SANAYİLEŞME
SANAYİLEŞME
Sanayileşme 18’inci
yüzyılın sonlanyla 19’uncu yüzyılın başlarında İngiltere’de ortaya çıkmıştır.
XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle başta
ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faaliyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve
büyük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye konu olması, sınai faaliyetlerin de
kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme
göstermesine neden olmuştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen
sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuştur.
Makineleşme yolunda
ilk adımı İngiltere atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn
in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngiltere’nin sahip
bulunduğu bu imkânlar şunlardır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması,
denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar sermaye,
coğrafi, siyasi ve içtimai şartların elverişliliği, bol ve ucuz emek ve son
olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda
başlayan gelişmeler sonucunda ingiltere tarımında pazar için üretim
yaygınlaşmış, kapitalist üretim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eğilimlere
bağlı olarak üretimde verimlilik artışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal kesimde
kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından
koparılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı çalışmak, ya da kentlere göç
etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli
koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır.
Öteyandan geleneksel teknolojiye dayanan, basit el aletlerini kullanan ve
imalathaneler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda
yayılmaktaydı. Mamul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi
de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim artışları,
ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere’de
bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşuyordu. İngiliz hükümetleri de yerli
üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politikalar izlemekten
kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan’ın ucuz emek kullanarak
üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiştir.
Sanayileşmeyi
hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle makineleşme
hareketinin ilk başladığı alan tekstil sanayiidir. Daha sonraları kömür üretimi,
demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince
akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmektedir.
İngiltere önceleri,
İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan’dan ithal ediyordu. Fakat sonradan
dahilde imal edilen yünlü kumaşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş
ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde
üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yeteri kadar kalifiye işçi olmadığı
gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal
eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini
izlemeye başladı. Maden endüstrisindeki ilk gelişmeler ise önce
“demir” de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme
göstermesi karşısında odun kömürü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca
cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Almanya ve Norveç’ten demir ithal etmek zorunda
kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin
üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya
zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt maddesi olarak odunun
kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sanayicileri
demir üretiminde yeni usuller bulmaya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir endüstrisinde
önce maden kömürü kullanılmaya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla
yeraltından maden kömürü çıkarmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu
tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu.
Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların içyüzlerinde kalın tabakalar meydana
getirerek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde
düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt
olarak yüksek fırınlarda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu
konuda çalışmalar yapan Dud Dudly’ dir. Ancak uzun süren çalışmalara ve
gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly’nin çalışmaları başarıyla sonuçlanmadı.
Bununla beraber bu konudaki çalışmalar durmamış ve daha yıllarca devam etmiştir.
Görüldüğü gibi “kömür” ve “demir,” sınai gelişmenin başlıca
iki unsuru olmuşlar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde etmeye muvaffak
olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gelmişlerdir.
Sanayileşme alanındaki
gelişmeyi sağlayan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise “makine
imalaü”dır. Ortaçağın sanayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit
aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve
su gibi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak çalıştırılıyordu. Fakat bu
kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde
bulunamıyor, rüzgâr ise her zaman olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyetlerde
makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim “James
Watt”ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün
basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve
yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi’nin
basanlarının yanısı-ra, İngiltere’deki maliyetlerine de değinmek gerekiyor. Bu
maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki
sanayinin büyük bir hızla kentlere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn
yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiştir. Öte yandan, makine kullanımının
yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce
dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anlamına gelmiştir. Ayrıca,
fabrikalarda çalışmaya başlayan işçilerin; sanayi devriminin gerçekleştirdiği
üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşılmaktadır.
1760’larda başlayan üretim ve verimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara
karşın, ingiltere’de işçi ücretleri 19, yüzyılın ikinci yansına kadar önemli
artışlar göstermemiştir. 19. yüzyılın başlarından itibaren sanayi devrimi
ingiltere’den Kıla Avru-pası’na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı
Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabetine
karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başladılar.
Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal
mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri
kalan bölgelerine çevirdiler.
Nur Z. KESKİN