nin desteğini sağlamaya çalıştı. Ja- maica’da” La Carta de Jamaica”(Jamaica’dan Mektup) adlı ünlü siyasi yazısını kaleme aldı. Ispanya ile aralarındaki bağların koptuğunu, kendi başlarına bir dünya olduklarını, ne kızılderili ne de Avrupah sayılamayacaklarını dile getirdi. Ayrı kültürleri vardı ve özgürlüğü seven bu insanlar sonunda ona ulaşacaklardı.

Bolivar, sömürgecilerden kurtulmak için hep birlikte ayaklanmak gerektiğim savunuyor, herhangi bir bölgenin tek başına bağımsızlığını kazanıp koru­yabilmesinin olanaksızlığını vurguluyordu.“LaCarta de Jamaica”da, İspanyol sömürgesi olan ülkelerin kuraca kları bağımsız devletlerin temsilcilerinin Pana­ma’da toplanacak bir kongrede biraraya gelerek dünyadaki diğer ülkelerle çeşitli sorunları görüşmeleri doğrultusundaki özlemini dile getiriyordu.

Haiti’den para ve silah yardımı alan Bolivar, yen iden savaşmaya başladı. Bir süre somut bir sonuç alın amadı ama 1817 sonuna doğru Orınoco vadisinin gür leyindeki ovaların ele geçirilmesi, ona önemli ka; :ançlar sağladı. Angostura’da (bugün Ciudad Boli­var •) karargâh kurdu ve bir gazete çıkartmaya başladı. Bu uyruğunda küçük bir donanma vardı; Avrupa’dan, öz ellikle de İngiltere ve İrlanda’dan pek çok profes- yo ‘nel asker ve subay ordusuna katılmıştı. Bölgede yaşayan Uanerolar’la yakın ilişkisi olan Jose Antonıo P. aez’in ve Francisco de Paula Santander’ın desteğini sağladı. Paez aracılığıyla. Ilanerolar Bolivar’ın ordusu- n.a katıldı.

Bolivar’ın 1819 sonbaharında İspanyollar karşı­

sında kesin bir sonuç elde etmek amacıyla yaptığı saldırı planına göre öncelikle Yeni Granada kurtarıla­caktı. Santander’in buyruğundaki birlik, Bolivar’m ordusuyla birleşerek 3.400 kişilik bir güç oluşturuldu. Bolivar Yem Granada’nın başkenti Bogota’ya ulaş­mak için özellikle yağmurlu mevsimi seçmişti. Taşan ırmakları geçtiler, karla kaplı And Dağları’nı aştılar.

Bu zorlu yürüyüş sırasında 1.000 kişi öldü. Bogota’ nın yakınındaki Ispanyol ordusuna ani bir baskın yaptılar. Bir kaç çatışmadan sonra 7 Ağustos 1819’da Ispanyol ordusuyla Bolivar’ın ordusu Boyaca’da kar­şılaştı. Uç gün sonra yenilen Ispanyol ordusu ve kralcı güçler, Bogota’yı terkederken Bolivar kente girdi.

Bolivar’ın Yeni Granada’va saldırısı önemli bir askeri başarı olarak tarihe geçerken, Güney Amerika tarihinde de bir dönüm noktası oldu. Aralık 1819’da Angostura’da toplanan kongre Bolivar’ı devlet baş­kanlığına ve başkomutanlığa seçti. Sucre ise başkan yardımcısı oldu. Bolivar, Yeni Granada, Venezuela ve Quito’yu (bugün Ekvador) içine alacak Büyük Ko­lombiya Cumhurıyetı’nı kurmayı düşlüyordu. Vene­zuela ve Quito’nun, Ispanyol sömürge yönetimi altında olmasına karşın, kongre Büyük Kolombiya Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.

1820’de Ispanya’da Liberaller’in ayaklanmasıyla VII. Ferdinand tahtından uzaklaştırılarak anayasal cumhuriyete dönüldü. Kabul edilen anayasa, sömür­geleri İspanva’nın bir parçası olarak görüyor ve onlara Cortes’de temsil hakkı veriyordu.

Bu gelişmeler üzerine Bolivar, Venezuela’daki İspanyol generali Pablo Morillo’yu görüşmeye zorla­dı. Kasım 1820’de Santa Ana’da bir ateşkes antlaşması imzalandı.

Altı ay sonra yeniden savaş başladı. Haziran 1821’de Carabobo savaşıyla Venezuela’nın başkenti Caracas bağımsızlıkçı güçlerin eline geçti. Birkaç ay sonra Cucuta’da bir kongre toplanarak Kolombiya için anayasa hazırlıklarına başladı. Kongrenin başkanı olan Bolivar anayasa taslağını bağımsızlığı koruyacak nitelikte görmedivse de dayatan askeri nedenlerle anayasanın tamamlanmasını bckleyemeden Santander’i Venezuela’da bırakarak ordunun başına geçti.

