Sosyologlar

Seçkinler Teorisi Pareto ve Mosca

Seçkinler Teorisi Pareto ve Mosca
Vilfredo Pareto (1849-1923) Paris’te İtalyan bir siyasal sığınmacı ve Fransız annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Aile 1858’de İtalya’ya döndü. Vilfredo Torino Üniversitesi Politeknik Enstitü- sü’nde mühendislik eğitimi gördü ve yirmi yıl bir demiryolu şirketinde mühen­dis ve yönetici olarak çalıştı. Sosyal bilim­lere, özellikle ekonomi ve siyasete karşı ilgisi giderek arttı ve 1880’lerin İtalyan Serbest Ticaret Hareketi’nden büyük ölçüde etkilendi. Kendisine kalan büyük­çe bir mirastan sonra tüm zamanını ma­tematiksel ekonomiye ayırdı. Pareto, 1893’te, kırk beş yaşındayken Lozan’da Bonomi Politik Profesörü olarak göreve başladı. 1900’den sonra hriçre’de bir tür inzivaya çekildi, ayrıca ölmeden kısa süre önce 0923) Mussolini tarafından İtalyan Senatosuna atandı.

Pareto’nun yetişmesinde birçok faktör rol oynamıştır: mühendis- B görevi, matematik ve bilim alanındaki eğitimi, oldukça iyi İtalyan­ca ve Fransızca bilgisi, antik dönem hakkındaki bilgileri, ekonomiye p>ğun ilgisi. Bütün bunlar onun yazı ve düşüncelerine taşınmıştır. Ktteto doğa bilimlerinde kullanılan teknikleri sosyal araştırmalara parlamaya ve özelde ‘dengelenme’ kavramını kendi ekonomik ve ■yasal teorisine uygulamaya çalıştı. Genel amacı, tüm sosyal sistemin ■stematik tarihsel bir analizini yapmak, ekonomi, siyaset bilimi ve psikoloji bilimleri arasındaki ilişkileri kurmak, dikkati insan davranışı­nı rasyonel-olmayan yanlarına çekmekti. Ona göre bu rasyonel- oimayan unsurlar tortular ve türevlerden oluşmaktadır.

 

  • Tortular’: insan eyleminin ardındaki temel duygular; insanların içgüdüleri ve dürtülerine dayalı öznel faktörler.
  • Türevler’: insanların eylemlerine bir ölçüde rasyonel görüntü kazandırmakta kullandıkları düşünsel meşrulaştırmalar veya ideolojiler. Bu iki kavram onun siyasal ‘seçkinler dolaşımı’ analizi ve modern ekonomiye önemli katkılarının (Pareto Yasası, refah ekonomilerinde Pareto optimumu ve kendi ekonomik denge­lenme teorisinin) temelleridir.

Temel çalışması:

  • Akıl ve Toplum (1916)

Gaetano Mosca Sicilya Palermo’da dünyaya geldi. Anayasa hukuku eğitimi aldı; Palermo ve Roma Üniversitelerinde dersler verdi. Daha sonra on yıl kadar Chamber of Deputies JournaTda editörlük yaptı. Akademik kariyerine 1896’da Torino Üniversitesinde Anayasa Huku­ku Profesörü olarak yeniden başlayan Mosca, 1923’te Roma’da Siya­sal Kurumlar ve Öğretiler Profesörü olarak görev yapmaya başladı.

Mosca ayrıca 1908-29 yılları arasında siyasal açıdan oldukça aktifti ve Mecliste muhafazakâr bir üye olarak görev aldı. 1914-1916 arasın­da Sömürgeler Bakanlığı yaptı ve 1919’da Senatör oldu. Onun temel çalışması Yönetici Sınıfı (1896) bu kadar parlak kılan akademik araş­tırmaları ve siyasal tecrübelerinin bileşimidir.

