Tarih

Savaş-Harb Nedir, Tanımı, Tarihi, Çeşitleri

Ruyalar/eski-roma-proleterya Savaş

Devletlerin ve siyasal grupların, aralarındaki anlaşmazlıkları diplomatik ve diğer barışçı yollarla çözemedikleri zaman başvurdukları silahlı mücadele.

Quincy Wright’a göre savaş, siyasal gruplar ve devletler arasında belli bir zaman süresinde ve belirli büyüklükte silahlı güçlerle yürütülen çatışmadır. Savaş, siyasal örgütlenmelerin aralarında çözümlenmeyen anlaşmazlıkları güce ve şiddete dayanarak çözme girişimleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca savaş tüm toplumlar arasındaki bunalımlarda sonuç alabilmek için son başvurulan yol olmuştur. Savaş aynı zamanda, devletler veya aynı ülkeden iki grup arasında başka bir yolla elde edemediği şeyi kuvvet yoluyla almak istediklerini kabul ettirmek veya başkasının isteklerine boyun eğmemek amacıyla girişilen harekettir.

Savaş ve politika arasındaki ilişkiye değinen Karl von Clausewitz’e göre, savaş, politikanın başka bir biçimde devamıdır. Clausewitz, savaşın bir amaç değil, bir araç olduğunu, başka bir deyişle belirli bir siyasal amacı gerçekleştirmek için başvurulan bir araç olduğunu belirtmektedir. Clausewitz’e göre savaş, daima siyasal şartların ortaya çıkardığı ve bunun için de siyasal bir harekettir. Sosyologlar gerek savaşın kötülüklerini açıklamak, gerek sebeplerini araştırmak ve gerekse sürekli barış tasarıları meydana getirmek üzere savaş konusuyla ilgilenmişler ve çeşitli savaş teorileri ortaya atmışlardır.

1- Savaş insan tutkularından doğmuştur. Bu düşünce, öfke, gurur, kin vb. duygulan savaşların kaynağı olarak kabul eder.

2- Savaş, biyolojik bir ihtiyaç, bir tabii ayıklanmadır ve en kuvvetlilerin en zayıfları ortadan kaldırmalarına imkan verir.

3- Savaş bir çeşit kan alma yoluyla işsizlik vb. şeyleri ortadan kaldırarak demografik bir denge kurar.

4-  Savaş, zalimlerin zorbalığından ve tutkularından doğan devletlerin var oluşunun sonucudur, sınırlan kaldınrsanız sa­vaşları da kaldırmış olursunuz. Yine aynı şekilde savaş, siyasi partilerin veya çeşitli ideolojilerin var oluşunun bir sonucudur veyahut savaş bir kominist blokun ve baü blokunun var oluşundan doğmaktadır.

6- Savaş iktisadi olguların sonucudur. Marks ve İzleyicilerinin savunduğu bu teori, tarihi maddeciliğe dayanır.

Uluslararası hukukta ise savaş, iki ya da daha fazla devlet arasındaki silahlı çatışmada
1. Bununla birlikte devletlerin bazan birbirlerine karşı kuvvet kullandıkları halde, bir savaştan söz edilemiyeceği gibi, hukuken bir savaş söz konusu olduğu halde taraflar arasında bir silahlı çatışma görülmeyebilir. Buna en iyi örnek Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşında Almanya ve Japonya’ya karşı savaş ilan ettiği ve hukuki açıdan bir savaş sözkonusu olduğu halde, taraflar arasında bir silahlı çatışmanın olmamasıdır.

