SEÇMECİLİK
Mevcut felsefi
sistemlerden değişik düşünceleri seçip almak suretiyle oluşturulan birleştirme
yöntemi ve bu yöntemle oluşan felsefî sistemin adıdır.
Seçmecilik, bu
tanımlama ile hem bir felsefî yöntem, hem de bir felsefî öğreti olarak
belirtilmektedir. Bir seçmeci filozof, muhtelif ve hatta birbirine zıt
sistemlerden aktarmalar yaparak yeni bir sistem kurar ve bu sistemin kurulması
için başvurulan aktarma veya seçme yöntemini kullanır. Yapılan felsefî işlem,
seçmeci bir yöntem, oluşturulan felsefî sistem de seçmeci bir öğreti olarak
isimlendirilir.
Seçmecilik, etimolojik
olarak, Yunan-ca’da seçmek anlamına gelen “eklektikos” veya
“eklegein” köklerinden türetilerek bugünkü batı dillerinde
kullanılan bir kavramdır. Yunan medeniyetinde ve İlkçağ felsefesinde seçmeci
öğretiyi en belirgin bir şekilde temsil eden bir ekol olarak İskenderiye
Okulu’nu anmak gerekir. İskenderiye Okulu, Doğu ve Batı bilim ve felsefesinin
kaynaşarak yeni bir felsefi anlayışın şekillenmesinde önemli bir yere
sahiptir. Bu nedenle çoğu felsefe tarihçisi, Helenistik dönem felsefî ve
düşünsel gelişmesini seçmeci yöntemin bir zirve noktası olarak görürler.
Hatta bu seçmeci yöntemin bir dönem tarafından temsil edilmesi, bazı felsefe
ta-rihçilerince de, Helenistik döneme nasip olmuştur. Bu dönemin seçmeci
niteliği, sadece İskenderiye Okulu gibi ekoller ve kurumlar çerçevesinde
görülmekle kalmayıp, dönemin genel bir özelliği ve düşünmenin ve felsefî
düşüncenin temel belirleyicisi olmasıyla da belirginleşmektedir. Geçmiş
bilgilerin ve
düşüncelerin sisteme kavuşturulması çabasının yanında, bu bilgi ve düşüncelerin
antolojik nitelikteki text-bo-ok’larda toplanmış olması da dönemin seç-meci
yöntemini gösteren önemli bir özelliğidir.
Ayrıca, İlkçağ Yunan
felsefesinde seçmeciliğin Patamon Okulu tarafından temsil edildiğini klasik
felsefe tarihçisi olan Dio-genes Laertius’dan öğrenmekteyiz. İskenderiyeli bir
filozof olan ve Kuruma Dair isimli kitabın yazarı Potamon, kendinden önceki
felsefî kuramlarda hoşuna giden yönleri ve fikirleri birleştirerek seçmeci bir
okul kurmuştur. O, seçmeci öğretisinde akıl-hayal birlikteliğini savunur ve
yargıyı, oluşturduğu bu birliktelik ile açıklar.
Potamon, ilk seçmeci
fizozof olarak tanınmasına rağmen, bu sistem veya yöntem, çok daha önceleri
Philon, Plütarhos veayn-ca Galien, Ciceron ve septik düşüncenin dışındaki pek
çok filozofta mevcuttur. Sistemin İlk temsilcisi sorunu, tartışılır özelliğini
koruyor olsa da, en belirgin seçmeci filozofun Potamon olduğu da bir önemli
gerçektir. Zira mantık, ahlâk ve fizik ile uğraştığı bilinen Potamon,
bunların ilk ikisinde Stoacılarla Epikürcüleri uzlaştırmaya çalışmış ve aynca,
Aristoteles’in dört fiziksel Öğesine değinmiştir. O’nun Platonculuk ile
ilgilendiği de zikredilmektedir. Nitekim bazı felsefe tarihçileri onun,
Platon’un Timai-os isimli diyalogunu yorumlayan bir esere de sahip olduğunu
söylemektedirler.
Ayn düşünme ve inanç
sistemlerini bir sisteme bağlama yöntemi olarak da tanımlanabilecek olan
seçmecilik, bu tanımdaki inanç yönü ile, Manihaizm’de kendisini göstermektedir.
İranlı Mani, bu yöntemi dinde kullanmıştır. Ayrıca Zerdüşt, Babil
Yeniplatonculuğu’nu
Suriye Hıristiyanlığı ile kaynaştırmak suretiyle yeni bir dinin kurucusu
olmuştur.
Seçmeciliğin kurucusu
ve isim babası olarak VictorCousin (1792-1867) anılmaktadır. “Sistemler
doğrulukları oranında gerçek geçerli; inkâr ettikleri kadar da yanlıştır”
ilkesiyle meşhur olan Victor Cousin, bu temel savdan hareketle sistemlerin
doğru yönlerinin alınıp kullanılabileceğini ve zaten tam mükemmel bir sistemin
de mevcut bulunmadığını ve olamayacağını söylemektedir. Doğruluğa ve hakikate
en yakın felsefî sistem, ancak seçmeci bir yöntemle oluşturulabilir. Fransa’da
felsefe tarihçiliğinin temellerini de atan Victor Cousin, felsefe tarihindeki
sistemleri dört başlık altında toplar: Duyumculuk, İdealizm, Şüphecilik,
Mistisizm. Tüm bu sistemler, hakikatin belirli bir yönünü ele almıştır. Seçmeci
bir sistem ise bu sistemlerin her birindeki doğrulan almak suretiyle hakikate
daha çok yaklaşmaktadır.
Victor Cousin, bu
seçmeci yöntem ile kurduğu felsefî sistemini oluştururken, psi-kolojiik
metottan yararlandı ve Kant’ın sistemini spiritüalist bir sistem içinde birleştirmeye
çalıştı. Ayrıca Cousin, îskoçya felsefesi ve Platonculuk’tan da yararlanmış
bir düşünürdür.
Seçmeciliğin ikinci ve
önemli simalarından bîr diğeri de Theodore-Simon Joufroy (1796-1842)’dur.
Seçmeci okulun başkanı Victor Cousin’den derin bir şekilde etkilenen Th.
Joufroy, Cousin gibi duyumculuğu eleştirerek İskoçya felsefesine yönelmiştir.
Nitekim kendisi, İskoç Okulu’nun temsilcilerinden olan Thomas Reid ile D.
Stewart’ın eserlerini kendi dili olan Fransızca’ya aktarmıştır.
Th. Joufroy’un, Sainte
Beuve gibi eleştirmenleri de etkileyen estetik kuramında da seçmeciliğin
izleri görülür. Nitekim Th. Joufroy güzeli, “türlülükte birlik”
olarak tanımlayan V. Cousin’e karşı çıkar ve türlü güzel nesneleri
karşılaştırarak “hepsinde ortak olan nitelik” olarak tanımlar,
özellikle spiritüalist seçmeciliğin diğer önemli düşünürleri olarak,
Laromiguiere, Royer-Collard ve Maine de Biran hatırlanmalıdır.
Ali DÖLEK