Sosyoloji

Samsun’da (Canik) Kolera Salgını (1893-1911)

Civan
Çelik, Ahmet Ali Yılmaz –
Samsun’da (Canik) Kolera Salgını (1893-1911)

1817 yılı tüm dünyada sağlık açısından
yaşanacak zor günlerin başlangıcıydı. Hindistan’da ortaya çıkan kolera salgını
İngiltere’ye ve oradan da Avrupa’ya yayılmıştı. Ardında da tüm Dünya’yı saran
bir salgına dönüşmüştü. Osmanlı Devleti’nde 1822 yılında ilk defa Hicaz-Yemen
Hac Yolu’yla bu salgından nasibini aldı. Altı defa kıtalar arası bir salgın halini
aldı. 1817-1823, 1829-1837, 1852-1862, 1863-1875, 1881-1896 ve 1899-1923 yıllarında
kolera gözlendi.

Samsun ve çevresinde kolera yoğun olarak
1893-1895 ve 1908-191 l ’de iki defa görüldü. Rusya’dan deniz ticareti ve
taşımacılığı yoluyla Karadeniz sahillerine bulaşan kolera Samsun’da
1893-1895’te yakalanan 100 kişiden 70’ini öldürmüştür.

…kolera virüsü, düşük sıcaklıklarda
yaşayabildiği gibi, ılık ve nemli ortamları daha çok sever…

…ilk olarak 1817 yılında Bengal’de ortaya
çıkmış ve buradan dünyanın diğer bölgelerine yayılmıştır (s. 221-222).

Hint yarımadasının diğer bölgelerine ve de
özellikle dünyaya yayılmasında baş etken İngilizlerdir (s. 222).

1865 yılında dünya çapında yaşanan büyük
kolera salgını üzerine İstanbul’da 1866 yılında toplanan II. Milletlerarası
Sıhhiye Konferansında koleranın kaynağının Hindistan olduğu, Hicaza da oradan
taşındığı kabul edilmiştir. Bu konferansta kolera ile ilgili birçok husus
görüşülmekle birlikte aynı zamanda bilimsel karantinanın esasları tespit
edilmiştir.

1831’de İstanbul’da yaşanan ilk kolera
salgınında ise 6.000 kişi hayatını kaybetti. Hastalık aynı yıl içinde Hicaz’a
ulaşarak 20.000 kişinin ölümüne sebep oldu.

1847’de Hicaz’da yaklaşık 15.000 insan
koleradan hayatını kaybetti. Aynı yıl Trabzon’dan bir gemi ile İstanbul’a
ulaşan kolera, 1848 Eylül’üne kadar 9.237 kişiyi yakaladı ve bunların 5.275’i
hayatını kaybetti.

1891’de Trabzon Vilayetinde kolera çıkmıştır.
Asıl salgın olarak kolera, 1892’de Erzurum ve Trabzon Vilayetlerinde kendini
hissettirmiştir. Bu salgının çıkış yerinin Bakü olduğu görülmektedir. Erzurum,
Trabzon ve hatta İstanbul’da bile görülen 1892 kolera salgın bu dönemde
Erzincan havalisini de kasıp kavurmuştur (s. 223).

Temmuz 1892’de Polathane Tahaffuzhanesi’nde
tutulanlarda kolera tespit edildi. Bunu Ağustos 1893 ortalarında Trabzon’da
görülen kolera takip etti (s. 225-226).

Hastalık Rusya’dan Trabzon’a sonra güneye
yayılarak 1894 Mayıs başında Samsun’a ve yakınındaki Kadıköy’e sıçramış;
Haziran sonuna kadar hastalığa yakalanan 100 kişiden 70’i ölmüştür. Bunun
dışında Ünye’de koleraya yakalanan 33 kişiden 24’ü yaşamını yitirmiştir (s.
228).

Halkın koleraya karşı aldığı tedbirler ise
tıbbî bilgilerin yetersizliğinden hastalığın görüldüğü yerlerde sokaklarda ateş
yakmak, evlerin duvarlarını apsent veya sirke ile ıslatmaktan ibaretti (s. 229).

Bu hastalığa çarık çıkartma adı veriliyordu.
Çarığı çıkartınca hastalanıp ölüyormuşsun.

Tedavi Yöntemleri

Armut pekmezi kaynatıp içerlerdi. Kamın
ağrıyınca sıcak taş koyarlardı. Ağrı geçerdi. Yorgan örtüp terletirlerdi (s.
232).

Çelik, Civan ve Yılmaz, Ahmet Ali. (2015), “Samsun’da (Canik) Kolera Salgını
(1893-1911)
,” Geçmişten Günümüze
Samsun / Canik ve Değerleri
, Ed. Osman Köse, Canik Belediyesi Kültür
Yayınları, Cilt: 1, (s. 221-238), Samsun