Nedir ?

Selahattin Pınar Kimdir, Hayatı, Eserleri, Sanatı

Selâhattin Pınar. Türk besteci (İstanbul 1902 / 6 Şubat 1960).

Cumhuriyet döneminde, Türk müziğinin yetiştirdiği şarkı bestecilerinin önde gelenlerinden biridir.

Yaşamı

Babası, birçok yerde kadılık ve Yüksek Ticaret Okulu’nda öğretmenlik yapmış olan eski Denizli milletvekillerinden Sadık Bey’di. Bir süre İttihat ve Terakki Mektebi ile İtalyan Ticaret Okulu’na devam ettiyse de bitirmeden ayrıldı ve kendini tamamen müziğe verdi.Pınar, ilk müzik zevkini ut çalan annesinden aldı. 1920’de Ata Bey başkanlığında kurulan ve sonradan adı Üsküdar Musiki Cemiyeti olarak değiştirilen Dârülfeyzî Müzik Okulu’na girdi. Bu sıralarda, o zamana dek çaldığı udu bırakıp tambura başlamıştı. Bestenigâr Ziya Bey, Kaşı yarık Hüsameddin Bey, Udî Sami Bey, Muallim Kazım Uz eski nesil müzik adamlarından faydalandı. İstanbul Radyosu dışında saz salonlarında, gazinolarda uzun yıllar tambur çaldı, ömrü boyunca geçimini hep bestecilik ve tamburilikle kazandı.

Sanatı

İstanbul Radyosu’nda tamburi olarak görev alan Selâhattin Pınar’ın en kuvvetli yönü besteciliğidir. Klasik Türk müziğinin şarkı biçiminde kendine özgü yenilikler yaratan Pınar’ın bestelediği parçalar lirik, işlek, melodi örgüsü bakımından öteki bestecilerden farklıdır. Eserleri zor olduğu halde dinleyiciyi etkiler ve akılda kolaylıkla yer eder. Halkın her tabakası Pınar’ın müziğini anlayabilir ve seveblir. Şarkılarında bağımsız, çok yönlü duygularla yüklü bir iç dünyayı yansıtır. Pınar, özellikle inici makamları kullanmıştı. Şarkılarının meyan bölümleri çek yüksek tiz seslere çıkar ve uzun uzun
dolaşır. İnici makamlar da bu özelliğin uygulanması için çok elverişlidir.

Pınar, eserlerinde genellikle çok değişik ve orijinal geçkiler yapar, alışılmışın dışında kalan sürpriz melodiler ve perdeler kullanır. Şarkılarının çoğu konuşur gibi bir üslûpla kaleme alınmıştır. Sözgelimi, nişaburek Ayrılık yarı ölmekmiş şarkısı
ve kürdîlihicazkâr Sorma bana nafile neler düşündüğümü güfteli şarkıları bu özelliği yansıtan parçalardır.

Pınar’ın eserlerinde tasavvuf, din ve ideolojiye rastlanmaz, daha çok doğaya bağlılık, sevgi, heyecan, hüzün gibi temalar yer alır. Mahur Yüce dağdan esen rüzgâr sevgiliye selâm götür adlı şarkısı tamamen pastoral nitelik taşır. Pınar’ın yakınmaları, sevinçleri, coşkusu, hep gerçekçi açıdan değerlendirilmelidir. Besteciler için de Pınar çok değerli bir kaynaktır. Hisarbuselik Hatıralar adlı şarkısı bu makamın en başarılı örneğidir. Pek çok besteci, hisarbuselik eser yazarken öteki buselikli mürekkep makamlara kaymış ve bazen de yanılmışlardır.

Eserleri (başlıcaları)

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden (Beyati)
Bir bahar akşamı rastladım size (Hicaz)
Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek (Hicaz)
Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım (Hüzzam)
Ümidini kirpiklerine bağladı gönlüm (Hüzzam)
Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar (Hisarbuselik)
Hayal deryasına ben ban bazı/Dolmasam bir türlü dolsam bir türlü (Hüseyni)
Nereden sevdim o zalim kadını (Kürdîlihicazkâr)
Yalancıdır hep aynalar (Kürdîlihicazkâr)
Bakışı çağırır beni uzaktan (Muhayyerkürdî)
Geçti ömrüm yine hâlâ ben o bin dert ¡leyim (Nihavent)
Ayrılık yarı ölmekmiş (Nişaburek)
Yüce dağdan esen rüzgâr sevgiliye selâm götür (Mahur)
Aylar geçiyor sen bana hâlâ geleceksin (Rast)
Yalnız benim ol el yüzüne bakma sakın sen (Rast)

İlgili Makaleler