FİKİR

Vilfredo Pareto ve Gaetano Mosca, kısmen düşünceleri klâsik ve mo­dern seçkinler teorisi arasında bir köprü görevi yüklendiği için, kıs­men de siyasal güç analizlerinin benzerliği nedeniyle, genellikle mo­dern seçkinler teorisinin kurucuları olarak görülür. Bağımsız çalışmış olsalar da, ikisi de siyaset seçkinlerini -örneğin, Marksist analizlerde olduğu gibi güç yapısına göre değil- daha ziyade kişisel niteliklere göre analiz etmiştir. Gerçekte, iki teori de, Marx’ın geleceğin toplu- munda herkesin eşit olacağı ve artık yöneticiler ve yönetilenler ayrı­mının ortadan kalkacağı öngörüsünün reddi olarak gelişmiştir. Gerek Pareto gerek Mosca, seçkinler -azınlık- yönetiminin bütün toplum- larda kaçınılmaz olduğunu; hepimizin, bir ölçüde, ya yönetici ya da yandaş olarak doğduğunu; devrimin sadece bir seçkinler grubunun yerine bir başkasını getirdiğini öne sürer. Onlara göre, seçkinler yö­netiminin temelini -kitlelerin parçalanmışlığı, dağınıklığı ve duyarsız- iğinin aksine- yönetici grup veya sınıfın kişisel nitelikleri oluşturur, tosi çoğu kez ‘Yeni Makyavelistler’ olarak anılır.

Pareto’nun siyasal seçkinler teorisi, esas olarak, farklı yönetici gruplar arasında yapılan psikolojik bir ayrıma, yani onların dolaşım biçimleri ve kitleleri yönetme biçimlerine dayanır. Pareto iki temel seçkin tipi belirler: ‘aslanlar’ ve ’tilkiler’.

  • Aslanlar güç kullanarak yönetirler. Dobra, kararlı ve acımasızlar­dır (örneğin, askeri diktatörlükler).
  • Tilkiler gizlice yönetirler. Kurnaz, yönlendirici ve diplomatikler­dir (örneğin, Avrupa demokrasileri).

Bu seçkinler özellikle farklı kişisel nitelikler ve farklı siyasal liderlik biçimleri sergilerler -iknaya karşı güç. Pareto’ya göre, toplumdaki temel değişimler bir seçkinler dolaşımıyla, aslanların yerini tilkilerin veya aksine tilkilerin yerini aslanların almasıyla gerçekleşir. Nihaye­tinde, bütün seçkinler zamanla çöker, geriler ve yıpranırlar; onların yerlerini yenilerine bırakmaları hepsi için bir problem oluşturur. Bazı seçkinler iktidarı çocuklarına aktarırken, diğerleri alt kademelerden laze kan’ bulmaya çalışırlar. Her iki yöntem de gücü elde tutmaya hizmet etse bile, Pareto’nun belirlediği iki seçkin tipi de nihayetinde kendilerini devirecek içkin bir zayıflığı bünyesinde barındırır. Aslanlar hayal gücü ve kurnazlıktan yoksunlardır ve bu yüzden kendileri adına düşünecek tilkileri çalıştırırlar. Tilkiler ‘içeri’ sızdıklarında gücü hızla ele geçirmeye başlarlar. Ancak, tilkilerin de zayıf noktaları vardır. Güç kullanma, kesin kararlar alma yeteneğinden yoksunlardır ve bu yüz­den kararlı ve örgütlü bir genç ‘aslanlar’ grubuna gücü kaptırmaya açıklardır. Tarih, Pareto’ya göre, sonu gelmez bir seçkinler dolaşımı hikâyesi, ‘bir aristokrasiler mezarlığı’dır. Güç, yeni bir siyasal denge kuruluncaya kadar bir gelgit durumu sergiler. Pareto demokrasinin tamamen farklı bir yönetim biçimi, gücün daha ileri ve temsiliyetçi bir dağılımı olduğu fikrini reddeder; o demokrasiyi sadece yeni bir seçkinler yönetimi biçimi, tilkilerin kendi kontrollerini gözlerden saklamalarından ‘kaynaklanan’ yeni bir ideoloji olarak görür. Pare­to’ya göre, kitleler yönetimin sorumluluklarını yerine getirmesi konu­sunda her zaman sessiz ve duyarsız kalırlar.

