Edebi Şahsiyetler

Seyda Derviş Abdürrahim Dede Kiimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Seydâ Derviş Abdürrahim Dede (ö. 1214/1800) Bestekâr, kudümzenbaşı ve şair. Daha çok Seydâ Hafız diye tanınır. İs­tanbul’da doğdu. Halvetiyye tarikatına mensup bir zatın oğludur. Küçük yaşta hafız oldu. Kısa bir süre sonra gözlerini kaybetti. Tarikat âdabı ve mûsikideki ilk bilgilerini, devam ettiği mevlevîhanelerden aldı. Gayreti ve kabiliyeti saye­sinde kısa zamanda kendisini yetiştirdi. Bestekâr ve neyzen olarak devrin önde gelen mûsiki üstatları arasında yer aldı. Galata Mevlevîhanesi Şeyhi Selim Dede’den sikke giydi. Bazı kaynaklarda bir ay kadar Yenikapı Mevlevîhanesi’nin kudümzenbaşılığını yaptığı kaydedilir. Yakın ilgisini gördüğü III. Selim tarafın­dan hacca gönderildi. Hac dönüşü evin­de bir iki yıl inziva hayatı yaşadı. Subhi Ezgi’nin bildirdiğine göre, hayatının son yıllarında Üsküdar Mevlevîhanesi’nde de kudümzenbaşılık yapmıştır. Yetmiş yaşlarında iken 1214 (1800) yılı son­larında öldü ve Üsküdar Mevlevîhanesi Türbesi’ne defnedildi. Mehmed Süreyya ve Subhi Ezgi ölüm tarihini 1212 (1798) olarak gösteriyorlarsa da bu doğru de­ğildir. Çağdaşlarından Nebil Bey’in tamiyeli tarihi, bu hususta hiçbir tereddüde yer bırakma­yacak kadar açıktır. Nitekim M. Kemal Özergin, Vak’anüvis Muvakkitzâde Nûr Mehmed Efendi’nin yazdığı, Şeyda De­de hakkında küçük bir hal tercümesi özelliğini taşıyan ikinci bir tarih manzu­mesini neşretmiştir. Dede’yi yakından tanıdığı anlaşılan şairin bu manzume­deki tarih mısraı da 1214 yılını göster­mektedir. Bu yılın son aylarında vefat ettiği bilinen Şeyda Dede’nin ölüm tari­hi Özergin’e göre 1800 yılının Şubat-Mayıs ayları arasına rastlamaktadır. Ha­len sandukasında asılı levhada bulunan 27 Muharrem 1215 ibaresi ise Dede’nin gerçek vefat tarihinden bir iki ay kadar sonrasını göstermektedir.

Zamanımıza ulaşan eserlerinden, dev­rinin önde gelen bestekârları arasında yer aldığı anlaşılmaktadır. Nitekim kay­naklarda devrinin Hafız Post’u olarak kabul edildiği belirtilmektedir. Eserle­ri dinî ve din dışı bestelerden oluşmak­tadır. Bilhassa Mevlevî âyini, kâr-ı nâtık ve şarkıları ile tanınmıştır. Irak, ısfahan ve hicâzeyn makamlarında üç Mevlevî âyini bestelemiştir. Bunlardan ırak âyini ilk olarak 1785’te Yenikapı Mevlevîhanesi’nde okunmuş, diğer ikisi ise za­manla unutulduğundan günümüze ula­şamamıştır. Hacı Sâdullah Ağa, Küçük Mehmed Ağa ve Vardakosta Ahmed Ağa ile birlikte bestelediği tâhir makamında­ki “Kâr”ı da unutulan eserleri arasında­dır. Aynı zamanda iyi bir neyzen olduğu da kaynaklarda zikredilmektedir. Eser­lerine çeşitli güfie mecmualarında rast­lanıyorsa da bunlardan ancak bir Mevle­vî âyini, bir saz eseri ve on sözlü eserinin notası günümüze kadar gelebilmiştir.

Tezkirelerde belirtildiğine göre Abdürrahim Dede aynı zamanda edip ve şairdir. Şiirlerinde genellikle Şeyda mah­lasını kullanmakla birlikte, Şeyda mahlaslı diğer şairlerden ayırt edilmek için Şeyda Dede, Seydâ Derviş ve Şeyda Ha­fız mahlaslarını da kullanmıştır. Bes­telediği eserlerin güfielerini kendi şiir­lerinden seçtiği bilinmektedir. Şiirleri divan halinde toplanmamıştır; ancak bunların bazı örneklerine mecmualarda rastlanmaktadır. Konya Mevlânâ Müze­si yazmaları arasında (nr. 2163) bulunan mecmua bunlardan biridir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler