Sosyoloji

Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir Tabu Mu İdi?

Yaşar
Kalafat –
Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir
Tabu Mu İdi?

…kelime veya kelimelerden olan
“adlar” tabu olabilir miydi?

Ocak beyi ad verdiği ilgili balasına
şükranını göstermek için adak kurban keser. Ad verilirken sağ kulağa Ezanı
Muhammedi sol kulağına kamet okuyarak Allah’ın ekberliğini diliyle ve kalbiyle
açıklar, verdiği ismi 3 defa tekrarlar.

Bu dönemde yapılan bu gibi hayırlar ad hayrı
olarak bilinir. Tatar Türklerinde ad vermede, ad değiştirmede ve ad bozmada
butka adı verilen pirinçten yapılmış özel bir ikram yapılır. Hazırlanılan butkadan
bir kaşık alınır, artan butka çocuğun ismi söylenilerek kuşlara verilir. Butka
yenilirken muhakkak, ‘Bu butka falanın butkasıdır’ denilerek yenilmelidir.

Özbek Türklerinde çocuğa ad verilirken bay
yapılır, bayram olur. Bay’da aş ve pilav demlenip sofra serilir. Akraba ve eş
dost mihman olarak davet edilir toy düzülür.

Sarıkamış Çerkezlerinde erkek çocuğa isim
konulacağı zaman bir koç kesilir. Bu ziyafete sadece hısım akrabanın aile reisleri
gelirler. Yemekten sonra davetlilerden saygın birisi hazırlamış olduğu isimi
meclise teklif eder ve çocuğa o isim konur.

Toy kelimesi çok kere ikramlı, yemekli,
katılımlı, mutlu bir olay etrafında yapılan şenliktir.

Karaçay Malkar’da çocuğa isim; ‘Beşik
Bölegen’ merasiminin yapıldığı, yani çocuğun beşiğine ilk yatırıldığı gün
verilir. (…) Çocuğa adını yakın akrabalarından biri verir (s. 138).

İnsanlara Cuma, Bayram, Kurban, Ramazan,
Kadir, Kadriye Arif, Arife, Mevlit, Mevlide gibi kutlu günlerin isimlerinin
verilmesi inanç kültürümüzde günlerde de kutsiyetin aranması ve buna bağlı
olarak da koruyuculuğun olduğuna inanılmasındandır.

Karaçay Malkar Türk kültür coğrafyasında
çocuğu Almastı/Albastı olarak bilinen kötü ruhlardan korumak, çocuğun bu ruh
tarafından beğenilmemesini sağlamak için ona ayücük/ayıcık, karababus/karaördek,
kucük/köpek yavrusu gibi kötü isimler konulurdu.

Türkistan’da Türkmen ve Özbeklerde eskiden
çocuğun ismi sık sık söylenmezdi. Böylece çocuğun korunmuş olacağına
inanılırdı.

Kazak ve Kırgız Türklerinde çocukları kötü
ruhlardan ve nazar değmesinden korumak için onlara Ödemiş, Satılmış, Satılgan
gibi isimlerin yanı sıra it, köpek gibi hayvan Ahbun Bay, Tezek Bay gibi pislik
adları da verilebilmektedir.

Özbekistan’da (…) bebek ilk beşiğe konulunca,
beşiğin karşı tarafında da bir kadın bulunur ve 3 defa sattım-aldım uygulaması
tekrarlanıyordu. Saltuk Buğra Han isminin Saltık oluşu da bu izahla
yapılmaktadır.

Noğay Türklerinde çocuğun doğduğu ilk gün,
kendisine bir gömlek giydirilir. Bu gömlek 40 gün yıkanmaz. Bu gömleğe it
kölek/it gömleği, denir. Çocuğun 40 günü dolunca bu gömlek ite atılır. Böylece
çocuğun kötü ruhların olumsuz tesirinden kurtulacağına inanılır (s. 139).

Afganistan’daki Avşar’ın çocuğuna yaşaması
için ona Tursun adı konması ile Samsun’daki çocuğa aynı niyetle Dursun veya
Yaşar adının konulması aynı içeriklidirler.

Eski Türk isim verme geleneğinde bazı isimler
konulmazdı. Cengiz bunlardandır.

“Cengiz adı Türkçe deniz gibi engin,
büyük ve kudretli, manasında kullanılmıştır.

Romanya Müslüman Tatar Türkleri arasında çok
sayıda kurt isimli, aile ve şahıs vardır.

Bu uygulama daha değişik örneklerle Kırım
yöresi Dedem Korkut coğrafyasında görülebilmektedir. Burada da Kurt Nezir ismi
vardır (s. 140).

Samsun ve çevresindeki ulu zatlardan Kılıç
Dede, Geyik Baba (Alaçam), Şeyh Habil Veli (Çarşamba), Sunullah Paşa (Lâdik)
Şeyh Habil Veli (Çarşamba) İslam’a savaşarak hizmet etmiş oldukları için, Emir
Efendi (Bafra) emir olduğu ve ermiş oluğu için, Yeşil Tekke’deki Abdullah (Çarşamba)
hasta çocukların şifa bulmaları için, Seyit Ahmet-i Kebir (Ladik) çocuğu
olmayan ve çocuğu yaşayamayanlara yardımcı olduğu için, Gül Abdal Baba, düşük
yapan, çocuğu olamayan ve çocuğu yaşayamayanlara yardımcı olduğu için, Hacı
İzzettin Bereket (Havza) çocuk istemlerine yardımcı ve dertlilere şifa olduğu
için, Seyit Senayi Baba (Çarşamba) ruhsal hastalıklara şifa olduğuna inanıldığı
için, Saffe Dede (Ladik) evliya olduğu için, Kara Abdal (Ladik) ruh
hastalarında tedavi kapısı olarak bilindiği, çocuksuzlara çocuk edinmelerinde
himmet ettiğine inanıldığı ve afetlerden korunmasına yardımcı olduğu için
ziyaret edilirler (s. 142).

Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında sık
görülebilen “Allah Verdi, Huda Verdi, Hak Verdi, Tanrı Kulu” gibi
isimler mutlak olanının dokunulmazlığı altına girme arzusunun bir sonucudur.

Ocağın büyük erkeği öldüğü zaman isminin
yaşaması istenilerek yeni doğmuş erkek çocuğa onun ismi verilir.

Ad değiştirmenin daha doğru bir ifade ile
“Ad bozma”‘nın diğer şekli ise Aslan, Kurt, Gazel, Ceylan, Meral,
Kartal, Çınar, Polat, Demir, Çelik, Rüzgâr, Güneş, Ay gibi isimlerin pagan
dönemden kalma şirk içerikli olduklarından hareketle değiştirilmeleri istemi
ile yapılmasıdır (s. 143).

Kalafat, Yaşar. (2011), Samsun Çevresinde Yaşayan Halk İnançları İle Türklerde Ad Bir Tabu Mu
İdi
, Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, s.
137-145, Samsun 2013