Gaetano Mosca’nın tezi Pareto’nun teziyle özünde aynıdır: azınlık tarafından yönetilmek tüm toplumların özelliğidir. Tarihte sadece iki insan sınıfı vardır: “yönetenler sınıfı ve yönetilenler”. Pareto gibi Mos- ca da, yönetici sınıfın toplumun diğer kesimlerinden entelektüel, maddî ve ahlâkî açıdan üstün olduğuna ve seçkinlerin gücünün özü­nü -kitlelerin örgütsüzlüğünün aksine- yöneticilerin birlikleri ve iç- bütünlüklerinin oluşturduğuna inanır. Mosca, ayrıca, güç psikolojisini vurgularken, Pareto’dan, seçkinler yönetimi için gerekli niteliklerin topluma ve zamana göre değiştiğini öne sürmesiyle de ayrılır. Bazı toplumlarda kimi tarihsel dönemlerde askeri cesaret gücün anahta­rıyken, diğerlerinde diplomatik beceriler veya hitabet yeteneği önem kazanır.

Mosca, ayrıca, entellektüel ve ahlâkî güçleri, örneğin kültürel ge­lenekler ve dinsel inançları maddî veya ekonomik güçlerden ayırma­nın önemini vurgular. O, gerçek Makyavelist bir yaklaşım içinde, in­sanların insanlardan ziyade soyut ilkelere itaati tercih ettiklerini öne sürer. Bu yüzden, etkin yönetimin anahtarı temel ekonomik ve siyasal kurumlan ideolojik kontrolle birleştirmek, otoriteyi siyasal güç ve/veya ekonomik güç kadar ideolojik temellerde de kurmaktır. Nite­kim örneğin, feodalizm sadece toprak sahipliği ve askerî güce değil, kralların kutsal hakları düşüncesine de dayanır; Fransız Devrimi insan hakları ilkesi üzerine kurulmuştu, modern demokrasi ise hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmaktadır.

Mosca bu analiziyle siyasal örgütlenme ve gücün temel yasalarını belirlemeye; siyasal güç, fikirler ve kişilik arasındaki karşılıklı etkileşi­mi aydınlatmaya çalışmıştır. Ona göre, belirli bir toplumdaki yönetici sınıfın siyasal istikrarı siyasal sistemde dolaşımda olan kontrollü ve kontrol-dışı güçler arasındaki dengeye, yönetici sınıfın bu güçleri kendine üstünlük sağlamak için yönlendirme ve kontrol yeteneğine bağlıdır. Burada Mosca politikacılar ve devlet adamları ayrımı yapar:

  • Politikacılar, gücü yönlendirmekte usta olanlardır;
  • Devlet adamları: toplumsal değişmenin dip akıntılarını hissetme ve onlara yeni ve yaratıcı biçimlerde tepki verme yeteneğinde olanlardır.

Her toplumun yönetici sınıfının kendine özgü karakterini belirle­yen, toplumsal güçler ve seçkinler etkileşiminin bu karışımıdır.

Mosca, devamla, istikrarlı bir yönetimin etkili ve âdil bir hukuk sis­temini ve toplumun yönetimde mümkün ölçüde geniş bir temsilini gerektirdiğini öne sürer. Bu yüzden o, [1]

Mosca, modern ‘prenslerin, güçlerini kaybetmek istemiyorlarsa, bu dengelere duyarlı olmalarını önerir. O halk hükümetine fazla inanmaz

[1] Yönetici sınıfın bizzat kendi varlığını sürdürmesi yönündeki ‘aristokratik eğilim’ ile özellikle onsuz devam etme yönündeki ‘demokratik eğilim’ arasında ve