Uluslararası hukukta savaş Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar haklı bir davranış olarak kabul edilmiştir. Bu doğrultuda savaş hakkı egemen devletlerin çıkarlarını gerçekleştirmek, ya da çiğnenmiş saydığı bir hakkını korumak üzere girişmeğe ka rar vereceği, silahlı ve çok geniş kapsamlı bir zorlama yoluydu. Uluslararası hukuk uzun zaman bu hakkın meşruluğu üzerinde tereddüt etmeden, yalnız kullanılış kurallarını belirlemekle uğraşmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın sonlarından başlayarak andlaşmalar yoluyla savaş kurallarını tesbit etme çabalan görülmüştür. Ancak yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden sonradır ki, savaşa başvurmayı yasak etme, savaşı uluslararası bir suç sayma girişimleri olmuştur. Bundan sonra 1928’de imzalanan Briand-Kellogg Paktı ile, sonra da Birleşmiş Milletler Andlaşmasıyla savaş, hukuk yönünden uluslararası bir suç niteliği almıştır.

Savaş Hali: 1907 La Haye sözleşmesine göre, savaşın ilanından İtibaren geçerli olan hukuki durumdur. Bu durum taraflar arasında çarpışmaların başlamasıyla birlikte ortaya çıkmaktadır. Savaş hali durumunda diplomatik ilişkiler otomatik olarak kesilmekte, devletler arasındaki andlaşmalar geçersiz sayılmakta veya uygulama imkanı kalmamaktadır. Savaş hali sırasında düşman vatandaştannın canlarına ve mal lanna dokunulması, uluslararası hukuk bakımından yasaklanmıştır.

Savaş ilanı:Savaş halinin başlaması için taraflarca yapılan bildiridir. Bu andan itibaren savaşanlar için savaş hukuku ve savaşanlar ile tarafsızlar arasında tarafsızlık hukuku geçerli olmaya başlar. Bazan savaş ilanı yapılmadan da savaş başlayabilmektedir. ABD’nin Vietnam’a müdahalesi buna örnektir. Türkiye’de savaş ilan etme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir.

Savaş Suçları:
Savaş sırasında savaş kurallanna uyulmaması ile ortaya çıkan suçlardır. Bunlar barışa karşı, insanlığa karşı veya doğrudan doğruya savaş suçlandır. Uluslararası hukuka göre, savaş hukuku kurallarına uymayanlar ya kendi ülkelerince, ya da haksızlığa uğrayan devlet tarafından cezalandırılır. II.Dünya Savaşından sonra oluşturulan Nurenberg mahkemesinde Almanya’nın Nazi devlet adamlan ve bir kısım komutanları cezalandırılmıştır.

Savaş Tazminatı:
Birleşmiş Milletler Andlaşmasında savaş tazminatı konusu ele alınmış ve bir takım kurallar konulmuştur. Buna göre, bir silahlı çatışmaya yol açan devlet savaş sonunda sebep olduğu zararı gidermekle yükümlüdür. Savaş tazminatı, uluslararası hukuka göre, savaş sonunda yapılacak barış andlaşmalanyla belirlenir. Gerek 1918 tarihli, Almanya ve müttefikleriyle yapılan Versay andlaşmasında, gerekse Lozan banş görüşmelerinde savaş tazminatı konusu Önemli bir yer tutmuştur.

Savaş Tipleri:Sınırlı Savaşlar (limited war), kullanılan silahların türü, savaş alanı, katılan devletlerin sayısı ve güdülen siyasi amaç bakımından sınırlı tutulan savaşlardır. Bunlar düşmanın tamamen yok edilmesinden veya şartsız tesliminden ziyade sınırlı bir amaca yönelik olarak yürütülen silahlı mücadelelerdir. Ondördüncü ve onbeşinci yüzyıldaki savaşlar genellikle sınırlı savaşlardı. Parah askerlerle yürütülen ve çoğunlukla meydan savaşları şeklinde olan bu savaşlarda bazan hiç asker ölmediği olurdu. Esasen istisnalar teşkil eden din savaşları ve Napolyon savaşları hariç tutulacak olursa, bütün modern tarih boyunca Birinci Dünya savaşına kadar egemen olan savaşlar sınırlı savaşlardi. Sınırlı savaşlar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir:

1) Büyük devletlerin kendi prestijlerini ve askerlerini risk altına atmadan diğer küçük devletlerin birbiriyle döğüştürüldüğü savaşlar;