Bir yıl sonra Quito kurtarıldı. Denizden giden Sucre, Mavıs 1822’de Pichincha savaşını kazanarak başkente girdi. Böylece Büyük Kolombiya Cumhuri­yeti tümüvle bağımsızlığını kazanmış oldu ve yeni devlet ABD tarafından tanındı.

28 Temmuz 1821’de Şili’nin kurtarıcısı Ar]antınlı General Jose de San Martin, Peru’nun başkenti Lima’ va girerek Peru’nun bağımsızlığını ilan etmiş ve kral vekili seçilmişti. Ama İspanyollar’ın dağlık bölgelere çekilerek Peru’yu tam anlamıyla terketmemiş olması nedeniyle San Martin’in konumu yeterince güvenli değildi. Peru’nun geleceğini konuşmak üzere Bolivar ve San Martin 26 Temmuz 1822’de Guayaquil’de biraraya geldi. Bu buluşmada görüşülenler hiçbir zaman kesin olarak ortaya çıkmadı. Ancak, San Martin Guayaquil’den dönüşünde kral vekilliğinden vazgeçerek Lima’dan ayrıldı ve yaşamının geri kalan kısmını sürgünde geçirdi.

Bolivar Eylül 1823’te Lima’ya girdi. 1824 yazın­da Lima’nındoğusundaSıerra’da bulunan ispanyollar’ m üzerine saldırarak Junın savaşını kazandı. 9 Aralık 1824’te ise Sucre’nin komutasındaki birlikler İspanyollar’ı kesin bir yenilgiye uğratarak Ispanyol genel valisini ordusuyla birlikte sardılar.

Bolivar artık hem Büyük Kolombiya’nın hem de Peru’nun yöneticisiydi. Yalnızca Yukarı Peru kralcı güçlerin denetimi altındaydı. Nisan 1825’te Sucre, bu bölgeyi de kurtardı ve ülkeye Bolivar’ın anısına Bolivia adı verildi.

Bolivar, Bolivya için bir anayasa hazırlamaya başladı. Cucuta anayasasını yeterli bulmadığı için yeni anayasanın tüm ülkelere örnek olmasını istiyor­du. iki yıl yürürlükte kalan bu anayasayla ömür boyu devlet başkanlığı, güçsüz bir yasama organı ve sınırlı oy hakkı getiriliyordu.

Artık Bolivar’m denetlediği alan Karaibler’den Arjantin-Bolivya sınırına dek uzanıyordu. Bu aşama­dan sonra Bolivar öteden beri düşlediği tüm Amerika ülkelerinin ittifakını sağlama doğrultusunda çalışma­

larını hızlandırdı. 1824’te Kolombiya, Peru, Meksika, Orta Amerika ve Rio de la Plata aracında ittifak antlaşmaları imzalandı, 1826’da Panama’da tüm Ame­rikan cumhuriyetlerinin davetli olduğu bir konferans düzenledi. Ama kongreye yalnızca Kolombiya, Peru, Orta Amerika ve Meksika temsilci gönderdi. ABD delegasyonu geciktiği için Panama’ya ulaşamadı.

Panama Konferansı’nda bir konfederasyon ant­laşması yapılarak ortak ordu ve donanma ıkuruiması, yılda iki kez toplanacak ve federe devletilerı temsil edecek bir meclis oluşturulması, devletlerarası anlaş­mazlıkların hakem yoluyla çözülmesi kararlaştırıldı. Dört ülkenin imzaladığı kararlara diğer ülkeler de katılmaya çağrıldı. Panama Konferansı’nd a alınan kararların hiçbiri hayata geçmedi; ülkelerin bağımsız davranma eğilimleri yaygınlaştı. Bolivar’ın komutan­larından Paez, Venezuela’da, Büyük Kolombiya’nın egemenliğine başkaldırdı. Bu nedenle Büyük Kolom­biya Cumhuriyeti’ne bağlı Yeni Granada’nın devlet başkanı yardımcısı olan ve Bolıvar’ın yokluğunda birinci derecede yetki sahibi olan Santander’le arası açıldı ve bir iç savaş başladı. Lima’da olan Bolivar Kolombiya’nın başkenti Bogota’ya gitti. Santander, Paez’in cezalandırılmasından yanaydı. Bolivar ise Kolombiya’nın birliğini zedelememek için Paez’i yatıştırmak gerektiğini düşünüyordu. 1827’de arala­rında geçici bir uzlaşma sağlandı. Bolivar, Venezuela’ daki karışıklıkları bastırmaya çalışırken, bir yandan da veni bir anayasanın savunuculuğunu yapıyordu. Nisan 1828’de Ocana’da ulusal bir kongre topladı. Kongre delegelerinin çoğunluğu Santander’in başını çektiği Liberallerdi. Bolivar kongrede, Cucuta Anaya­sasının yeniden düzenlenerek daha muhafazakâr bir anayasa haline getirilmesini beklerken, Liberaller bu doğrultudaki her türlü eğilimi engellediler. Eski anaya sanın geçersiz olduğunu, yenisinin de henüz kabuh edilmediğini gözönüne alan Bolivar, düzeni sağlamak amacıyla otoritesini kullanmayı denedi. 25 Eylül 1828 geçesi başkanlık sarayına giren bir grup Libe rai Bolivar’ı öldürmek istedi. Hayatını kurtarma­yı b aşaran Bolivar Santander’i suikastı düzenlemekle suçl ayarak ülke dışına çıkardı.

1829’da Peru, Ekvador’a saldırınca Sucre’nin yar dımına gitti. Sucre Perulular’ı Tarqui’da yendi. Bir kaç ay sonra da Bolivar’ın ünlü generallerinden Jo sc Maria Cordoba’nın ayaklanması bastırıldı. Hem kı ırtardığı ülkelerde, hem de dış dünyada Bolivar’a kurşı muhalefet artıyordu. Fransa, İngiltere ve ABD B olivar’ın yardım ‘İsteklerini geri çevirdiler. Liberal g örüşleri benimseyenler Bolıvar’ın elinde topladığı yetkilerle bir diktatörlük kuracağı görüşünde birleşti.

1829 sonunda Venezuela, Kolombiya Cumhuriyeti’nden ayrıldığını ilan etti.

Mayıs 1830’da İspanyol Amerikası’nın yönetile- mez bir duruma “geldiğini belirten Bolivar, Avrupa’ya göç etmek için Bogota’yı terketti. Atlantik kıyısına vardığında en büyük yardımcısı ve en yakın arkadaşı Sucre’nin bir suikast sonucu öldürüldüğünü öğrendi. Hemen ardından, Bogota’da askeri bir ayaklanma oldu ve Bolivar ülkeye çağrıldı. Avrupa’ya gitmekten vazgeçen Bolivar, Bogota’ya dönüş yolu üzerinde Santa Marta’da, davet üzerine bir Ispanyol’un evinde bulunduğu sırada tüberkülozdan öldü.

Ölümünden kısa bir süre sonra adı efsaneleşen ve 1983’te de UNESCO tarafından adına ödül konan Bolivar’ın siyasi görüşleri Cartagena ve Jamaica’da yazdığı bildirilerde ve Bolivya için hazırladığı anaya­sada net bir biçimde açığa çıkmaktadır.

Bolivar’a göre bağımsızlığı kazanmak yeterli değildi. Bağımsızlıktan sonra Ispanyol yöneticilerden boşalan yere yerli sömürgecilerin yerleşmesini engel­lemek için güçlü bir siyasi sistem kurmak gerekliydi. Her cumhuriyetçi sınırsız özgürlük ve mutlak de­mokrasi isterdi. Ama yönetilecek olanlar melek değil insandılar.

1826’da hazırladığı Bolivya Anayasası, devlet başkanına yaşam boyu görev yapma ve yardımcısını seçme yetkisi tanıyordu. Bolivar, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin yanı sıra bir de “Ahlaki Güç” öngörüyordu. Yunan ve Roma yasalarında izleri görülen “Ahlaki Güç”, dürüst ve erdemli bir toplum yaratmak için gerekliydi. Halk Meclisi ve senatonun yanı sıra oluşturulacak bir Sansür Meclisi “Ahlaki Güç”ü elinde tutacaktı. Sansür Meclisi üyeleri de yaşam boyu görev yapacak, eğitimi, basını, kamu çalışanlarını denetleyecek, sanatı, bilimi ve kamu ahlakını geliştirmeye çalışacaktı. Bolivya Anayasası, seçimler konusunda bazı sınırlamalar getiriyor, sakat­lara ve okuma yazma bilmeyenlere oy hakkı tanınmı­yordu.

Bolivar, kurtardığı 5 ülkeyi Güney Amerika Birleşik Devletleri Cumhuriyeti adı altında birleştir­meyi amaçlamış ve bu ülkelerde güçlü bir siyasi sistem kurmak istemişti. Bu görüşleri yeterince destek bulmadığı gibi, bağımsızlık için birlikte mücadele ettiği arkadaşları daha sonra kendisine karşı çıktılar.

Bu gelişmeler karşısında Bolivar, ölümünden kısa bir süre önce, “Amerika’da ne insanlar, ne ülkeler arasında inanç kalmadı”, “antlaşmalar kağıt parçası; anayasa yalnızca bir kitap; seçimler, dövüşme; özgür­lük, anarşi; yaşam ise bir işkence” gibi yargılara varmıştır.

Selected Wrıtings oj Bolivar,(ö.s.) V.Lecuna (der.), 2 cilt, 1951, (“Bolivar’ın Seçme Yazıları”).

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 18. cilt, Anadolu yayıncılık, 1984

İlgili Makaleler