  • Yukardan ‘otokratik tarzda yönetim eğilimi’ ile insanları ‘liberal tarzda’ yönetme eğilimi arasında değişken dengeler kurulması­nı salık verir.

ve seçkinler yönetiminin uygar bir yönetim ve toplumun tek seçeneği olduğunu iddia eder:

Her kuşak, her şeyi, yani yüce asil ve güzel görünen şeyleri sevme yeteneğine sahip, faaliyetlerinin büyük bir bölümünü içinde ya­şadığı toplumu geliştirmeye adamış veya onun kötüye gitmesini engellemeye çalışan bazı cömert ruhlar yaratır. Böylesi bireyler insanlığı bencillik ve maddeci arzular bataklığında çürümekten uzak tutmaya çalışan az sayıda ahlâkî ve aydın bir aristokrasi oluş­tururlar.

Mosca sonraki yazılarında daha olumlu bir demokrasi anlayışı ge- Sştirirken, her zaman genel oy hakkına karşı çıkmış, -temsili hükümet aracılığıyla bile- her zaman seçkinler yönetimini savunmuştur. Bu şekilde o, sadece siyasal rejimlerin ‘bilimsel’ bir analizini yapmayı değil, aynı zamanda yönetjci sınıfı koruyacak bir seçkinler yönetimi teorisi ve siyasal bir program oluşturmayı da umuyordu.

KAVRAMSAL GELİŞİM

fiareto’nun’ın fikirleri 1930’larda oldukça popülerdi ve onun denge kavramı Talcott Parsons gibi önde gelen sosyologları bile etkiledi. Onun seçkinler yönetimi üzerine psikolojik analizi Robert Michels’in ‘oligarşinin tunç yasası’ ve C.W. Milisin ‘iktidar seçkinleri’ kavramla- nnda açıkça yer almaktaydı. Pareto’nun betimlediği seçkinler dola­şımı süreci özellikle Sovyetler Birliği gibi tek partili devletlerde hâlâ oldukça yaygındır. Bununla beraber, onun teorisinin bunun dışındaki bölümünün büyük ölçüde modasının geçtiği düşünülmektedir. O, basitçe, bütün siyasal sistem tiplerini, hatta Batı demokrasilerine ve Doğu diktatörlüklerine benzemeyen yönetimleri bile “aynı kategori­ye dâhil eder”. Pareto için, onlar sadece farklı seçkinler yönetimi bi­çimleridir. Ayrıca, o niçin aslanlar ve tilkilerin doğal olarak alttaki kitlelerden üstün oldukları konusunda bir açıklama getirememiştir.

Mosca’nın tezi, yine de, modern seçkinler teorilerinin en uzun ömürlüsü, en açık biçimde ‘kurucu bir basamak’ olduğunu ispatladı: kesinlikle, basit psikolojik bir analizin ötesine geçme riskine girdiği için. Yönetici Sınıf Mosca’yı İtalyan siyaset biliminin kurucu babası konumuna yükseltti, hatta faşizmi Makyavelist tarzda meşrulaştırdığı suçlamasına rağmen. Mosca gerçekte Mussolini ve Hitler’i büyük ölçüde eleştirmekteydi. Mosca’nın seçkinler yönetiminin uygarlaştırı­cı etkileri kadar ahlâkî liderliğine inancı da, diktatörlükten ziyade

ondokuzuncu yüzyıl liberal ilkelerine desteğinin bir yansımasıydı.

Pareto ve Mosca’nın fikirleri modern siyasal güç/iktidar yapıları­nın kompleksliği karşında çağı geçmiş ve basitleştirici görünse de, ikisi de, görünüşte kitle demokrasisi çağında bile halen seçkinlerin yönettikleri gerçeğini aydınlatmıştır. Onların fikirleri, yaşadıkları dö­nemdeki kadar günümüzde de hayatî önemde olan bir seçkinler analizi geleneğinin kurulmasına önayak olmuştur.

 

İlgili Makaleler