2) Dünya kamuoyunda oluşacak tepkilerden dolayı belirli bir alanla sınırlı tutulan savaşlar (Türkiye’nin 1974 Kıbrıs çıkarması sırasında izlediği gibi);

3) Büyük devletlerin küçük devletlerin birine müdahalesi şeklindeki savaşlar (ABD’nin Vietnam’a müdahalesi gibi);

4) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından üye devletlerin askerlerinden oluşturulan gücün bir devletle mücadelesi gibi (B.M. Kuvvetlerinin Kore Savaşında Çin askerleriyle çarpışması gibi).

Topyekün savaşlar (Total War), düşmanı şartsız teslim olmaya zorlayan ve devletlerin bütün kaynaklarıyla katıldıkları savaşlardır. Daha önce de belirtildiği gibi, eskiden savaşlar muharebe meydanlanyla sınırlı kalmakta ve belirli tip silahlarla yürütülmekteydi. Günümüzde ise savaş teknolojisinde meydana gelen değişiklikten dolayı iki devlet arasında çıkacak bir topyekün savaş çok geçmeden nükleer silahların (atom silahlarının) da kullanılacağı, tüm devletlerin katılacağı genel bir savaşa dönüşeceğinden bu tür savaşlardan kaçınılmak tadır. Topyekün savaşların temel özellikleri şunlardır:

1) Devletler topyekün savaşlarda, bütün maddi ve manevi kuvvetleriyle karşı karşıya gelmektedirler;

2) Bu tür savaşlar ancak milletçe inanılan ideolojiler, beslenen ümitler ve bağlanılan haklı davalar uğruna  yapılabilmektedir;

3) Topyekün savaşlar tüm nüfusun katıldığı savaşlardır;

4) Topyekün savaşlar tüm nüfusa yönelik olmaktadır;

5) Topyekün savaşlar iktisadi ve mali alanlarda halkın büyük fedakarlıklara katlanmasını gerekli kılmaktadır;

6) Bu tür savaşlarda düşman taraf halkına karşı yoğun bir moral ve ideolojik saldırı uygulanmaktadır.

İç savaş (Internal Warfare), aynı memleketin vatandaşları arasındaki savaşlardır. Bunlar ya belirli isyancı gruplarla hükümet güçleri arasında, ya da siyasal grupların kendi aralarındaki savaşlardır. Bu tür savaşlar uluslararası hukuk açısından hukuki anlamda bir savaş sayılmamaktadır.

Gerilla savaşı
(Guerilla warfare), çeşitli nedenlerle ve bu arada düzenli ordularla yürütülmeyecek zamanlarda başvurulan bir savaş türüdür. Kendisini daha büyük bir devletin tehdidi alanda gören ve sınırlı ekonomik ve askeri kapasiteye sahip devletlerin başvurdukları bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Vietnam’da ABD’ye ve Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı başarıyla uygulanmıştır. Bu savaş türüne tarihte de başvurulduğu görülmektedir; 1812’de Rusya, Napolyon ordularını gerilla taktikleri ile yenilgiye uğratmıştır. Birinci Dünya savaşında ise Araplar Osmanlı ordularına karşı gerilla taktikleri kullanmışlardır. Gerilla savaşına, iç savaşlarda ve özellikle bağımsızlık hareketleri sırasında sık sık rastlanmaktadır.

Psikolojik savaş (Psychological warfare), düşmana karşı askeri, ekonomik ve siyasal yollarla propagandanın etkin bir şe­kilde kullanılmasıdır. Halkın ve düşman ordularının düşünce ve hareket tarzına tesir ederek onların savaşma iradelerini azaltma­yı, felce uğratmayı veya kırmayı hedef tutar. Psikolojik savaş, hedeflediği çevreler üstünde bilimsel verilere sahip olmağa ve propoganda tekniğini bilmeğe dayanır. Bu yöntemin kullanılışı oldukça eskidir. Günümüzde ise, teknolojik gelişmeye paralel olarak iletişimin gelişmesiyle birlikte kamuoyu analizlerinin artması ve toplumun davranışlarının ölçümünün kolaylaşması, psikolojik savaşın pratik değerini arttırmıştır.

Soğuk Savaş (Cold War), özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasının bir kavramı olup savaştan sonra ABD ve Sovyetler Bir­liğinin temsil ettiği, Doğu ve Batı bloku arasındaki silahlı çatışmaya varmayan mücadeledir. Bu kavram iki blok arasındaki çetin siyasal ve ideolojik çekişmeyi anlatmak için kullanılmaktadır.

Deniz savaşı, deniz kuvvetleri arasında biribirini yok etmek, deniz menfaatlerini devam ettirmek amacıyla su üzerinde, denizaltında ve dolayısıyla göklerde yapılan savaştır. Kürek devrinde yapılan savaşlar, dar iç denizlerde korsanlık, kıyı şehirlerinin yağması vb. şeklindeydi. Yelken devrinde de denizaşırı sömürgeler ele geçirmek amacıyla deniz savaşları yapıldı. XIX. yüzyılın ilk yansında savaş tekniğindeki yeni buluşlar deniz savaşlarını geniş ölçüde etkiledi. Deniz savaşlarında ilk olarak 1829’da mayın, 1863’de torpido, 1893’te denizaltı ve 19O8’de uçak kullanıldı.

Nükleer Savaş (Nucleer War), geleneksel klasik (konvensiyonel) silahların yerine, atomik, biyolojik veya kimyasal silahlarla yürütülen savaşlardır. Uluslararası sistemin yapısından ve savaş teknolojisindeki gelişmelerden dolayı iki süper güç arasındaki doğrudan çıkacak bir savaşın kısa bir zamanda nükleer bir savaşa dönüşeceği açıktır. 1962 Küba füzeleri krizinde iki süper devlet böyle bir savaşın eşiğine gelmişlerdir. Nükleer bir savaşın yıkımla biteceğinden kuşku duyulmadığı için, taraflar kriz sonunda muhtemel bir savaşı önlemeye yönelik andlaşmalar yapmışlardır. Bu doğrultuda 20 Haziran 1963’de bir bunalım anında yanlış anlamaların riskini önlemek ve en yüksek düzeyde doğrudan iletişimi sağlamak amacıyla “Kırmızı Telefon Andlaşması” ve 31 Eylül 197Vde de iki ülke arasında yanlışlıkla bir nükleer savaş çıkmasını önleyecek tedbirleri belirleyen “Kaza Önlemleri Andlaşması” imzalanmıştır. Nükleer savaşların en büyük özelliği tahrip gücünün yüksek oluşundan dolayı caydırıcılığının fazla oluşudur.

Yıkıcı savaş, gizli kuruluşlar tarafından bir memleketin otoritelerine karşı girişilen halkın bir kısmının desteğini sağlamış ola­rak veya olmayarak kararlaştırılıp hazırlanan, sevk ve idare edilen bir harekettir. Tuzağa düşürücü ve sürekli bir savaş şeklidir ve etkinliği sağlamak için her usule başvurulur. Düşmanın siyasi, idari ve askeri teşkilatına ait şu veya bu kesimin kontrolünden, siyasi ve sosyal düzenin yıkılmasına varıncaya kadar, çok değişik maksatlarla yapılabilir.

Yıldırım savaşı (Blitz krieg), Almanya’da III. Reich yöneticilerinin kendi isteklerine göre sevk ve idare etmek istedikleri savaş şeklidir ve hareket süratine, düşmanın savaş araçlarına üstün gelecek güçlü silahlar (tank, uçak) kullanmağa dayanır. (1939-1941’de Polonya’ya, Sovyetler’e ve Fransa’ya karşı uygulanmıştır).

Tayyar ARI – SBA

İlgili Makaleler